Erzincan hem etnik hem de dinsel anlamda bir mozaiktir.
Tıpkı
Malatya gibi.
Türk’üyle Kürt’üyle; Sünni’siyle Alevi’siyle barış içinde yaşayan, herkesin işinde aşında olduğu bir ildir.
Tıpkı Malatya gibi.
Böyle bir ile,
Balyoz’u indirirseniz, elinize çok malzeme geçer.
Örneğin, mezhep çatışması başladı diye
manşet atarsınız! Bu hoşunuza gitmediyse, Kürt’ler Türk’lere saldırdı seçeneğiniz de var.
Tıpkı bi zamanlar Malatya’da olduğunca.
“Erzincan’da çakıldı kibrit;
yangın tüm yurdu ha sardı ha saracak!” dediniz mi Balyoz’un alt yapısı yarı yarıya hazır demektir bu.
Tıpkı Malatya’da ve Konya’da olduğunca.
Onun için Erzincan’ı seçmişler, tahrikleri başlatmak için, iddianameye göre.
Ardından camilerin bombalanması.
Eş zamanlı olarak müzede
patlama...
Eh bunları yan yana koyarsanız ortaya
darbe yapmak için yeterince neden çıkar.
Bütün bunlara bir de
Gülen cemaatinin açtığı okullara
silah yerleştirip oraları basma senaryosunu da eklerseniz, daha ne bekliyorsunuz tankları sokağa salmak için?
Bu kez tutmadı; evdeki hesaplar çarşıya uymadı.
Ancak bu oh
demokrasi kurtuldu deyip yan gelmeyi, yatıp uyumayı getirirse yanı sıra, o zaman yeni bir Balyoz daha devreye girer. Demokrasiyi içine sindirmiş kişilerin mutlaka ve mutlaka, uyanık olması, gözlerini dört açması gerek. Yoksa,
Kurtalan Ekspresi, zınk diye duruverir Erzincan’da bir gün!
TARKAN DIŞARIDA, BALBAY’IN TUTUKLULUĞU SÜRÜYOR!
Tarkan alayla valayla sorguya alındı.
Basında çıkan haberlere göre de,
müzik eşliğinde sorgulaması yapıldı.
Kebaplar, ayranlar falan filan...
Sonra da şıkıdım şıkıdım oynayarak salındı. Kaç gün kaldı içeride hepi topu; dört gün.
Öte yandan
Gazeteci Mustafa
Balbay 362 gündür
tutuklu!
Bu Türkiye’de adli reform yapılması gerekiyor diyenlerin ne kadar haklı olduğunu göstermiyor mu size?
Yarın Muıstafa Balbay, diyelim ki, suçlu bulundu ve sekiz ay
hapis cezasına çarptırıldı! Peki, geride kalan ayların hesabını kim verecek?!
Sonra Balbay’ı neden 362
gündür içeride tutup
tahliye
etmiyorsunuz ki?!
Delil karartacak diyen varsa, zaten “
deliller” elinizde değil mi?
“Yurt dışına kaçacak” diyen varsa aklını
peynir ekmekle yemiştir. Niye kaçsın? Nereye kaçsın?
Anglo Sakson hukukunda, kefalete rapten ya da meskene rapten türünden uygulamalar, teammüden adam öldürenler için bile uygulanıyor. Bizim ceza yasamızda da bu hükümler var ama kırk yılda bir hatırlanıyor. Tarkan’a gösterilen “sevgi ve saygıdan” vaz geçtik; ama Balbay’ın da bundan sonra yapılacak ilk duruşmada serbest bırakılması gerekmiyor mu?
Mısır’da Mübarek yolcu gibi
Nobel ödüllü, Uluslararası
Nükleer Enerji Ajansı eski Başkanı,
Muhammed El Beredei Kahire’ye döndü ve ayağının tozuyla, televizyonlara çıktı. Kendisiyle yapılan ve üç saat süren bir söyleşide, Mübarek ve tayfasının, otuz yıldır ülkede kurduğu, tek parti, tek adam
yönetimini temellerinden sarsacağını söyledi.
Devletin denetimindeki yazılı ve görsel basınsa, hemen karşı saldırıya geçti. Devlet denetimindeki El Ahram Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Abdül Moneim Said, Beredei, yerden yere vurdu; söylediklerinin hiçbir yenilik içermediğini, Mısır’ın geleceğiyle ilgili görüşlerininse yanlış olduğunu yazdı.
Mısır’ı otuz yıldır yöneten
Hüsnü Mübarek ve
Ulusal Demokratik Parti, hem çok zeki, hem her türlü
siyaset içi ve dışı ayak oyununu biliyor; dahası saman altından su yürüterek hedefe ulaşma konusunda uzman. Dolayısıyla da, Mübarek’in karşısına çıkacak her rakibe göre ayrı yöntem ayrı taktik ve strateji uygulanıyor, partinin danışmanlarınca.
Şimdilerde sorulan soru şu: “El Beredei’in yumuşak karnı nedir ve onu nasıl deşeriz?”
Diktatörlerle başa çıkmak çok ama çok zordur! Hele bi kez koltuğa kuruldular mı, kendileri gitse bile, izlerini silmek çok uzun yıllar alır!
Bizim köye giden ilk ayna
Tarih’de ilk kez bizim köye ayna gitmiş.
Adamın biri aynayı görünce eline almış. Daha önce hiç kendini görmediğinden, “aaa bu benim ölen kardeşim!” demiş.
Aynayı eve götürmüş; “ah kardeşiiiiim!” diyerek sarılıp yatmış.
Karısı bakmış, adam bir şeye sarılmış yatıyor. Hemen çekip almış aynayı. Bakmış! Sinirinden kıpkırmızı kesilmiş o saat: “Ulan ahlaksız herif! Kim bu karı?! Bari bir şeye de benzese tuuuuh yüzüne!” diye feryat figan evden çıkmış; doğru
muhtarın kapısına dikilmiş.
“Ah Muhtar emmi! Benim herif, beni çirkin bi karıyla aldatıyor. Nah şimdicik yatakta bastım!” diyerek aynayı Muhtarın eline tutuşturmuş. Muhtar aynaya bakmış bakmış... Sonra başını sallamış ve düşünceli düşünceli mırıldanmış:
“Yahu bu karıdan çok gavata
benziyo!”
(
Burak Dilmen’e teşekkürler)