Değerlerimizin (değer yargılarımız) her zaman insani olduğu konusunda hiç şüphem yok.
Ve insan merkezli hangi konu olursa olsun standartlarımızın yüksek olduğu düşüncemde de ısrarcıyım.
Günümüz dünyasında her nesnenin ve insanın kullanımına sunulan her hangi bir maddenin artık bir standardı var.
Ülkemizde ise hem sağlıklı olması hem adaba (içindekileri görenlerin canı çekmemesi için) uygunluğu açısından hem de ambalajda
marka kadar
tercih edilen ‘kese kağıdı’ bunlardan biridir.
Ancak yıllardır tartıştığımız demokratik hukuk devleti konusunda bir standardı tutturamadığımız ise herkesçe malum.
Konuya kese kağıdı üzerinden bakalım istiyorum.
Önce faydaları;
Kese kağıdının geri dönüşümü mümkün olduğundan çevre dostudur.
Demokrasi olan yerde herkese hava/
oksijen hakkı vardır.
Kese kağıdını kompostonuzda veya pilavınızda kullanabilirsiniz.
Demokrasi balyoz bileşimli postala karşı en iyi ilaçtır. Açık hava rejimidir.
Kese kağıdına balıklarınızı koyabilir ve bozulmalarını önleyebilirsiniz.
Demokrasinin kuralları Evrensel insani değerleri içerir, insanı bozmaz. Üstelik hayvanlara da hayat hakkı verir.
Kese kağıdı pratik olarak pazarda çok kullanılır. (burada dikkat etmekte fayda var, bazı pazarcılar içindeki malzemeden gramaj çalmak için standart dışı kese kâğıdı kullanabilir.)
Kese kağıdı uluslararası standart açısından
demokrasi ile emsal görünüyor.
Buraya yazmaya kalksak belki sayfalarca böyle bize ait ve dünyaya ilham olacak nice orijinal işlerimiz var.
Ancak standardı düşük yoğunlukta olan ise demokratik yapımız.
AB normlarında bir demokrasi için devletin kurumları dahil STK’lar seferber olsalar da düşük yoğunluğu aşmanın önüne her gün yeni yeni engeller çıkıyor.
Engellerden öte, engel olmak için plan ve projeler gün geçmiyor ki karşımıza çıkmasın.
Kısacası Anayasasında ‘Demokratik Hukuk Devleti’ yazan bir ülkede her gün bir demokrasi karşıtı ‘anomali’ yapı geliyor kamuoyunun önüne.
İlginç olan ise bu ‘anomali’ yapının yazılıp çizilmesinden ve
halk ile paylaşılmasından birileri rahatsız görünüyor.
Fırsat profesyonellerini anlıyorum. Anlıyorum da; devletin önemli kurumlarının başında görev yapmış ve yapmakta olanların neden şikâyet ettiğini hala anlamış değilim.
Üstelik bu
darbe plan ve projelerini yapanlara; bu plan ve projeler pek de TSE standartlarına uymuyor diyenlerin sesinin neden kısık çıktığını da anlayamıyorum.
Hele sesini çıkaranlara; neden bu ‘arıza’ları gündemde tutuyorsunuz tepkisini hiç anlamış değilim.
Bu arada ‘çivisi çıkmış devlet’ ten herkes şikâyet eder. Eder ama bir Allahın kulu çıkıp da; Demokrasimizin TSE standardı nedir? diye sormaz.
Türkiye’de standardın adı TSE’dir. Hatta kese kağıdına standart istesen on numaradan alabilirsiniz.
Ya demokrasimiz için TSE uygunluğunu araştırsak karşımıza ne çıkar acaba?
Bunu çok iç açıcı olmayacağını tahmin edebiliyorum.
Ama anladığım ve bildiğim bir konu var.
O da Türkiye Cumhuriyetinin Demokratik bir hukuk devleti olma yönünde TSE standartlarına yelken açtığıdır.
Ve çok yakında T.C’nin, TSE’
tescilli gül gibi ‘demokratik hukuk devleti’ olacağına inanıyorum.
Aykırı sesler mi? Çok normal. Onlar demokrasinin
doğum sancısı.
Unutmayalım! sancısız doğum olmaz.
***
Bilmeyenler için TSE standardı: üzerine ve/veya ambalajına konulduğu ürünlerin ilgili Türk Standardına uygun olarak imal edilip piyasaya arz edildiklerini belirten ve akdedilen
sözleşme çerçevesinde kullanılabilen, 556 sayılı Markaların Kullanılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye göre beş ayrı tipte tescil edilen monogramlardır.