Genelkurmay Başkanı
Orgeneral İlker Başbuğ’un peşpeşe
gazetelere röportajlar vermeye başlaması herkesin dikkatini çekiyor.
Bu röportajlar topluma karşı ve ordunun içine yönelik
imaj tazeleme çabası olarak görülüyor.
Fakat Başbuğ açıklamalarında
siyasetin alanına da giriyor. Bu kadar önemli pozisyondaki bir insanın bunu farkında olmayarak yaptığını düşünmek zor.
Dikkat çeken başka bir gelişme de
Deniz Kuvvetleri komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit’in de konuşmaya başlaması.
Yiğit; Hürriyet’e açıklamalarda bulundu.
Başbuğ ise geçen hafta Hürriyet’e konuşmuştu bu hafta Gazete Habertürk’e.
Gerek Başbuğ’un gerekse Yiğit’in açıklamalarının satır aralarında çok önemli
mesajlar var.
İki önemli komutan açıklamalarıyla direkt hükümete, siyasete mesaj veriyor.
Orgeneral Başbuğ geçen hafta Hürriyet’e
GATA olayıyla ilgili “keşke olmasaydı” dedi.
Bu topluma verilmiş bir mesajdı.
Askerin bu olayın ortaya çıkmasından sonra toplumla aynı hissiyatı yaşadığını anlatmak için seçilmiş kelimelerdi.
Topluma; “aramızda bağ var” demek istedi Başbuğ.
Başbuğ’un bu hafta Habertürk’teki röportajında ise daha ziyade tepki ortaya konulmuştu.
Başbuğ hükümete ve özellikle
Başbakan’a gönderme yapıyor, diyor ki:
“Sabrımız taşarsa bildiklerimizi
halkla paylaşacağız. Bunları açıklamak zorunda kalacağız.”
Ve Genelkurmay başkanı şu çok önemli cümleyi ekliyor:
“Birileri gerekeni yapar diye bekliyoruz.”
Bu sözler askerin hükümetten beklediği sahiplenmeyi görmediğini anlatıyor açıkça da mesaj gönderiyor.
Ve aynı gün bir diğer komutanın açıklamaları gündeme geliyor.
Hükümete
muhalif gazetelerden Hürriyet’te
Genelkurmay Başkanı konuşuyor, Habertürk’te Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Yiğit konuşuyor.
Ve Oramiral Yiğit çok daha dikkat
çekici, açık açık hükümete mesaj veriyor:
Deniz Kuvvetleri Komutanı; “subaylarımızın silahlı
terör örgütü kurduğu söyleniyor ama Habur’dan teröristler ellerini kollarını sallayarak giriyor, hiçbir şey yapılmıyor. Bu bizi ve milletimizi rahatsız ediyor. Milletimize şikayet ediyoruz” diyor.
Yiğit; demokratik
açılımı eleştiriyor.
Demokratik açılımı yapan kim ?
Hükümet.
Komutanın söylediği teröristleri Habur’dan sokan kim ?
Hükümet.
Bu sözlerin direkt hedefi hükümet.
Bu sözler geçen aylarda bazı siyasi parti liderlerinin söylemlerini akla getiriyor.
Bunlar rastgele, öylesine söylenmiş sözler olamaz.
Başbuğ ve Yiğit’in bu röportajlarının peş peşe ve aynı güne denk gelmesi zamanlama açısından çok dikkat çekici.
Herkes şunu kabul ediyor ki; Türkiye’de siyaset tıkandı,
Meclis çalışamaz hale geldi.
Muhalefet
erken seçim istiyor, hükümeti de erken seçim kararı almaya zorlamaya çalışıyor.
Aslına bakarsanız Ak Parti de bir seçim için düğmeye bastı.
Teşkilatlar “seçime göre
hazırlık yapın” diye uyarıldı, belediye başkanları bir genel seçime yönelik
eylem planlarını masaya yatırdı.
Muhalefet ise seçim turlarına başladı bile.
Gecekondu ziyaretleri, kahvehane sohbetleri,
yardım dağıtımları,
seçim vaatleri başladı.
İşte Türkiye’nin seçim atmosferine girmeye başladığı böyle bir süreçte askerin toplumla arasındaki güveni tazeleyecek söylem ve eylemlerde bulunmaya başlaması enteresan.
Zir vadisi cephaneliğiyle ilgili Yarbay Mustafa Dönmez’in askeri
mahkeme tarafından 4 yıl hapse mahkum edilmesi ve ordudan atılması önemli bir güven mesajı.
Asker yeniden “bize güvenin” demek istiyor.
Askere yakın kaynaklar önümüzdeki haftalarda ıslak
imza olayıyla ilgili
Albay Dursun Çiçek konusunda yeni bir güven tazeleme gelişmesi beklenebileceğini bunun
sürpriz olmayacağını ifade ediyor.
Türkiye’de artık
darbe dönemi bitti.
Ordu içindeki cunta da adımını atsa enseleniyor.
Bu heves içinde olanlar ve bu heves içinde olmasalar da bu hükümetten Türkiye’nin kurtulması gerektiğini düşünenler antidemokratik yollarla bu işin olamayacağını anladılar.
O halde Ak Parti hükümetini iktidardan uzaklaştırmanın geriye tek bir yolu kalıyor.
O da
sandık. Yani seçim.
Erken ya da zamanında bir seçimde hükümete karşı müthiş bir cephe oluşuyor.
Komutanların açıklamaları bu cephede askerin de yer alacağının sinyallerini veriyor.
Şimdi Ak Parti; kendisini yeniden iktidara getirmemek için her yolu kullanacak bir muhalefetle karşı karşıya.
Acaba Genelkurmay Başkanı “biz de bildiklerimizi halkımızla paylaşırız” derken ne demek istedi ?
Başbuğ’un halkla paylaşacağı “bildiklerimiz” dediği şeyler hükümeti vatandaşın nazarında zor durumda bırakabilir.
Ak Parti’yi iktidardan ancak halk indirebilir.
Şimdi herkes “halk”a oynayacak.
Ve maalesef Başbakan beklemediği bu hamleyle kapalı kapılar ardında yapılan sözlü anlaşmaların hiçbirine güvenemeyeceğini şimdi anlayacak.