Anayasa uzlaşma olmadan değişmez deniyor ya... Burada kastedilen
CHP'nin sürece dahil olması. CHP dışındaki bütün partiler bir araya gelse yine de uzlaşma sağlanmış sayılmayacak. Örnek mi? Üniversitelerde başörtüsü yasağına son veren anayasa değişikliğine CHP dışındaki partilerin hepsi oy verdi.
550 sandalyeli
Meclis'te 411 rakamına ulaşıldı. Bu bir rekordu. Ancak bu tabloya 'uzlaşma' değil, '
kaos' dendi.
Anayasa Mahkemesi 411 rakamına değil, CHP'ye
kulak verdi. 367 gibi bir uygulamayla yetkisini aşarak değişikliği iptal etti.
AK Parti diğer partileri dışarıda bıraksın sadece CHP ile anlaşsın bunun adı 'büyük uzlaşma' olur. Peki, CHP ile el ele vererek Anayasa'yı değiştirmek mümkün mü? Maalesef, hayır. Daha AK Parti 'A' derken CHP 'aklından bile geçirme' diye tepki verdi. Paketin içeriğini görmeden 'Zinhar olmaz. Anayasaya dokundurtmam. Engellemek için her yolu denerim' dedi.
İş ciddiye binince de Meclis Başkanı'na 'paketi kabul etme' çağrısı yaptı. CHP'nin ancak 'statükocu' çizgisinde uzlaşmak mümkün. CHP değişime doğru adım atmaz, uzlaşacak partinin, bulunduğu yere yani kendisine gelmesini ister. Bunun adı da reform olmaz.
Statükocu, antidemokratik eleştirileri parti yönetimini rahatsız etmiş olmalı ki, CHP iki yıl önceki programını hatırlattı. Yoksa alternatif bir paket açıklamış değil. Keşke öyle olsa... CHP de bir
anayasa paketi hazırlasa. Belki iki partinin paketlerinden bir sentez oluşur.
CHP ile uzlaşma mümkün olmadığına göre bu ülkede reform yapılamaz mı? Zor da olsa, biraz gerilim de artsa yapılır. Eğer iktidarlar bugüne kadar CHP'nin olurunu arasalardı kesinlikle
Türkiye bu noktada olmazdı. Bırakın
İstanbul Boğazı'nda ikinci
köprüyü, birinci köprü bile yapılamazdı. Boğaz'a köprü yapılmasına bile karşı çıkan bir zihniyet...
Ankara'da yaşayanlar bilir. Meclis'in önündeki tünellerden oluşan büyük bir
kavşak inşa edildi.
Başkent trafiğine nefes aldırdı. CHP'lilerin Akay Kavşağı'nı engellemek için yürüttüğü çalışmalar bir kitap olur. Defalarca
mahkeme kararıyla durdurmayı da başardılar.
Melih Gökçek CHP engelini güçlükle aşabildi.
Turgut
Özal 1980 sonrası Türkiye'yi dönüştürürken sol zihniyetle uzlaşma arasaydı ne para reformunu ne de telekom devrimini yapabilirdi. Daha çok örnek verilebilir. CHP'nin dün Boğaz Köprüsü'ne direnmesiyle bugün yargı reformuna karşı çıkması arasında bir farklılık yok. Karşı çıkmak sol
siyasetin en iyi yaptığı iş...
Yıllar önce bir kitapta okumuştum. Amerika'da ilk buharlı gemi Hudson Nehri'ne indirilecek... Heyecan dorukta. Nehrin iki yakasında tarihî olayı görmek için binlerce insan toplanmış. Onlardan biri de her şeye karşı çıkan karamsar bir
çiftçi. Durmadan çevresine '
Gemiyi yürütmeyi başaramayacaklar' der durur. Gemi çalışır ve kalabalığın çılgınca alkışları arasında yol almaya başlar. Gözler
yaşlı çiftçiye
döner; ne diyecek diye. İnadı inat bu kez de 'Yürüttüler ama asla durduramazlar' der... Her şeye karşı çıkan CHP'lilere ne çok benziyor.
Birkaç hafta önce
İngiliz Financial Times'ın 'Türk siyasetinin asıl sorunu muhalefet' diye yazması boşuna değil. David Gardner imzalı analizdeki şu satırlar dikkat
çekiciydi: "Muhalefet iktidara gelmek için mücadele etmekteki tembelliği, artık
seçim kazanamaması nedeniyle ordu ve mahkemelere başvuruyor. Ancak muhalefet partileri gerçek partiler değil. Büyük egoya sahip ama küçülen tarikatlar gibiler. Atatürk'ün CHP'si yaşlanmış ve liberallikten uzak, dümensiz bir kalıntı gibi. Ve
genç Türkiye'ye çekici gelmekten çok uzak."
Allah'tan Türkiye'de siyaset CHP'yi aşacak dinamizme sahip. Bir deli gömleğini andıran 12
Eylül anayasasını kısmen de olsa değiştirecek irade hem Meclis'te hem de toplumda mevcut. Sağ iktidarlar sola rağmen, nasıl Boğaz Köprüsü'nü yapabildiyse
12 Eylül anayasasını da değiştirebilir...