Dünya kadınları ve CHP'li kadınlar


Kastettiğim sadece çarşaf yırtan CHP'li kadınlar. CHP lideri Baykal'ın bu eyleme karşı tepkisi çok önemli. Ama sonuç değişmiyor. Mesele çarşaf da değil. Farklı yaşam biçimlerine yönelik bir saygısızlık. Eylem kaba ve neresinden tutarsanız tutun sadece ve sadece bir tek yaşam biçimini meşru kılıyor. Dünya Kadınlar Günü arifesine bu eylemin tesadüf etmesi üzerinde düşünmek lâzım. Toplumu her devirde değiştiren ve dönüştüren kadındır. Soru şu: Hangi kadın? Farklı yaşam biçimlerine öfkeli bir şekilde yaşam hakkı tanımayacağını ilan eden kadınlar mı? Bu tahammülsüzlüğün egemen olduğu bir toplumda huzur ve barış mümkün olabilir mi? Kadın, gerginliği yumuşatır. Kavgayı durdurur. Farklı olanı ilginç bulur ve saygı gösterir. Kadın, sevgiyi ve huzuru vaat eder. Dünyada feminist akımın etkisiyle gelişen Gender Sosyoloji, kadın ve erkek arasındaki kültürel farkın toplumları nasıl farklı kıldığını inceliyor. Cinsiyet farkları biyolojik olmaktan ziyade kültürel. Bu kültürel farklılıklar kadının özgürce kendi kimliğini ifade edebildiği bir iklime kavuşunca toplum ilerliyor ve en önemlisi daha medenî oluyor. Kadının kültürel niteliklerinin hakim olduğu bir toplumda zorbalığın hiçbirinin hakim olması mümkün değil. Dolayısıyla darbelerin de. CHP'li kadınların çarşaf yırtma eylemini, belki tersinden CHP'nin kronik iflah olmaz özgürlük ve farklılık düşmanlığının çirkin bir dışa vurumu, dolayısıyla da bir özeleştirinin başlangıcı olarak görebilir miyiz? Baykal'ın sıkıntısı mayıstaki kongre. Baykal, zor durumda. Silahlı vesayetin tasfiyesi onu siyasetin terazisinde kendi ağırlığı ile baş başa bıraktı. Darbecilerin kadın versiyonlarının eyleminden rahatsız olmasının sebebi bu. CHP'nin önceki kongresinin sloganlarını hatırlayalım. 'Din de bizim, devlet de bizim, millet de bizim' sözü, güya bir sol ve sosyal demokrat parti için söz şaka değildi. CHP kendisini bu slogan ile ifade etmeyi tercih ediyordu. Bir yanlışlık olmadığını vurgulamak için bu sözün faşist bir parti tarafından değil, sol ve sosyal demokrat olduğunu iddia eden bir parti tarafından slogan olarak kullanıldığını hatırlatmamız lâzım. Dışarıdan bakan gözün CHP'nin sahip çıktığı "din, devlet ve millet"e bakarak bu partinin İslâmcı-faşist bir parti olduğuna hükmetmesi akla en yakın bir ihtimaldi. Diğer afişte ise İslâm tasavvufunun zirvelerinden kabul edilen Mevlânâ'nın bir sözü yer alıyordu: "Ya göründüğün gibi ol, ya olduğun gibi görün". Bu söz, dinî ahlâkın dürüstlük anlayışını yansıtıyor. Ancak bu sözün üzerine yazıldığı afişte yer alan Baykal fotoğrafı, gerçekte bu parti liderini olduğu gibi yansıtmıyor. 70'ini aşmış olan Baykal, bu fotoğrafta, fotoshop tekniğiyle oldukça gençleştirilmişti. Kolları kıvrılmış bir gömlekle, bu gençlik daha da ön plana getirilmişti. "Din de bizim, devlet de bizim, millet de bizim" sözü, faşizme özgü devleti fetişleştiren, dini araç olarak kullanan ve milleti yani halkı bir sürü olarak gören anlayışa uygundu. Çarşaf yırtan kadınların bu dünyanın bir mensubu olmasını hatırlamamız, her şeyi yerli yerine yerleştirmemiz için yeterli. Türkiye'de siyasî yelpazenin sol kanadı temsil edilmiyor. Bu temsil eksikliğinin en önemli göstergelerinden biri, CHP'li kadınların gerçekte CHP'nin klişeleşmiş kişiliğine uygun eylemiydi. Aslında 8 Mart'ta hatırlanacak detaylardan biri, CHP'de kadınların temsil edilemiyor olduğunu hatırlamak. Farklılığa saygı duymayan kadının, siyasette kadın kimliğiyle yer alamayacağını kadın hareketleri söylüyor. CHP değişti mi? Galiba bu sorunun en doğru cevabını CHP'deki kadınlar verecek. Çarşaf yırtan kadınlara yine kadınlardan gelen bir tepki CHP'den duyuldu mu?
<< Önceki Haber Dünya kadınları ve CHP'li kadınlar Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER