Korkut Özal: ‘Turgut Özal’ın üç pişmanlığı’


Rahmetli Turgut Özal’ın kardeşi, Korkut Özal, “Türkiye 90’lı yılların başından 2002’ye kadar geçen dönemi boşa harcamıştır!” diyor. Özal’ın ölümüyle birlikte, Türkiye üzerinde hain emelleri olanlar, çeşitli tezgahları yürürlüğe koymaya başladılar. Turgut Bey’in üç pişmanlığına gelince, Korkut Bey bunları şöyle sıralıyor: “Ölümünden üç gün önce bir arkadaşına şu açıklamayı yaptı. Ben üç şeyden pişmanım. Birincisi yasaklılar için referanduma gitmek. Onları ben (TBMM’de) affetmeliydim. Yaptığım ikinci hata, eşimi siyasete sokmak; üçüncüsüyse Mesut Yılmaz!” Türkiye, gerçekten de Özal sonrası dönemde tam bir bataklığa sürüklendi. Son dönemde birbiri ardına çıkarılan darbe planları, bu düzenin içinde kurumların nasıl laçkalaştığını açık açık gösteriyor. Ülke 2002 seçimlerinden sonra yeniden toparlanıp kendine geldi. Karşılaştığı bir çok zorluğa, zaman zaman yapılan yanlışlara rağmen 2002’den günümüze kadar uzanan dönemin, ülke açısından başarılı yıllar olduğunu kabul etmek gerekir. Turgut Bey, Cumhurbaşkan’ı olduktan sonra, yapılan ilk seçimlerde Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığına getirilen Tansu Çiller’e “Biz bir takanın dümenine oturduk. Bu günse size bir uzay gemisinin kaptan köşkünü teslim ediyorum. Sadece ince ayarlar yaparak götürmenizi öneririm...” demişti...demişti ama, Turgut Bey’den sonra ekonomiyi yürütenler o “uzay gemisinin” kaptan köşkünü kısa sürede , yeniden, bir takanın dümenci iskemlesine çevirmeyi başardı! Buyrun bir Münevver Karabulut cinayeti daha! Liseli Selma... Bundan altı yıl önce kaybolmuş ortalıktan. Osmaniye’den. Selma Saçmalı’nın babası jandarmaya baş vurarak kızının kaybolduğunu söylemiş iddaya göre. Jandarma ortalığın tozunu atmış, aramadık dağ taş bırakmamış. Geçen Ağustos ayına kadar kızın izine rastlanmamış. Sonra polis dosyayı almış ele. Selma’nın erkek arkadaşı Cemil ve tayfasını göz altına çekmiş. Sonunda Cemil baklayı çıkarmış ağzından: “ Beni aldattığı için öldürdüm...” Öldürmek dediğin sanki Münevver Karabulut cinayetinin bir kopyası. Kızı, iki arkadaşıyla birlikte ormana götürmüş Cemil. “Saçlarından tuttum ve boğazını kestim. Arkadaşım Kadir’e bıçağı verdim. O da kızı dört beş kez bıçakladı. Boğazı kesildiğinde kendinden geçti, ama ölmemişti. Üzerindekileri çıkardık; iç çamaşırlarıyla kaldı. Sonra da önceden açtığımız mezara diri diri gömdük...” Bu nasıl bir hunharlıktır?! Oktay Akbal, Türkiye’yi anlatırken “Önce Ekmekler Bozuldu” diye başlamıştı öyküsüne. Münnevver’i, Selma’yı ve onun gibi cinayetleri gördükçe, şimdilerde de ahlak hepten bozuldu, ar damarlarıysa çoktan ikiye yarıldı, diye haykırası geliyor insanın! SEVGİLİLER GÜNÜ İLANI Dosya:http://91.93.103.35/icerik/100214-105937-azizz.jpg Lokantada otururken günlerden bir gün Bizim Ahmet lokantada otururken içeri çok güzel bir hanım gelmiş, tek başına bir masaya oturmuş. Ahmet hemen hanımın yanına gitmiş, birlikte yemek yemeyi önermiş; sonra da masaya çökmüş. Hanıma hemen sormuş: “Ne iş yapıyorsunuz?” “Akademisyenim. Erkeklerin cinsel güçleri üzerine araştırma yapıyorum!” Ahmet bir iki yutkunmuş ama bozuntuya vermemiş: “Peki ne çıktı araştırmalarınızın sonucunda?” “Aşağı yukarı iki yıl çalıştım... Sonunda gördüm ki, kadını en çok mutlu eden erkeklerin başında İtalyan’lar geliyor...Sonra da İran’lılar! Bu arada, benim adım Canan, sizin adınız nedir?” Ahmet hemen cevabı yapıştırmış: “Roberto Rafsancani!” (Can Semercioğlu’na teşekkürler)
<< Önceki Haber Korkut Özal: ‘Turgut Özal’ın üç pişmanlığı’ Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER