Sekiz saatlik
uçak yolculuğunun ardından Kinşasa'nın kenar semtlerinden otele doğru yol alırken biraz meraktan biraz da konvoyu selamlamak için çevrede birikmiş kalabalık insan kümelerinin hali insana acı veriyor. Gördüklerimiz şehrin özeti değil belki ama bir parçası olduğu muhakkak.
Tozun toprağın içinde oyun oynayan çocuklar, derme çatma evler, hurdaya dönmüş toplu taşım araçları. Altındaki zenginlikleri sömürülmüş toprağın üstündeki fakir,
yoksul insanlar, kara kıtanın bahtsızları. Sarıhumma, sıtma hastalıkları hâlâ buralarda ölümcül. Heyet üyelerine günler öncesinden ürkütücü uyarılar yapıldı.
Demokratik
Kongo,
Afrika'nın büyük
ülkelerinden... Eski adı Zaire. Nem oranının yüksekliği 30 derecenin üzerindeki sıcaklığı daha da çekilmez kılıyor. Demokratik Kongo, Cumhurbaşkanı Gül'ün ilk durağı... İki günlük temaslarının ardından dün öğleden sonra Kamerun'a geçti.
Demokratik Kongo, ilk kez bir Türk
cumhurbaşkanını ağırladı. Bugüne kadar Türkiye'den hiçbir cumhurbaşkanı gelmemiş. Sanmayın dünya ilgisiz. Çin devlet başkanının bu ülkeyi bir yıl içinde 5 kez ziyaret ettiğini anlattılar. Demokratik Kongo, değerli taşları, elmasları ile ünlü.
Yer altı madenleri çok zengin... Ama zenginliği ekonomiye aktaramamış,
refah düzeyine yansıtamamış bir ülke. Yıllarca Belçika'nın sömürgesi olmuş. Kıymetli madenler
Avrupa'ya taşınmış. Havaalanında gördüğümüz çok sayıda özel uçağın kıymetli maden tacirlerine ait olduğunu öğreniyoruz.
Osmanlı'dan beri Türkiye'nin Afrika'ya ilgisi Batı ülkelerine benzemiyor. Gül'ün tabiri ile '
temiz bir ilgi' bu... Osmanlı, Tanzanya'ya kadar gelmiş. Türkiye'nin geçmişinde sömürge yok. Cumhurbaşkanı 'Biz Afrika'ya insani duygularla hiçbir karşılık beklemeden yöneldik' dedi. Kara kıta bunun farkında ki, BM'deki oylamada biri hariç Afrika ülkelerinin hepsi Türkiye'ye
destek verdi.
Türkiye'nin Afrika pazarına açılmasında
TUSKON'un payı çok büyük. TUSKON üyesi derneklerin 2006'dan itibaren Afrika'ya düzenlediği iş gezilerinin sayısı 200'ü geçti. 5 bin Afrikalı
işadamını Türkiye'ye getirdi.
TUSKON ve TİM'in ortaklaşa organizasyonuyla 150'ye yakın işadamı Cumhurbaşkanı Gül'ün gezisinde. Yeni yatırım alanlarını araştırdılar. Gül, 'Türk işadamlarının 300 Kongolu işadamıyla oturup konuştuklarını görünce çok umutlandım.' dedi.
Türk
tekstilinin namı var. Kinşasa'da '
Çin malı kadar
ucuz, Avrupa malı kadar kaliteli' diye bir söz olduğunu öğrendik. Türkiye'den gelen işadamlarına rastladık.
İhsan Bey, İstanbul'un Osmanbey semtinden gelmiş ve burada tekstil mağazası açmış. Bir yıldır Demokratik Kongo'da... Ailesini de getirmiş. Dönmeye hiç niyeti yok. İşlerini daha da büyütmeyi hedefliyor.
Çankırı'dan gelen bir başka
girişimci Cihan Bey 'Osmanlı' adını verdiği
lokanta açmış. Yediğiniz içtiğiniz her şeye aşırı titizlenmeniz gereken bir coğrafyada, Afrika'nın göbeğinde Türk yemeklerini bulmak olağanüstü bir şey.
Gül'ün işadamlarına dönük bir tespiti dikkat
çekici: 'İş dünyasını yakından takip etmeyenler çok şey kaçırıyor. İnanılmaz bir dinamizm var. Türk girişimciler dünyanın her tarafında... Devlet ve
siyaset iş dünyasının dinamizminin çok gerisinde.'
Cumhurbaşkanı Gül, her gittiği ülkede
Türk okullarını ziyaret etmeyi gelenek haline getirdi. Bu gezide de gelenek bozulmadı. Kinşasa'da '
Şafak Türk Okulu' daha yeni, üç yıllık... Buna rağmen 300'ün üzerinde öğrencisi var. Daha da büyüyecek. Devasa bir inşaatı sürüyor. Tamamlandığında görkemli binasıyla öğrenci sayısı da artacak.
Okulunun bahçesinde düzenlenen programda minik iki öğrencinin
İstiklal Marşı'nın 10 kıtasını hatasız ezbere okuması başta Cumhurbaşkanı olmak üzere Türk
heyetini duygulandırdı. Demokratik Kongolu minik öğrenciler
Türkçe şarkılar söyledi.
Afrika'da deyince sömürge akla geliyor. Misyonu çok farklı olsa da Türk okullarını bu kapsamda değerlendirenler çıkabilir. Nitekim Cumhurbaşkanı Gül'e soruldu... Gül '
Hayır' dedi; 'Türk okulları sömürgeci ruhu ve mantalitesi ile açılmış değil. Kaynaşma, kardeşlik hedefliyor. Sömürgede kardeşlik ruhu olmaz, çıkar olur. Daha eski tarihî okulları Tanzanya'da da gördüm. Oradaki herkes memnundu.'