ANKARA'DAKİ DERİN SENARYO


Kabul edelim ya da etmeyelim Ankara seçim atmosferine girdi. Muhalefet partileri açıkça erken seçimi dillendiriyor Başbakan ise seçimin 2011’de yapılacağını, belki birkaç ay öne çekilebileceğini söylüyor. Başbakan’a göre genel seçim 2011’in Nisan-Mayıs ayları gibi olabilir. Daha bir yıl bile olsa bütün partiler seçim startı verdi. Buna iktidar partisi de dahil. Başkent’te her seçim dönemi senaryolar havada uçuşur, aritmetik hesaplar masaya yatırılır, olabilecekler olamayacaklar değerlendirilir. Köşelerinde av zamanını bekleyen kurtlar piyasaya çıkar, kafalarında kurdukları senaryoları hayata geçirmek için kulis yapmaya başlarlar. Bu tür senaryolar şimdi Ankara’nın kapalı kapıları ardında başladı. İsteyen istediği hesapla istediği senaryoyu kurabilir, Türkiye kendi kurdukları hayalleri senaryolaştırıp sonra avucunu yalayan çok siyasetçi gördü. Fakat bu senaryolar derin bir takım noktalarda gizli eller tarafından kuruluyorsa ona dikkat etmek lazım. Çünkü bu hesabın içinde birçok denklem vardır. Şu anda Ankara’da işte böyle derin bir senaryo hazırlanıyor. İsmi hazır, çatısı hazır içi dolduruluyor. Türkiye’nin 2011 yapısını, yeni iktidarını şekillendirmek için kolları sıvayan “derin irade” işe Ak Parti’den başlamış görünüyor. TBMM’de İçişleri Bakanıyla ilgili Habur gensorusu görüşülürken Ak Parti’li milletvekilleriyle sohbet etme imkanı bulduk. Birçoğu söze kendi girdi. “Ne diyorsun” diye sordular. “Neye ne diyorum” dedim? “Seçim hakkında ne düşünüyorsun” dediler? Cevabım; “başbakan zamanında yapılacak diyor” oldu. Konuştuğum birçok vekil Başbakan’ın son ana kadar bu şekilde konuşmaya devam edeceğini ama şartlar oluştuğunda anında seçim kararı alabileceğini söylüyor. Daha doğrusu buna inanıyorlar. Üstelik birçok Ak Parti’li vekil kısa zamanda bir seçime gidilmesi gerektiği kanaatinde. En çok da buna şaşırdım. Bir an “acaba yanlış kuliste miyim” diye düşünmedim desem yalan olur. “Peki ne olacak” diye soruyorum. Başlıyorlar anlatmaya. Ak Parti-MHP koalisyonu. Ne diyorsunuz! diyorum. Türkiye’nin yapısından bahsediyorlar. Milliyetçi muhafazakar çizgiden, her iki partinin tabanının aslında birbiriyle iç içe geçmiş olduğundan bahsediyorlar. “Peki yönetimler ne olacak” diye soruyorum. “Siyaset bu hiçbir sorun çıkmaz” diyorlar. Ak Parti’li birçok vekil kendi tabanları ve MHP’nin tabanının “cemaat” diye adlandırdıkları bizim camiaya yakın olduğunu da bilerek biraz daha rahat konuşuyor. Açıkçası böyle bir koalisyonun bizim yayın grubumuzdan da destek göreceğini düşünüyorlar. Açık söylemek gerekirse konuştuğum vekillerin bir kısmı “sizin kesimi çok fazla Ak Parti’ye mecbur gibi gördük bu da tepki çekti” diyerek özeleştiri yapıyor. Kendi seçim bölgelerinden bu tür tepkiler alıp “gidecek başka yer mi yok” diye gönül koymalar dinliyorlarmış. Seçmenleriniz doğru söylemiş dedim. “Kimse kimseyi çantada keklik görmemeli.” “Peki; Ak Parti-MHP koalisyonu düşüncenize Başbakan ne diyor” diye sordum. Neredeyse görüştüğüm vekillerin tamamı “soğuk bakmıyormuş” dediler. Bir kez daha şok oluyorum. “Ya 1 metre meselesi” diye soruyorum. Gülüyorlar… “Siyaset” diyorlar. “Bu formüle kurumlar nasıl bakıyor” diye soruyorum. “Oralarda görüşülüyordur, nabız yoklanıyordur” diyorlar. Anlıyorum ki Ankara’da derin bir irade harekete geçmiş ve işe Ak Parti’li vekilleri kurdukları senaryoya inandırarak başlamış. Üstelik bu “derin irade” Ak Parti içinde bazı isimleri kurumlar arası nabız yoklama falan diye devreye sokmuş. Ya da bu “derin irade” Ak Parti’de birilerine gaz vermiş onlar da içeriye ve yönetime “orası öyle düşünüyor burası böyle düşünüyor” diye kulis yapıyor. Sonra düşünüyorum bu derin irade Ak Parti’nin içine nasıl sızmış olabilir diye. “Ben olsam ne yapardım, bu planı nasıl pazarlardım” diye fikir yürütüyorum. İşte derin planı piyasaya sürenlerin muhtemel doneleri: Bir; Ak Parti taban kaybediyor özellikle kendisine mecburmuş gibi gördüğü kesimleri çok göz ardı ettiği için tepki çekiyor. Bu oylar gidecek yer arıyor. İki; Ak Parti kendi grubundan da çok emin değil. Bir anayasa değişikliğini meclise getirse 330’u bile çıkaramayabilir. CHP’nin Habur gensorusuna “kabul oyu” veren oldu. Üç; Ak Parti Türkiye’deki derin bürokrasinin kendilerine tek başına bir Anayasa değişikliği yaptırmayacağını anladı. Ama bu işi de halletmek zorunda. Dört; Ak Parti yanına tabanları çok farklı olmayan bir ortak bulursa Anayasa değişikliği gibi konuları ancak bu şekilde halledebilir. Beş; MHP demokratik açılıma teröristlerin affedilmesinden başlandığı için şiddetle karşı çıktı eğer başlangıç noktası daha yumuşak mesela emeklilerin yaşam şartlarının iyileştirilmesi gibi bir konu olsaydı kapılar kapanmazdı. Altı; Demokratik açılımla ilgili Ak Parti’nin izlediği strateji hatalıydı yoksa MHP uzlaşılamayacak bir parti değil. Yedi; MHP asker tarafından da destek gören bir parti. Sekiz; Ak Parti’nin iktidardan indirilmesi zor en iyisi yanına “derin irade” bir ortak koyarak iktidara paydaş olsun. Dokuz; Başbakan zaten Osmaniye’de “MHP’nın tabanına sesleniyorum” dedi Bahçeli ise işadamlarının Ak Partiyle koalisyon sorusu üzerine “zamanı gelince düşünürüz” diyerek kapı açtı. Buna onlarca daha madde ekleyebilirsiniz. Bu derin senaryoyu Ak Partili vekiller arasında dillendiren ve onların kafalarına sokan yapı epey yol almış. Öncelikle de Ak Partilileri seçimde tek başına iktidara gelemeyebilirsiniz diye korkutarak işe başlamış. Ölümü gösterip sıtmaya razı etme taktiği. Ak Parti içinde bu işleri çevirenler MHP’yi boş mu bırakacak ? Tabi ki hayır. Onlara da; “tek başınıza iktidar imkansız, bir şekilde iktidarın ortağı olmanın yolu Ak Parti’den geçer” diyeceklerdir. O halde derin irade Ak parti’yi MHP ile yola devam etmeye, MHP’yi de Ak Partiyi kullanarak iktidara gelmeye inandıracak. CHP ne olacak ? Onu defterden silmiş görünüyorlar. Parlamentoya girememesi için düğmeye bile basılabilir. Birileri Ankara’da derinden iş çevirmeye başladı. Ak Partililer üzerinde bu kadar etkili olmaları çok şaşırtıcı doğrusu.
<< Önceki Haber ANKARA'DAKİ DERİN SENARYO Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER