Aşureyi sever misiniz? Sizi bilmem ama ben severim. Mümkün olsa her zaman yemek isterdim. Bana çok şeyi anımsatır ve düşündürür. Aşureyi güzel yapan içindeki malzemelerin birbirlerinden tamamen farklı olmalarına rağmen bir araya geldiklerinde inanılmaz bir lezzete dönüşmeleridir. Üstelik de ne kadar çok çeşit koyarsan koy aşure hayır demez onu da içine alır. Farklılıklardan güzel bir bütünlük oluşturur. Diğerinin tadını ve rengini bozmadan dönüştürür. Kendi tadını verir ve lezzete ortak eder…
Yazının konusu neydi biz nelerle uğraşıyoruz demeyin. Evet bu bir aşure yazısı değil. Ama aşurenin verdiği dersle yazılmış bir yazı…
Kadınlarla erkeklerde birbirlerinden farklı varlıklar. Ortak payda insan olma, yaratılmış olma, ölümlü olma, acı çekme, mutlu olmayı isteme… Daha birçok şey elbette var ve öncelikli ama biz bugün farklılıklardan bahsedeceğiz. Birlikte yaşadığımız kadını yada erkeği biraz daha tanımak için…
Kadın eve geldiğinde yemek yapmaya girişirken, birlikte işten geldiği ve aynı anda eve giren erkek ise salona oturmuş televizyonu açmış, bir yandan da buzdolabından atıştırmaya başlamıştır. Bir süre sonra da salondaki koltukta uyuklamaya başlamadan önce mutfaktan gelen sese uygun ses tonuna göre “
evet” veya “hayır”larla kısa cevaplar vermeyi de
ihmal etmeyerek…
Kadınlar romantik filmlerde ağlarken, erkekler uyur mesela. Alışverişe çıkıldığında erkek ne istiyorsa alır ve çıkar, kadın her yeri dolaşır, acıkınca oturur bir şeyler atıştırır, sonra yine dolaşır ya alır ya da almaz, yarın yine bir başka mekânı da görüp sonra karar verecektir…
Kadının çantası büyüktür. İçinde yok yoktur:
ıslak mendil,
aspirin, yara bandı, evin anahtarı,
şarj makinesi, yedek iç çamaşırlar, deodorant, kremler, kalemler,
poşet çaylar, daha neler neler…
Erkekler de ise çoğu kere cüzdan ve anahtar… O da eşleri hatırlatır veya unutmazlarsa…
Tatile çıkılacaksa kadının hazırladığı bavul(lar)da yok yoktur… Erkeğin elindeyse
küçük bir el çantası… Evden yedide çıkılacaksa kadın gece uyumaz, uyusa da erkenden kalkar. Beş saat önce hazırlanmaya başlar, yine de son dakikaya kadar evden çıkamaz… Erkek son dakika uyanır, yüzünü yıkar ve çıkar…
Kadın evden bir iş için çıkmak durumunda kalsa veya arkadaşlarıyla bir yere gitse de aklı yine evde kalır. Çocukları arar
kontrol eder, komşuya rica eder yine de içi bir türlü rahat etmez… Erkek ise arkadaşlarıyla veya kendi özel bir işi için dışarıya çıksa gücü tükenene kadar, yorulana kadar gezer.
Uyumak için
döner. Aklında evle ilgili kaygılar ya yoktur, ya da kadının ki kadar abartılı değildir.
Kadın konuşmak ister, konuşmak için sebebe ihtiyaç yoktur. Gün içinde yaşananlar, çocukların yapıp ettikleri uzun uzadıya anlatılabilir. Kadın sevildiğini bilse de sıkı sık sevildiğini duymak ister. İnce ve romantik sözler duymak ister. Erkekse ya susar dinler ya da konuşursa da bağırarak konuşur. Ya da kısa kısa konuşur. Kadın özel günlerin çetelesini tutar hatırlamak ister, hatırlanmayı bekler. Erkek için böyle şeyler sadece kapitalist tuzaklardır…
Her kadının kafasındaki ideal erkek kendisine
yardım eden bir erkektir. Romantik ve güçlü bir erkektir. Erkeğin kafasındaki kadınsa, her işi mükemmel yapan ama mümkünse konuşmayan bir kadındır… Annesi gibi şefkatli ama annesi gibi hükmetmeyen…
Erkekler, üstlerine biraz fazlaca gittiğimi düşünebilirler. Kadınlarsa “Az bile!” diye içlerinden geçirebilirler. Kim bilebilir ki?
Biraz abartılı örnekler vermek, durumun trajikomikliğini daha bir fark ettirdiği için böyle bir tercihte bulundum. Ama diyebilirim ki kadın ve erkek arasında farklılıklar var. Bu farklılıklar bir zenginliğe de dönüştürülebilir, bir çatışmaya ve küçümsemeye de…
Aşureden aldığımız derse geri dönersek, farklıklılar güzelliğe dönüşebiliyor belli şartları yerine getirdiğinizde. Öncelikle her konulan şeyin ayrı bir yerde pişmesi ve piştikten sonra sırasıyla aşureye ilave edilip birleştirilmesi gerekiyor. Çiğ çiğ atarsanız, lezzet falan beklemeyin. Sabretmek gerekiyor aşurenin lezzetli olabilmesi için yavaş yavaş karıştırmak ve acele etmemek, dibini tutturmamak.
Kadın da erkekte dünyanın neresine giderseniz gidin birbirine benzer özellikler gösteriyor. Bu benzerlikleri bilmek kadın veya erkek her yerde aynı o zaman ben çok abartmasam, değiştirmek için bu kadar didinmesem sonucuna götürebilir insanları. Her varlık kendi gerçekliği içinde mükemmel. Biri diğerinden daha mükemmel değil. Sorun diğerini kendimiz gibi yapmaya çalışmakta. Kadın, kadın olarak değerli, erkekte erkek olarak. S u muhallebisi olmayı bırakıp aşure olmaya niyetlenirsek lezzet ve görsellik daha güzel olacak…
Kadın da erkek de öncelikle kendi yaratılış gerçeğinde pişerek bir araya gelmeyi başarabilir ve birlikte hemhâl olmaya niyet edebilirlerse, her şey daha güzel olacak. Kadın bir yazarın da vereceği örnek ancak bu kadar olur demeyin farklı bakmayı denersek her şey daha anlamlı olur. Aşure bile…
Farklılıklar güzellikleri doğurur, yeter ki kendimizi ve cinsiyetimizi yüceltirken diğerini aşağılamayalım, birbirimizi aynılaştırmaya çalışmayalım vesselam…