IMF Dış İlişkiler Müdürü Caroline Atkinson,
Türkiye ile her Fon üyesi
ülkeyle yapılan tipik görüşmelerin yapılacağını belirtti.
Bu görüşmelerde, piyasalarda gelişen olayların Türkiye ekonomisine etkileri, Türk otoritelerinin
politika planları hakkında bilgi alışverişinde bulunulacağını ileri sürdü.
Peki IMF, niçin Türkiye ile yaklaşık yirmi iki aydır süren
stand-by anlaşmasını bu aşamada gereksiz gördü? IMF’den Atkinson’un yaptığı açıklamada “
Küresel ekonomide ve küresel finansal piyasalarda görülen iyileşme ve Türkiye’de uygulanan Orta Vadeli Program’ın içeriği Türkiye ekonomisinin görünümünü güçlendirdiği” ifade ediliyor. Böylece güçlü bir Türkiye ekonomisinin
destek kredisine ihtiyacı da kalmıyor.
IMF’nin bundan sonra ne yapacağına gelince...
IMF yine Türkiye ile olan ilişkisini sürdürecek.
Ama bu kez, IMF, her üye ülkeye yaptığı gibi Türkiye ekonomisinin gidişatını inceleyecek.
Varsa önerilerini belirtecek. 2010 yılının mayıs ayının ilk yarısında IMF heyeti Türkiye’ye gelerek normal incelemesini yapacak.
Peki, Türkiye bundan sonra IMF’den kredi alamaz mı? Sorusuna gelince... Eğer Türkiye’nin dış ödemeler dengesinde bir bozulma olursa ve Türkiye dış ödeme yükümlülüklerini yerine getirmekte zorlanırsa yine IMF ile stand-by anlaşması yaparak kredi alabilir. Hatta mayıs ayında yapılacak görüşmelerde gerek görülürse yine stand-by görüşmeleri başlayabilir. Çünkü, IMF, dünya ticaretinin aksamaması için çaba gösteren bir uluslararası kuruluş olarak görev yapıyor. İşte bu nedenle, IMF, küresel ticareti aksatacak ödeme sorunlarına derhal el koymak zorunda.
Gelelim yapılmayan stand-by anlaşmasının Türkiye ekonomisine etkilerine... Türkiye, stand-by anlaşması yapmayarak sürdürülebilir bir ekonomisi olduğunu gösteriyor. Zaten, IMF, Türkiye ekonomisinin görünümünün iyi olduğunu yaptığı açıklamada belirtiyor. Eğer, Türkiye, IMF ile bir
kredi anlaşması imzalasaydı “hastalıklı ülkeler” sınıfına dahil olacaktı. IMF ile stand-by anlaşması yapan ve anlaşmaya rağmen durumu kötüye giden
Ukrayna,
Macaristan,
Romanya,
Gürcistan,
Ermenistan,
İzlanda gibi ekonomisi zayıf bir ülke olarak algılanacaktı. Böylece Türkiye’nin görünümü durup dururken bozulacaktı.
Komşumuz
Yunanistan’a bakalım...
Borçlarını ödeyemez hale düşmüşken
Başbakan Yorgo Papandreu “Biz
yardım istemiyoruz normal faizli kredi istiyoruz” diyerek IMF’ye gitmekten kaçınıyor. Çünkü, Papandreu, IMF’nin ülkesi için nasıl bir olumsuz görüntü yaratacağını iyi biliyor.
Yunanistan Başbakanı’nın bu tutumu, bizim, IMF’ye gidip borç alalım diyen bazı işadamlarımıza örnek olmalı.
IMF parasını bekleyenlere gelince... 2008 yılında
Lehman Brothers yatırım bankası battığında,
kriz, sanki Türkiye’de çıkmış gibi
gürültü çıkartanlar vardı. Onlar, IMF’den 35 milyar dolar alın bize verin aksi takdirde borçlarımızı ödeyemeyiz “Türkiye batar” dediler. Ama hükümetin IMF’den kredi almamasına rağmen her ay dört-beş milyar dolarlık dış borç taksitlerini aksatmadan ödediler. IMF’den para bekleyenler, IMF’nin açıklamasını okuduklarında hem dünya hem de Türkiye ekonomisinin iyi olduğunun belirtildiğini görürler.
İşte bu nedenle borçlarını vatandaşın sırtına yüklemeden ödemeye devam etsinler. Çünkü, borç olarak ileri sürdükleri de kendi kendilerine verdikleri krediler. Artık bunu herkes biliyor.