ABD'ye net tavır


Bana göre ABD'ye net tavır koyma zamanı. "Siz bilirsiniz" deme zamanı. Asla yalvarıp yakarma gibi algılanacak tavırlar içine girmeme zamanı. "Belki biz bedel öderiz ama asıl bedeli Amerika öder" deme zamanı. "Türkiye ile oynamayın, oynatmayın, bundan yönetim sorumlu olur" deme zamanı. "Türkiye asla böyle oyunlar karşısında boyun eğecek ve davranış empoze edilecek bir ülke değildir" deme zamanı. Bugün 4 Mart 2010. ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi, bilmem kaçıncı kere, "Ermeni Soykırımı Tasarısı"nı görüşecek. Oylama kritik, bıçak sırtı haberleri geliyor. "Bu defa soykırımı tanıma kararı çıkacak" haberleri geliyor. Obama'nın, seçim sürecinde sergilediği tavır hatırlatılıyor ve "Başkan zaten soykırımı zımnen kabul etmişti" deniliyor. Türk parlamenterler heyeti ABD'de görüşmeler yapıyor, Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanı Davutoğlu, TBMM Dışişleri Komisyon Başkanı Mercan, demeç üstüne demeç verip, "Türkiye-ABD ilişkilerinin doğası bu gerilimi kaldıramaz" anonsları yapıyorlar. Amerika'da bir grup adam oturacak, tarihi yargılayacak ve karara varacak. Tarihçi mi bunlar? Değil. Politikacı. Ama tüm tarih üzerine karar verme hakkını kendilerinde buluyorlar. Çünkü Amerikalılar. Bu mudur? Orada beş on adam, Türkiye-Amerika ilişkilerini zehirleme hakkına sahip midirler? Orada beş on adam Türkiye'yi mahkum edecek, sonra da Amerika kalkıp, Ortadoğu'da Türkiye ile stratejik ortaklık oynayacak! O oyunu Amerika, Ermenistan'la oynasın! Doya doya oynasın! Hem Ermenistan'la yapılan protokolde, "tarihte yaşanan olaylar için bir tarih komisyonu kurulması" uzlaşmasına, Dışişleri Bakanınız'ın varlığı ile tanıklık edeceksiniz, sonra Ermenistan Anayasa Mahkemesi'nin "soykırım" dayatmasını alıp, Temsilciler Meclisi Alt Komite kararı haline getireceksiniz. Başkan Obama, "soykırım" hakkında kesin kanaat sahibi ise o dönemde yaşanan karşılıklı mukatele ile ilgili bir tarih komisyonu kurulmasının mantığı nedir ya da tersini soralım, madem o konu bir tarih komisyonunun objektif araştırmasını gerekli kılıyor, o zaman Obama ya da Temsilciler Meclisi, şu, bu, soykırıma nasıl karar verebiliyor? Adınız Amerika olunca böyle dün atılan imzayı unutma hakkına sahip mi olursunuz? Bunun, Türkiye ile Ermenistan ilişkilerini hiç ilerleme sağlanmamış hale getireceğini düşünmez misiniz? Bunun Türkiye'de, Amerika karşısında müthiş bir toplumsal öfke üreteceğini görmez misiniz? Amerika'daki, bu ısıtılıp ısıtılıp gündeme sunulan soykırım işleri, Türkiye halkını fena halde rahatsız ediyor. Bunu, Türkiye'deki Amerikan diplomasisinin görmemesi imkansız. Türkiye'yi dünya kamuoyunda mahkum etmeyi amaçlayan bir Amerikan tavrı.... İşte Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun "Türkiye-ABD ilişkilerinin doğası bu gerilimi kaldıramaz" dediği şey bu. Bunu, Türkiye'de hiçbir iktidar içine sindirmez çünkü hiçbir iktidar bu konuda halkın tepkisini görmezden gelemez. Ermenistan, hem bölgede tecritten kurtulmayı istiyor hem de Amerika'yı devreye sokarak Türkiye ile oynuyor. Karabağ işgali orada duruyor, işgal ile ilişkili BM kararları orada duruyor, silah zoruyla bir ülkenin toprağı gasp edilmiş, bu gerçeklik ortada, Karabağ sorununu çözmesi gereken Minsk Grubu, deyim yerindeyse oyunda eğlencede, ondan sonra Amerika, "Soykırım" konusunda, lobilerin tasallutu altında Türkiye'ye racon kesiyor. Ayıptır. Böyle diplomasi olmaz. Bu Türkiye'nin üzerine yürümektir. Bunu hiç kimse kabul edemez ve Amerika'nın Türkiye ile iyi ilişki hassasiyeti darmadağın hale gelir. Buna yeterli tepkiyi vermeyecek olan hükümet yara alır. "Yeterli tepki"nin anlamı ise hiç de Amerika'yı hoşnut edecek bir şey olmaz. Amerika, bölgede birçok yanlış yaptı. Bir de Türkiye'ye karşı yanlış yaparsa, o koca yapının batağa saplanması kaçınılmaz olur. Türkiye'yi harcıyorsunuz, Azerbaycan'ı harcıyorsunuz öyleyse Ermenistan'ı alın hayrını görün! Varılacak sonuç budur. Diplomatik dili ne olursa olsun, Türkiye'den çıkacak mesajların ortak bildirisi, "Aklını başına devşir Amerika" olacaktır. 4 Mart veya 24 Nisan. Amerika'nın sınav günü.

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER