“Çin işkencesi”ne dönmüştü, Amerika’daki sözde “Ermeni Soykırımı Yasa Tasarısı”… Çin işkencesinde malum, Adamın kafasını kazırlar ve düzenli olarak kafasına su damlatırlar… Bir noktadan sonra öyle olur ki insan: “Su damladı, damlayacak” diye beklemekten sonunda kafayı yer… Bu Amerikalılar da bize kafayı yedireceklerdi. Amerikalılar derken de, sözde dost geçinen bir lobi… Her yıl, 4 Mart yaklaşırken bütün millet olarak bizi bir sıkıntı alırdı: “E yine Amerikan meclisine gelecek Sözde Soykırım Tasarısı, geçecek mi acep bu sefer..?” diye.. Geçti işte.. Kına yaksınlar artık. Ne yapacaklarsa da yapsınlar ya da… Evet, ABD Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi'nde 'Ermeni soykırımı' iddiaları ile ilgili kritik karar tasarısı 22 ‘hayır’a karşın, 23 evet oyuyla kabul edildi. Şimdi, tasarının Temsilciler Meclisi Genel Kurulu'na sunulması gündeme gelecek… Başbakan Erdoğan, ABD Büyükelçimizi acilen yurda çağırdı. Türkiye’nin tavrı, “alçak koltuk krizi”ndeki gibi net ve yerinde oldu… Laf açılmışken, oradan devam edelim.. Türkiye ile İsrail arasında esen soğuk rüzgârlardan herkes haberdar… Türkiye’nin arabuluculuk girişimleri devam ederken, İsrail’in beklenmedik Gazze saldırısı, iki ülke ilişkilerini de adeta havaya uçurmuştu! Ardından Davos’ta “One minut!” krizi! Ta o zamandan Amerika’daki Yahudi lobileri, değişik mahfillerde: “Bunun hesabını gösteririz. Biz de Ermeni Tasarısını geçiririz” şeklinde konuşmaya başlamışlardı. Türkiye kamuoyunda tepkiler gelince de sözlerini geri almış ve “yanlış anlaşıldıklarını” iddia etmişlerdi… Yıllardır, Amerika’da Ermeni Yasa Tasarısından dolayı o lobilere adeta “gebe” bırakılmıştık! Her 4 Mart öncesinde o lobilere büyük paralar verilir ve rica minnetler sunulurdu. Şimdi eldeki tek atımlık mermileri de ateşlendi. Namludan çıkan mermi kimi vuracak acaba? Silah geri teper mi? Teper… Türk insanı şantaja, boyunduruğa gelmez. Tarih gösterdi, gelecek de gösterecektir… Zamanlama olarak da o kadar alakasız ve saçma bir dönem seçildi ki! Amerika Dış İşleri Bakanı Hillary Clinton’un da öncülüğü ile Türkiye ve Ermenistan arasında bir protokol imzalanmışken… İki ülke arasında normalleşme sürecine girilmişken… İki ülke arasında olanlar, iki ülke arasında görüşülüp konuşulurken.. Bizde bir laf vardır ya… İki insan konuşurken, üçüncüye ne düşer…?! Hem derler ki adama: “Gözündeki merteği görmez, elin gözündeki çöpü görür..” Yeryüzünde soykırım ve katliam konusunda konuşacak son yer Amerika’dır! Soykırımlar üzerine ele geçirilmiş bir kıtada, akıtılmış yerli kanlar üzerine kurulmuş bir medeniyetten bahsediyoruz..! Alışılmış ve genlere işlenmiş bu yapıyla Irak’ta, Afganistan’da ve dünyanın birçok yerinde akıtılan kanların haddi hesabı yok! Aynı hataya doğru İsveç parlamentosu da yaklaşıyor adım adım… İsveç Parlamentosu, "soykırım" tasarını 17 Mart'ta ele alacak. Ermeni medyasına göre, ülkedeki Türk ve Azeri topluluklarınca tasarıya karşı toplanan 5 bin imzaya rağmen, tasarının parlamentoda görüşülmesi engellenemedi. Bu yersiz tasarının arkasında İsveçli Sosyal Demokratlar var. Bu işin merkezinde de, Mardinli Süryani kökenli milletvekili Yılmaz Kerimo ve arkadaşları var. Böyle bir girişimin, Ermenilere bir fayda getirmeyeceği kesin. Aynı ekibin bir sonraki adımı da Sözde Süryani Soykırımı Tasarısı.. Bir milleti savunuyorum derken, iki milleti karşı karşıya getirmek, o milletlere yapılmış en büyük ihanettir. Bir daha söylüyorum; Türk insanı şantaja, boyunduruğa gelmez. Tarih gösterdi, gelecek de gösterecektir… Hamaset olsun diye söylenmiş sözler değil bunlar. İsteyen, deneyip görsün. Hodri meydan!