Dün, ‘8
Mart Dünya
Kadınlar Günü’ idi. Daha önce de bir yazımda, ‘Neden
Erkekler Günü Yok?’ diye sormuştum. Sakın, hemen atılıp ‘Kadınlara daha fazla önem veriyoruz da, ondan...’ demeyiniz. Tam aksine, ‘erkek merkezli’ bir dünyada, erkeklerin kadınlara uzattığı iyi kamufle edilmiş bir rüşvettir bu... ‘Dünya
Kadınlar Günü’, erkek cinsin hâkimiyetinde olan, erkeklere göre tanzim edilmiş bir dünyada, erkeklerin kadınlara âtifeti, âdeta lûtfu ihsanı gibidir.
‘
Dünya Kadınlar Günü’nün, ‘Kadın Hakları’nı, hiç değilse senede bir gün gündeme getirmesi
bakımından, elbette faydalı bir tarafı da var.
Lâkin bu, bayram günlerinde mahkûmlara
tatlı dağıtılmasına benziyor...
***
Beni, kadınlara hoş görünmeye çalışan ‘erkek feminist’lerden biri sanmayınız. Ancak, kendi cinsime ait ‘kas gücü’ üstünlüğünün, insanlığın en büyük eşitsizliğine sebep olmasını bir türlü kabullenemiyorum. Hemen her erkeğin şuuraltında gizlenen ‘kadınlara karşı üstünlük’ düşüncesini ve asırların birikim olan erke tahakkümü altında ezilerek bu sözde üstünlüğü peşinen kabullenen kadınların zilletini müşahade edince, gerçekten medenî olmayan, barbar ve ayrımcı bir dünyada yaşadığımı anlıyorum.
Yüzyıllar boyunca horlanan, ikinci
sınıf insan muâmelesi gören, bazen insan yerine bile konulmayan ‘kadın’ın, kaslarının ‘erkek’ten daha zayıf olması haricinde, eksik tek bir yönünü gösterebilir misiniz? Annemin babamdan, kızkardeşimin benden, kızımın oğlumdan ne farkı vardır?...
Şimdi her fırsatta pohpohlanan fakat bilinçaltında sadece bir ‘cinsel obje’ olarak görülen günümüz kadınının, Ortaçağ Avrupası’nda ‘cadı’ ve ‘
köle’ sayılan kadından, ne yazık ki çok büyük bir üstünlüğü yoktur. Kadını bir ‘mal’ olarak takdim eden ve pazarlayan kitle
haberleşme araçlarının hâkim olduğu dünyamızda kadınlar açıkça istismar ediliyor.
***
Emektar bir
siyaset adamı sıfatıyla, kadınların siyasette başarılı olduklarını söyleyebilirim. Üstelik erkeklerin küçümsemesine ve itiş kakışlarına rağmen bu böyledir. Kadınlar bir taraftan evde koca dırdırı çeker, çocuklarına ve ev işlerine bakarlar; bir taraftan da kendilerini kıskanan, hor gören, aşağılayan ve haklarında hiç sıkılmadan cinsel değerlendirmeler yapan erkeklerin engellemesiyle karşılaşırlar. Buna karşılık, hissî zenginliklerinden kaynaklanan heyecanlı ve idealist yapılarıyla, erkeklere göre çok daha dürüst, çalışkan ve vefalıdırlar.
Kadının siyasette aktif rol alabilmesi için, herşeyden önce, siyasete talip olması gerekir. Ne yazık ki, özellikle Türkiye’de siyasete ilgi duyan kadın oranı çok düşüktür.
Ankara,
İstanbul,
İzmir gibi büyük şehirler dışında bu talebin daha da azaldığı görülmektedir.
Siyasî partilerde ‘kadın kolları’ kurulması ve yönetimde ‘kadın kontenjanları’ ayrılması, klâsik erkek politikasında kadınları ‘siyasetin süsü’ olarak kabul etme eğilimini değiştirmemiştir.
Diğer taraftan, başörtülü kadınlar için uygulanan fiilî siyaset yasağı da, özellikle Türk siyasetinde ağırlığı olan muhafazakâr siyasî partilerde kadınların mevcudiyetini olumsuz şekilde etkilemiştir. Bu nevi partilerde kadınlar,
propaganda faaliyetlerinin büyük ölçüde yükünü çekerken, temsilde çağdışı bir ayrımcılığa maruz kalarak
tasfiye edilmektedir. Merve Kavakçı’nın gölgesi, Türk demokrasisinin ve TBMM’nin üstüne düşmüştür.
***
Anayasa değişikliklerinin hazırlandığı ve TBMM’ye sevk edilmek üzere olduğu şu günlerde, muhtemelen ‘
referandum’a sevk edilecek paketin içine, ‘Kadınlara Pozitif
Ayrımcılık’ konusunda hükümlerin konulması isabetli olacaktır.
Lâkin, ‘pozitif ayrımcılık’ ve ‘ayrıcalık’, lâfız olarak değil, tanınacak imkânlar ve ilkelerle ifade edilmelidir. Bu konuda, ‘eşitlik’ kurumunun ruhuna aykırı mübalağalı ifadelerin Anayasa metnine ilâve edilmesi doğru değildir.
Anayasa değişikliğinde ‘pozitif ayrımcılık’ şu şekilde hükme bağlanabilir:
1. Anayasa’nın 10. maddesinde düzenlenen ‘Kanun önünde eşitlik’ esasında, 2. fıkrada değişiklik yapılarak kadınlara eşit haklar sağlanması konusunda
kanunî
düzenleme yapılması hükme bağlanabilir.
2. Anayasa’nın ‘
Temel Haklar ve Ödevler’i düzenleyen ikinci kısmının ‘Kişilerin Hakları ve Ödevleri’ bölümünde, 17. maddeden sonra ‘Kadın hakları’ maddesi açılabilir.
3. Anayasa’nın ‘Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler’ bölümünde ilk madde olarak ‘Kadının korunması’ yer alabilir.
4. Ayrıca, yüksek öğrenim kurumlarındaki çağdışı başörtüsü yasağının kaldırılması da referandum paketine dahil edilebilir.
***
Bütün kadınlarımızın ‘Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum.