Ali
Sami Yen seyahati öncesinde moralleri cilalamak dışında bir
mesaj taşımıyordu maç. Dolu tribünlerin korkutucu gürültüsü ile ilk yarıyı gole kadar
rakip yarı alanda geçiren, ama uzaktan bir şutla bulduğu gol dışında
tehlike bile oluşturamayan bir
Fenerbahçe izliyorduk.
Kadıköy'de hiç beklenmeyen
oyuncudan, sık görülmeyen şıklık ve güzellikte bir goldü. Sıkıntılı ve bıkkın geçen dakikaların üstünü çiçeklerle örtecek kadar da şık.
Sonrasında, umutsuzluğun temel faktörleri tekrar sahne aldılar. İlk yarı bittiğinde Fenerbahçe için "Şu çok iyi oynuyor" diyebileceğimiz oyuncu yoktu. Emre Belözoğlu'nun hırsını sertlik, dengesizlik ve sinirle karıştırmasıyla az kalsın 10 kişi de kalıyorlardı.
Kuddusi Müftüoğlu Serdar'ın Santos'a müdahalesine 'devam' derken haklıydı. Benzer pozisyonda Fenerbahçe'nin Kayseri'de
penaltı kararı aldığını bilemezdi tabii. Orada
hakem 'penaltı' dedi, yanlış yaptı. Burada demedi. Pozisyon Fenerbahçe'nin aleyhine olduğundan o gün bu kararı eleştirenler, sırf aleyhlerine olduğu için bugünkü doğruya karşı çıkmamalılar.
Ayrıca; Emre'nin sarı
kart gördüğü pozisyon öncesinde yine kartlık bir hareketini hakem faul ile geçiştirdi. Sarıyı aldığı pozisyonda, "kırmızı" dese ne olacaktı?
Daum, yıldızını ikinci yarıda soyunma odasında tutup
Galatasaray derbisine saklayarak
sezon başından beri en doğru müdahalesini yaptı.
EMRE GİDİNCE İŞ DEĞİŞTİ
Kaptan
Alex de Souza yine kendini "bakıma" almış... İkinci yarıyı "pas" geçiyor. İkinci 45'te Emre de gidince, Fenerbahçe sıradan oyuncuların, üç metreye pas atamayan koşucuların, boşa koşup topa basamayanların hakimiyetine geçti.
Gaziantep Murat Ceylan ve Zurita ile orta sahayı tamamen kendi kurgusunda tasarlayarak, Fenerbahçe'nin zaaflarının peşine düşmüştü. Rakipte topu tutan, topla çıkan, adam eksilten veya risk almaya niyetlenen olmadığından, Portekizli Coucerio ofansif değişiklikleri birbirini ardına yapmaya başladı. Bir taraf topu koşturuyor, ötekisi topun peşinden koşuyor.
İki hafta önceki
Antalya galibiyetinden farkı olmayan, tribünlere "
futbol" diye yutturulan bir 90 dakikadır bu. Bir nevi; cilalı eziyet devri. Bitecek gibi de değil.