Bir önceki yazıda son dönemdeki 'tuhaflıkları' hatırlatıp, yargının içine düştüğü çelişkileri sıraladıktan sonra 'iyi çocuk hukuku mu' geçerli demiştik.
Örnekleri ve 'tuhaflıkları' sıralamaya devam edelim.
Kayseri'de süren ilginç bir
soruşturma var. Üç
astsubay hakkında 'evrakta tahrifat' iddiasıyla
dava açıldı. Sanıklar usulsüz bir şekilde gözaltında tutuldu, iddialara göre sorguda işkence gördü hatta hipnozla ifadeleri alındı. Öyle ki bu konuda ayrı bir soruşturma açıldı, hipnozcu
yarbay tutuklandı.
Sanık Astsubay
Ali Balta anında açığa alındı. Bir yıla yakın
tutuklu kaldı. Özlük haklarında
kesintiye gidildi.
HSYK, özel yetkili
Erzurum savcılarını soruşturma sürerken kıvrak bir hareketle görevden aldı. Yerine yeni isimler atadı.
Oysa bu tip durumlarda önce soruşturma açılır,
rapor beklenir ve karar verilirdi. Yani işlem bütün teamüllere aykırı.
Bu arada HSYK
Başkanvekili Kadir Özbek'in hem
Erzincan Savcısı'nı hem de soruşturmayı yürüten savcıları arayıp sürece müdahil olduğu da ortaya çıktı. Özbek,
arama görüntüleri çıkınca 'biz tüm hakim ve savcıların başına bir iş gelse arar sorarız' dedi.
Fakat tekzip anında geldi. Bir soruşturma kapsamında tutuklanıp sonra serbest kalan
Hakim Asım Korkut 'bırakın sahiplenmeyi bir geçmiş olsun için bile aramadılar' dedi.
Yani HSYK her hakim ve savcıyı aramıyormuş.
Kamuoyundaki yaygın kanı 'o soruşturmada bir ordu komutanı olmasaydı kimse Erzincan'la bu kadar ilgilenmezdi' şeklinde.
Bu arada HSYK dün
Hınıs Savcısı'nı açığa aldı. Gerekçe sürmekte olan bir soruşturma.
İyi de ne var bunda, soruşturma sürerken açığa alınma normal' denebilir?
Zaten bizim de söylediğimiz o. Yani bir kamu görevlisi ciddi bir iddia ile yargılanıyorsa en azından soruşturma ve yargılama safhasında açığa alınmalı. Ama bugüne kadar uygulamalar 'çifte standart' olarak algılanacak şekilde gelişti.
Şöyle ki;
Şemdinli İddianamesi'ne konu olan kitapevi bombalamalarındaki astsubaylar
sivil mahkemede 39 yıla mahkûm olurken
askeri mahkeme tarafından ilk duruşmada
tahliye edildiler. Yargılanırken bile görevlerinde gözüktüler. Özlük haklarında bir kesintiye gidilmedi.
Islak
imza olayının kahramanı
Albay Dursun Çiçek hâlâ görevinin başında. Ülkedeki tüm kurumlar 'tarihi komplo'yu kesin olarak onayladı ama hiçbir güç Çiçek'i tutuklayamadı, açığa alamadı.
Kayseri
Alay Komutanı
Cemal Temizöz. Güneydoğu'daki faili meçhullerden sorumlu olarak 9 kez müebbetle yargılanıyor. Bir yılı aşkındır cezaevinde. Hâlâ görevinde tutuluyor,
avukat masraflarını TSK karşılıyor. İl Alay Komutanlığı görevini nasıl yaptığını anlayabilen yok.
Hava Kuvvetleri'ni sarsan
çürük raporu çetesine üye olmak iddiasıyla tutuklu 'Bamya' kod adlı Albay Zeki
Üçok. Ne açığa alındı ne de özlük haklarında kesinti yapıldı.
Balyoz ve Erzincan soruşturmaları başta olmak üzere 4 alay komutanı tutuklu yargılanıyor. Hatta
Ergenekon soruşturması başladığından bu yana 150'ye yakın
muvazzaf ve
emekli asker tutuklandı. Muvazzaf askerlerin açığa alındığı yönünde bir şey duymadık. Hatta Albay Çiçek'te olduğu gibi '
mesaj gibi atamalarla'
terfi ettirildiler.
Örnekleri uzatmak mümkün. Unutmayalım; Yargıyı ve TSK'yı gazeteler değil bu tip uygulamalar yıpratıyor.
Gizli
tanıklar gizli kalamaz!
Erzincan İddianamesi kabul edilince
gizli tanıklık tekrar
gündem oldu. Çünkü Erzurum
Başsavcı vekili
Taner Aksakal, 'gizli tanıkları acilen dinleyin, üzerlerinde çok
baskı var' diyerek mahkemeyi uyardı.
İnsan ister istemez 'bunlar nasıl gizli tanık o zaman' diye soruyor.
Ama kazın ayağı öyle değil. Ergenekon, faili meçhuller ve Erzincan soruşturmasında neredeyse gizli tanıkların hepsi deşifre oldu.
Bir kısmı bizzat savcıların dikkatsizliğinden, bir kısmı
sanıkların operasyonel hamleleriyle, bir kısmı da ilginç ilişkiler ağıyla açığa çıktı.
5726 Sayılı Tanık Koruma Kanunu çerçevesinde kurulan Tanık Koruma Dairesi ve Kurulu hakkında
Ankara kulislerinde ilginç senaryolar dolaşıyor.
Bizzat kurulun gizli tanıklık olayına
soğuk baktığı herkesin bildiği bir sır.
Ayrıca bu kurula HSYK bir hakim üye atıyor. HSYK'nın Ergenekon ve Erzincan soruşturmalarına nasıl müdahil olduğu ortada. Kurulun asker üyelerinin de tarafsız kalıp kalamayacağı tartışmalı.
Sürece müdahil isimlerin veya taraf olan kurumların böyle önemli bir kurula yollayacağı temsilciler ister istemez şüphe doğuruyor. Gizli tanıkların gizli kalacağı bir
düzenleme yapılmazsa kritik davaların hepsi seyir değiştirebilir.