Ankara girişinde yakalanan
bomba dolu kamyon espri konusu oldu. Artık nakliye firmaları ilanlarının altına 'itinayla
mühimmat taşınır' ibaresini yazdıracakmış! Aslında olayın espri kaldırır tarafı yok ve mühimmatın da itinayla taşınmadığı çok açık.
Henüz
Genelkurmay Başkanlığı'ndan resmi açıklama gelmedi. Ancak karargâhtan iyi haber alan akredite gazetecilerin söylediklerine ve
Muğla Alay Komutanı'nın açıklamasına bakılırsa, bu rutin uygulamaymış.
Askerlik yapan herkes söz konusu açıklamaya inanmakta zorlanır. Palaska ve botun bile kutsal emanet olarak algılandığı ve kaybı halinde askerliğin yanacağına inanılan kurumdan bahsediyoruz. Pazardan patates almaya giden
arabada G3 uzun namlulu
tüfek taşıyan askerlerin bulunduğuna hepimiz şahit olmuşuzdur. 950 tane çalışır vaziyette el bombasını, hiç
emniyet tedbiri almadan şehirlerarası nakletmeyi normal karşılayacak bir tek
Türk vatandaşı bulmak kolay değil. Sözüm bazı medya organlarından dışarı.
Albay Dursun Çiçek'in askerî savcılıktan karşılaştırma işlemi için sahte
imza atmasını bile sorgulamayan gazetecilerden daha fazlası beklenmemeli.
'Böylece daha
ekonomik taşıtma' yapıldığı beyanatı da ikna edicilikten uzak. Bunlar, eski genelkurmay başkanına bir milyon liraya zırhlı araba alabilen, istediği bütçeyi Meclis'ten ayakta alkışlanarak çıkarabilen kurumun söyleyebileceği mazeretler değil.
Orgeneral Hasan Iğsız'ın 17 şehit verdiğimiz
Aktütün baskınından sonra '
ödenek yokluğundan karakolların taşınamadığı' açıklaması gibi tepki çekebilecek bir mazeret.
Kurtuluş Savaşı'nda ayağındaki çorabı çıkarıp askerine giydiren halkımız bunu hak etmiyor.
Yük götürdüğü yerden boş dönen kamyonlara mühimmat yükleyip nakletmenin rutin işlem olduğunu doğru kabul ettiğimizde yine sorun hallolmuyor. Özrü kabahatinden büyük vaziyeti... 33 erin şehit olduğu eskortsuz ve korumasız nakil kadar ürkütücü bir durum. Prosedüründe yol boyunca emniyet müdürlüklerine bildirilmesi, polis nezaretinde il sınırlarında teslim edilmesi biçiminde mecburiyetler varmış. Herhalde öyledir. Fakat
teamül ya da
kanuni yöntemlerini bilmesek dahi düz mantıkla yapılanın yanlış olduğunu görüyoruz. Bahse konu mühimmatın emniyetli şekilde nakledilmesi gerekiyor. Emniyetli tanımının içine ele geçirilmeme ve kazalara sebep olmama giriyor.
Polise ihbar eden kişi kötü niyetli olsaydı ve
terör örgütleriyle bağlantılı bulunsaydı; şu anda bomba yüklü 'kayıp' kamyonu mu konuşuyor olacaktık? Belki de haberimiz bile olmayacaktı. Ama o kamyon kötü insanların eline geçecekti. Bunun hesabı nakliye şirketinden mi sorulacaktı? Evden eve nakliyede cam eşyalarımızı sigortalayan firmaları
tercih ediyoruz. Bombalar için de böyle bir teminat alındı mı acaba! Güvenli taşımanın diğer boyutu ise kazalardan korunma. Önünde arkasında eskort ve uyarıcı bulunmayan bomba yüklü
araç -
Allah korusun- ya
trafik kazası yapsaydı? Bir yolcu otobüsüyle veya
kimyasal madde taşıyan araçla çarpıştığını düşünebiliyor musunuz?
Konuyla doğrudan ilgili değil ama söylemeden geçemeyeceğim. Minarelere kılıf bulma üstadı medyanın TRT hakkındaki rahatsızlığı nüksetti. Eskiden bakanlar resmigeçit yapıyor diye alay konusu olan kurum, habercilik yarışına ortak olunca da eleştiriliyor. Bomba yüklü kamyon haberini en hızlı verenlerdendi TRT. Haberi doğru çıktığı için yerden yere vurulan televizyon bize has bir tuhaflık. Memur zihniyetini terk edip, oyunu kurallarına göre oynayan, sahada kora kor mücadele eden TRT,
Ergenekon rahatsızlarının eleştirilerine
hedef oluyor. Ben olsam bu eleştirileri doğru yolun işareti sayardım.