Çok fazla ayrıntıya girmeden ve kafaları hiç karıştırmadan dün medyada birinci sayfalara çıkan üç konuya kısaca değinmek gerekiyor.
(1) KAĞIT PARÇASI
Genel
kurmay karargahında 2009 yılı
Nisan ayında
İrticayla Mücadele Eylem
Planı adını taşıyan bir çalışma yapılır. Raporun altında Deniz Kurmay
Albay Dursun Çiçek imzası vardır. Plan,
12 Haziran 2009 tarihli
Taraf gazetesinde patlar:
“AKP ve
Gülen’i bitirme planı!”
Başlığın altı şöyledir:
“
Genelkurmay Harekat Başkanlığı için hazırlanan plandan:
Hükümet ve Gülen grubu şeriat istiyor, desteklerini kıralım, faaliyetlerine son verelim.”
Haber spotlarında şunlar yer alır:
“Fethullahçılar’da,
Işık Evleri’nde
silah ve
mühimmat yakalanması sağlanacak ve Gülen
Cemaati ‘silahlı
terör örgütü’ ilan edilecek...”
Genelkurmay Başkanı Başbuğ, bütün Genelkurmay Karargahını arkasına toplayarak plan için kağıt parçası der, Albay Çiçek hakkında kovuşurmaya yer olmadığını, askere karşı ‘asimetrik yıpratma harekatı’ndan söz eder.
Aradan aylar geçer.
Adli Tıp’ta hazırlanan ikinci raporda da, “AKP ve Gülen’i Bitirme Planı”nın altındaki imzanın
ıslak imza olduğu, yani Genelkurmay karargahından
Albay Dursun Çiçek’e ait olduğu saptanır. Aynı gerçek
Şubat ayı içinde bu kez Jandarma Kriminal Laboratuvarı tarafından da belirlenir.
Bunun üzerine Genelkurmay
Askeri Savcılığı önceki gün Albay Çiçek’in tutuklanmasını ister, ancak askeri
mahkeme, tutuksuz yargılanabileceğine hükmederek Albay’ı serbest bırakır.
Bir başka deyişle:
Ak Parti’yi devirmek ve Işık Evleri’nde silah bulunması sağlanarak Gülen Cemaati’ni ‘
terör örgütü’ ilan etmek için Genelkurmay karargahında bir plan hazırlandığı gerçeği Genelkurmay Askeri Savcılığı tarafından da ciddi bulunur.
(2) ORDU KOMUTANI
Erzincan’da
Ergenekon soruşturması vardır, bir ucu Üçüncü
Ordu Komutanı
Orgeneral Saldıray Berk‘e dokunan... İddianame
pazartesi günü kabul edilir ve
dava açılır.
“AKP ve Gülen’i bitirme Planı”nın ilk uygulamasına da işaret eden
iddianame,
sanık Orgeneral Berk’e ilişkin şu tespiti yapar:
“Saldıray Berk’in Erzincan yapılanmasını yönettiği, cemaat ev ve okullarına silah koyulması işini organize ettiği, 29
Mart seçimlerinden önce
3. Ordu Komutanlığı bünyesinde düzenlediği ‘
seminer’ adı altındaki toplantılarda seçimlerden sonra
darbe yapmak, bu gerçekleştirilmezse 2009 sonlarına doğru Gülen Cemaatini kıskaç altına almak ve 2011 seçimlerinden önce anketlere göre AK Parti’nin önde olması durumunda
askeri müdahale yapmak kararları alındığı...”
(3) BALYOZ DARBESİ
Ak Parti’nin 2002 yılı sonunda seçimleri tek başına kazanmasından sonra
Birinci Ordu Komutanlığı’nda düğmeye basılır. 12
Eylül darbesinin Bayrak Harekat Planı’nı
model alınarak
Balyoz Harekat Planı hazırlanır.
28 Şubat’ın önde gelen mimarlarından, Birinci Ordu Komutanı Orgeneral
Çetin Doğan’ın damgasını bastığı plan yine Taraf gazetesi tarafından
Türkiye gündemine oturur.
Beş bin sayfadan oluşan çalışmayla ilgili olarak sonunda Askeri Savcılık da soruşturma başlatır. Bir Kurmay
Binbaşı bilirkişi olarak görevlendirilir. Önceki gece
Kanal D’de yayınlanan haberde şu not vardır:
“TSK’nın
yetki alanı dışına çıkılmıştır. Belgelerin tümü gerçekse bu devlet idaresine el koymayı öngören bir darbe planıdır.”
Asker kişinin bilirkişi raporunda ayrıca, Balyoz Hareket Planı’nın, dönemin Genelkurmay Başkanı
Hilmi Özkök,
Kara Kuvvetleri Komutanı
Aytaç Yalman ve Kurmay Başkanı
İlker Başbuğ’dan habersiz hazırlandığına dair iddia da öne çıkar.
Bu arada Balyoz’la ilgili olarak, eski Birinci Ordu Komutanı
emekli Orgeneral Çetin Doğan ile Eski
Özel Kuvvetler Komutanı emekli Korgeneral Engin Alan’ın da bulunduğu bir çoğu
muvazzaf 35 asker de cezaevinde tutukludur.
VE BİR SORU
Bütün bunlar
sanal, hayal ürünü ya da ‘dinci faşistler’ tarafından bütün muhalefeti sindirip ülkeyi ‘
sivil dikta’ya sürüklemek için düzenlenen karanlık senaryolar mı? Daha hâlâ buna inanıyor musunuz?