Maça hızlı başlayan
Galatasaray, Jo ve
Santos ile iki net pozisyondan yararlanamıyor. Sonra sıra
Trabzonspor'a geçiyor. Galatasaray'ı orta sahada bitiriyorlar ve planlarını uygulamaya başlıyorlar.
Umut ve
Burak'ın büyük adımlı deparları ile
rakip defansın arkasına sızma yapmaya başlıyorlar.
İki kalecinin de rakiple karşı karşıya kalmadığı pozisyon yok gibi. Adı 'büyük' olan maçın ağırlığını taşıyamayacak kadar '
küçük' hatalar var sahada.
Arda olmadığında Galatasaray'ın hali ortada.
Elano ortada yok. Jo mücadele bile etmiyor. Geçen haftanın kahramanı Keita'da elektrikler kesilmiş gibi. Kafasına göre rakip bulamayınca, gerilere gelmeye başlıyor. Sadece Ali Sami Yen'in ışıklarında parlayan, cilalı kahramanlar bunlar. Onları idare edecek Arda olmadığında da 'külkedisi' haline geliyorlar. Sihir bitiyor, gerçek ortaya çıkıyor.
İkinci yarı Galatasaray koşmayı da bıraktı. Trabzonspor'un yakaladıkları da, kaçırdıkları da inanılır gibi değil. Senelerin sorunu yine sahada. Umut boş kaleye bile atamıyor. Çocuğun basmadığı çim parçası yok sahada. Kendini paralıyor ama topla seviyeli bir ilişki kuramıyor bir türlü. Ya top kırılıyor, ya da kalpler.
DAUM BU MAÇI İZLEDİ Mİ?
Hakem Yunus
Yıldırım mükemmel maç yönetti. Sahada Ali Sami Yen'deki
hakemleri arayanlara kanmadığı gibi, Burak-Sabri mücadelesinde de çok doğru bir karar verdi. Böylesine
baskı altında çıktığı karşılaşmada defalarca
test edildi, yine onay aldı.
Fenerbahçe derbisi öncesindeki bu kayıp Galatasaray'ı büyük baskı altına sokacak. Hafta içindeki
kupa maçını Fenerbahçe problemsiz geçerse, Galatasaray kendi sahasında ummadığı bir baskı yaşayacak. Kazanmak zorundalar, ama onların nasıl mağlup edileceğinin şifresini çözen bir Trabzon var.
Daum eğer bu maçı seyrettiyse, taktik konuşması için
hazırlık yapmasına gerek kalmaz.