BUGÜN Gazetesi üç gündür "
darbenin tezini" yayınlıyor.
2002
Mayıs ayında
Harp Akademileri'nde "Kurmaylık tezi" olarak hazırlanan çalışma kabul edilmiş.
Tezi hazırlayan Deniz
Yüzbaşı Halil Özsaraç'ın generalliğe yükselme yolu "başarılı" bulunan bu tez ile açılmış.
Özsaraç şu an
yarbay rütbesinde ve azınlıklara yönelik suikast planları içeren "
Kafes Eylem Planı" nedeniyle
tutuklu.
Özsaraç'ın kabul edilen tezi üç konuda bizlere çok önemli fikirler veriyor.
***
Birincisi, tezin içeriği daha sonra karşımıza çıkan "
Balyoz" darbe planıyla çok benzerlik arz ediyor.
Yine Deniz Kurmay
Albay Dursun Çiçek ıslak imzalı "
İrticayla Mücadele Eylem Planı" ile de uyum arz ediyor.
Darbelerin mantığını ve arka planındaki korkuları anlamak adına çok önemli ipuçları veriyor.
Bir defa tez, neredeyse bütün mütedeyyin insanları "si
yasal İslamcı" ilan ediyor.
Hepsini
ülke yönetimini ele geçirme gizli çabası içinde olan "potansiyel
tehlike" varsayıyor.
"Maymunlar Cehennemi" filmi gibi bir faraziye kuruyor.
Özsaraç'a göre idareyi ele geçiren "
maymun" İslamcılar, "insan" laiklere
cehennem hayatı yaşatacak!
O halde, "İslamcılığın her türlüsüyle mücadele" esastır.
Hatta durumdan vazife çıkartıp darbe yapmak her laik askere "vaciptir!"
***
İkincisi, yasa dışı faaliyetlerle sonuca ulaşmak arzusu ve
toplum mühendisliği çalışmalarının ne kadar sistematik yürüdüğünü ve sorunun kaynağında askeri eğitim sisteminin de yattığını gösteriyor.
İşte tezin gündeme taşıdığı tekliflerle ilgili
kilit cümle;
"Etkin ve cesur şekilde
psikolojik harekât ve bilgi harekâtı icra ederek ve gerektiğinde yasa dışı usullere de başvurmaktan imtina etmeden..."
Yasa dışı usullere başvurmayı savunan bir tez, bir yüzbaşıyı
terfi ettiriyorsa, ona generallik yolunu açıyorsa ortada ciddi bir sorun var.
O tez çalışmasını kim verdi?
Denizcilik ile ya da askeri eğitim ile bu tezin ne alakası var?
Bilimsellikten ve askeri eğitimden çok uzak böyle bir tez çalışması, askeri eğitim sisteminin de mercek altına alınması gerektiğini gösteriyor.
***
Üçüncüsü, bilimsel olması gereken tezin ortaya koyduğu yasa dışı ve toplumun kodlarına ters teklifler, Balyoz darbe planındaki "camileri bombalamak" ve İrticayla Mücadele Eylem Planı'ndaki "masum insanlara tuzaklar kurmak" planlarının yaygın bir kanaat olduğunu gösteriyor.
"Tüm dini lider özelliği taşıyan kişileri ve bunlara yardımcı olan kadroların...
ekonomik kaynaklarını, soy ağacına varacak kadar geçmişlerini, sabıka durumlarını, cinsel fantezilerine varıncaya kadar özel hayatlarını, askerlik yapıp yapmadıklarını vs. mercek altına alarak ve takip ederek
delil toplamak.
Türk milletinin hassas olduğu kötü davranış ve olayları delillere dayandırarak
şantaj aracı olarak kullanmak. Bulunan delilleri ve/veya dedikoduları mümkün olan her türlü kitle
iletişim aracılığıyla yayarak teşhir etmek ve bu kişileri yıpratarak etkisiz hale getirmek..."
"
İmam hatip liselerini tümden kapatmak. İlâhiyat fakültelerinin sayısını tek bir ilâhiyat fakültesine indirmek."
"Yeni cami inşa edilmesini engellemek.
Türkçe ezânı yeniden zorunlu kılmak. Kur'an kurslarına en
erken başlama yaşını 18 olarak belirlemek."
"Zorunlu din eğitimini kaldırmak. Aşırı vergilendirmek suretiyle özel okulları kapanmaya zorlamak. Hatalardan
dersler çıkararak köy enstitüleri ve
halk evlerini yeniden açmak ve yaygınlaştırmak."
Toplumla bu kadar ters tezler, nasıl kabul görür?
Toplumun genetiği ile nasıl böyle oynanabilir?
"Yasa dışı mücadele ve şantaj" önermek nasıl kabul edilebilir?
Eğer bir
subay, bu tezi yazdığı için terfi ettiriliyorsa, "
akıl ve vicdan" sahiplerine ters gelen o diğer darbe planlarını da birileri rahatlıkla yazabilir.
Daha kötüsü böyle şeyler yazdıkları için onlar da terfi edebilirler...