Canaydın'ın yokluğu...


Bunu Sarı Kırmızılı kulübün Disiplin Kurulu eski başkanlarından Orhan Yüce söyledi. GSTV'deki dün Özhan Canaydın'la ilgili 3 saatlik sabah yayını maratonunda bu konudaki gerçeği de en cesur biçimde o dile getirmiş oldu. Evet, söylemesi çok zor ama Özhan Canaydın Galatasaray'ı bu kadar çok sevmiş olmasa, belki daha uzun yaşayabilirdi. Fakat bunu ona sorduğunuzda, 'Galatasaray'sız çok uzun bir ömrün ne anlamı olabilirdi ki!' karşılığını alacağınızdan da en küçük bir kuşkunuz olmasın. Bir kulübü, camiayı, renkleri, takımı sevmenin ne demek olduğunu o yakından tanımakla çok daha iyi anlayabilirdiniz. Epeyce zor bir dönemde üstlendiği Galatasaray Kulübü başkanlığını yürütmeye çalışırken yaşadığı sıkıntılar onun ömrünün kısaltacak kadar yakıcı ve yıkıcı nitelikteydi. Üstelik bunları anlatabilmek de neredeyse olanaksızdı. Çünkü bunların bedeli olarak ortaya çıkan fatura henüz ödenmemişken, geçmişteki büyük başarıların tekrarlanması bekleniyor ve bu yolda en küçük bir mazeret bile kabul edilmiyordu. Hatta o da bundan etkilenerek, gelecek 10 yılda 7 şampiyonluk ve 1 de Şampiyonlar Ligi kupası vaat etmekten kendini alamamıştı. Daha azını söylemeye hakkının olmadığını düşünüyordu. Elbette ki böyle bir hedefe varabilmek olanaksızdı. Ancak son derece zor koşullarda Galatasaraylıları mutlu edebilmek için elinden gelenin fazlasını yapmaya çalıştı. Üstelik bunu yaparken ilkelerinden ve bir yaşam biçimi olarak gördüğü centilmenliğinden de en küçük bir ödün vermedi. Açıkçası bizim toplumumuzda centilmenliğin 'enayilik' olarak görüldüğünü bilmiyor değildi. Hatta bunu kendisinin bir başka özelliğiyle birleştirerek söylemekten de hiç kaçınmazdı. Uzun boyluların biraz safça oldukları yolundaki Arapça sözü sık sık yinelemekten zevk alırdı. Bu memlekette sayıları hiç de az olmayan dangalaklardan biri ilginçlik olsun diye onu 'Galatasaray'ın en başarısız başkanı' diye nitelendirmişti. Benzeri aptalca sözler gibi bu da epeyce ilgi görmüştü. Bundan duyduğu üzüntüyü hiç olmayacak zamanlarda, genellikle önemli başarılar kazanıldığında gündeme getirir 'En başarısız başkanız ya!' diye kinayede bulunmakla yetinirdi. Kendi kişisel centilmenliğinden çok uzak bir ortamda, en yakınındaki kişilerin bile düpedüz dehşet verici saldırılarına cesaretle göğüs gerdi. Galatasaray'ın başarısı için bundan çok daha büyük darbelerin bile önünde dimdik durdu, acılarını sineye çekti. Sonunda onu anlayanlar da oldu. Bugün rakip kulüp taraftarlarının en çok saygısını kazanmış kişiler listesinde elbette ki en ön sıralarda yer almaktadır. Ayrıca, Levent Tüzemen arkadaşımızın çok isabetli değerlendirmesiyle sporun "devlet adamı" olarak da bu saygınlığını perçinlemiştir. Galiba, G.Saray sevgisiyle birlikte onun en büyük tesellisi de bunlar oldu. Ne kadar önemli biri olduğunu yokluğunda daha çok anlayacağız. Allah mekânını cennet eylesin, nur içinde yatsın.
<< Önceki Haber Canaydın'ın yokluğu... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER