ANLATMAZSAN, ANLAMAZLAR..!


İsveç, Norveç, Danimarka gibi İskandinav ülkeleri son günlerde tartışmalı bazı girişimlerle anılır oldu. Danimarka ve İsveç’te Peygamberimize (s.a.s.) hakaret içeren karikatürlerin gazetelerde yayınlanması ve son olarak da İsveç Parlamentosunda 1915 Olayları’yla ilgili alınan sözde “Ermeni Soykırımı” kararı… ZEMİN HAZIRLAMA GİRİŞİMLERİ Bir karar görüşüleceği zamanlar, bir dizi provokasyonların olması adettendir, bütün dünyada olduğu gibi, İsveç’te de… 11 Eylül saldırıları vesilesiyle Afganistan ve Irak işgalleri gelmesi ve Amerika’da “vatanseverlik” yasalarının ardı sıra çıkması gibi… Geçtiğimiz yıllarda İngiltere’de bir uçağın “İslamcı” teröristlerce bomba konulduğu ihbarlarıyla birlikte bir dizi yasaklamaların gelmesi gibi... Geçtiğimiz yıllarda da İsveç’te Lars Vilks isimli birisinin Peygamberimize (s.a.s.) hakaret karikatürleri yayınlanmış ve ülke karışmıştı. Daha sonraki röportajlarının birisinde Vilks açıkça bunu, “Müslümanları provoke etmek için” yaptığını itiraf etmişti. Ne gariptir ki, bu tartışmalardan hemen sonra İsveç Meclisinde bazı “tele-kulak” yasaları apar topar geçirilmeye çalışılmıştı. 11 Mart yaklaşırken de İsveç’i birileri kaşımaya başlamıştı. Önce bir site faaliyete geçirilmiş ve burada açıkça Peygamberimize hakaretler yapılmaya ve Müslümanların tepkisi çekilmeye çalışılmıştı. Önceki olaylardan dolayı temkinli ve sağduyu olan Müslümanlar, bu oyuna gelmediler ve sabretmeyi tercih ettiler. Bu sefer, “İrlanda’da Lars Vilks’i öldürmek isteyen 7 kişinin tutuklandığı” haberi geldi. Ardından Vilks gazetelere çıktı ve olayı şova dönüştürdü. (Aynı günlerde bir televizyon programında, İsveç’in tanınmış yazarlarından Jan Guilou, Vilks’e: “İslam’a saldırmakla sen korkak bir insansın” diyor ve ona tepkisini gösteriyordu. Toplum içerisinde, sağduyulu olan ve meseleden rahatsız olan geniş bir kesim de var, bunu da hatırlatalım…) Düğmeye basılmış gibi de İsveç’in 4 büyük gazetesi bu karikatürleri yayınladılar. Bunun İsveç toplumuna bir fayda getirmeyeceğini belirten Aftonbladet Gazetesi, karikatürleri yayınlamadı, hatta Lars Vilks gibilerini neler yapmaya çalıştığını çok net ortaya koydu. Cesur çıkışları olan bu gazete, iki ülke arasında kriz çıkması pahasına, İsrail’in Filistinliler üzerinde organ kaçakçılığı yaptığını da yazmıştı. BİZ ANLATAMADIK! İskandinav ülkelerini ilk sarsan skandal; bundan yaklaşık 4 yıl önce Danimarka’daki Jyllands Posten Gazetesi çalışanı karikatürist Kurt Westergaard’ın çizdiği ve Peygamberimize hakaretler içeren karikatürlerin yayınlanmasıyla olmuştu. Bu mesele uluslararası bir krize de yol açarken, duyguları rencide olan bazı Müslümanlar dünya genelinde geniş çaplı protestolar düzenlemişlerdi. Öfkenin, galeyanın ve provokasyonun ayakta olduğu bir yerde sağduyudan ve sağlam tahlilden bahsetmek zor olur. Ortalığın bu toz duman halinde, bir grup gazeteci arkadaşla kendimize şunu sormuştuk: “Buralarda yaşayan Türkler olarak, Müslümanlar olarak bizler nerede hata yapıyoruz? Bu olaylar karşısında bizlere ne gibi bir iş düşer?” Bu iç muhasebe neticesinde şuna kanaat getirdik ki; bizler, kendi değerlerimizi buradaki toplumlara yeterince anlatamamışız. Karanlığa kızmaktansa bir mum yakma zamanıydı. İki bin kilometre yol kat ederek, İsveçli, Finli, Danimarkalı bazı insanlarla görüştük. Bu insanların bir özelliği vardı ki, onlar iki kültürü de daha iyi biliyorlardı, nasıl mı? Bu insanlar önceleri Hıristiyan iken, sonradan İslam dinini seçmişlerdi. O yüzden de içinden geldikleri toplumu, kültürü ve de İslam kültürünü, dolayısıyla da bizleri çok iyi tanıyorlardı. Onlara şunu sorduk: “Neden bu tür karikatürler yayınlanıyor?” Ekseriyeti şöyle demişti: “Peygamberimizi, Efendimizi (s.a.s.) tanımıyorlar, yeterince tanımadıkları için böyle şeyler yapıyorlar.” “Ya tanısalardı?” diye soruyoruz: “Eğer O’nu (s.a.s.) hakkıyla tanısalardı, böyle bir densizlik yapmaya utanırlardı, hatta bizim gibi onlar da Müslüman olurlardı!” diyorlardı. Ve o İskandinav mühtediler; Peygamberimizin, dini ve kültürel değerlerimizin Avrupa toplumuna iyi anlatılması gerekliliğinin özellikle altını çiziyorlardı! TAM YERİNDE BİR PROGRAM! Bir gazetemizin eki olarak verilen bir dergide genişçe yaralan dosyamızda o mühtedilerin çağrıları tekrar yankılanıyor buralarda. Önce, geçtiğimiz Salı günü Danimarka’nın Arhus şehrinde, daha sonra başkenti Kopenhag’da gerçekleştirilen “Medeniyetler Diyaloğu: Gülen’in İslamî Öğretisi ve Hümanist Söylem” başlıklı seminer tam yerinde bir girişimdi! Amerikalı tanınmış akademisyen ve yazar Prof. Jill Caroll’un ve Kopenhag Üniversitesi’nden iki akademisyenin sunduğu semineri Sebahattin Çelebi ve Emre Oğuz gibi iki değerli gazeteci arkadaşımızla birlikte takip ettik. Birilerince “Medeniyetlerin Çatışması”nın bir numunesinin çıkarılmaya çalışıldığı İskandinavlarda verilen böyle bir seminerde ortaya konulanlar ve dinleyicilerin yorumları çok manidardı! Kültürler arası diyalogların kurulması ve dünya barışının sağlanmasında, Türkiye orijinli bir Müslümanlığın önemli bir temsilcisi olan ve “nev-i şahsına münhasır” bir hareket olan, Gülen ve onu estirdiği rüzgârla oluşan akımın, çok yapıcı bir rol oynadığını vurguluyordu Bayan Caroll. Kendisi, bu konu hakkında da başlı başına bir kitap yazmış donanımlı birisi. Konuşmaları dinleyen ve sonradan isminin Adrian olduğunu öğrendiğimiz Danimarkalı bir üniversite öğrencisinin, soru cevaplar kısmında çok anlamlı bir sözü vardı. Sorusunun başında: “Eğer Gülen’in ortaya koyduğu İslam anlayışı ve fikirleri daha önceden Danimarka’ya gelseydi ve buralarda bilinseydi, buralarda böyle karikatür krizleri yaşanmazdı” diyordu Danimarkalı genç! Bu sözün üstüne çok fazla söz söylemeye hacet yok. Şu kadarını söyleyebiliriz ki; bütün dünyada, Avrupa’da ve özellikle de bu İskandinav ülkelerinde İslâm’ın gülen yüzünü, Türk ve Anadolu insanının sıcak ve kuşatıcı iklimini göstermek ve sergilemek gerekiyor. Yoksa bazı “Diaspora”ların çeşitli meclislerde aldırdıkları bazı “sözde” kararlara çok üzülürüz gibi geliyor. Ne diyor büyük bir zat: “Anlatmazsan, anlamazlar!”
<< Önceki Haber ANLATMAZSAN, ANLAMAZLAR..! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER