Çok öfke, çok bağırış, az fikir


AKP’nin anayasa paketi üzerine yapılan tartışmalarda “yeminliler” çok bağırıyor, öfke sellerine kapılıyor ama çok az öneri getiriyorlar. Bu tür tartışmalarda herkes hukukçu kesiliyor, “Venedik kriterleri” sözünü ilk kez duyanlar bile kendilerini Avrupa hukuku uzmanı zannediyor ve çıkardıkları ses fikir sahiplerinin sesini şiddetle bastırıyor. Bize özgü bu kargaşa ortamında, yine referandum konusunda Venedik kriterlerini savunan birisi, parti kapatmanın zorlaştırılmasına karşı çıkabiliyor... *** “Yeminliler” anayasa paketindeki değişiklik önerilerinin birçoğunu konuşmamaya özen gösteriyor. Madde 10’a eklenen “pozitif” ayrımcılık... Madde 20’ye eklenen kişisel verilerin korunması... Madde 23’e eklenen, yurt dışına çıkış yasağının yalnızca hâkim kararına bağlanması... Madde 41’e eklenen çocuk hakları... Madde 53’te memurlara toplu sözleşme hakkının tanınması... Madde 74’te “kamu başdenetçiliği” kurumunun getirilmesi... Madde 125’te Yüksek Askeri Şûra kararlara yargı yolunun açılması... Madde 145’te askeri yargının görev alanının tanımlanması... Anayasa değişiklik paketiyle ilgili öfkeli tepkiler gösterenlerin bu maddelerle ilgili bir fikir beyan etmiyor oluşu elbette dikkat çekici. *** Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısının değiştirilmesine ilişkin olaraksa... Adalet bakanının ve müsteşarının karar ve işleyişte belirleyici olmaktan çıkarılması, yargının üzerindeki yürütme etkisinin kaldırılması bakımından kuşkusuz ki zorunludur. AKP’nin tasarısı bu sakıncayı gidermiyor. Batı’dan verilen örneklerdeki uygulamalar birbirinden çok farklı ama hepsi, yargının siyasi etkilerden bağımsızlığını güçlendirmeye dayanıyor. Bu konuda sert tepkiler gösterenlerse, mevcut yapının değişmesi ihtiyacı üzerinde de durmuyor. Yargı bağımsızlığını sağlayacak, Yargıtay-Danıştay-HSYK üçlüsünün birbirini seçmesi durumuna alternatif sunacak bir öneri de henüz ortaya konulmadı. *** Adalet bakanının HSYK başkanı olması sakıncalı, bu konuda bütün hukukçular aynı fikirde ama pek az hukukçu “nasıl olmalı” sorusuna cevap arıyor. Öfkeli ve yeminli muhalefetin zaten “nasıl olmalı” sorusuna cevap aramakla bir ilgisi yok. Bugünkü tartışma sistemimizde gerçek soruların cevaplarını değil bulmak, aramak bile zor. Sonuçta çok bağıranlar, okuduklarını anlamamakta ısrar edenler böylece kamuoyunu daha fazla etkilediklerini sanıyorlarsa, çok yanılıyorlar.
<< Önceki Haber Çok öfke, çok bağırış, az fikir Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER