“Ancak servetinin kaynağı şaibeli olan ve elindeki medya gücünü ticari faaliyetleri için
iktidara kiralayan medya patronlarından...”
(...)Ahmet Çalık,
Akın İpek, Turgay Ciner ve Ferit Şahenk’in elindeki
haberleşme vasıtaları ve elemanları ile partimize yönelik karalamaların odağı haline geldikleri görülmektedir.
Söz konusu olan medya temsilcilerinin gerçeğe aykırı ve ahlaken sorunlu yayınlarının devamı halinde, milletimiz bunları affetmeyecek ve milliyetçi irade ise bu ahlaksızlığı asla unutmayacaktır.” (MHP Genel Başkanı
Devlet Bahçeli - 4
Şubat)
***
“Meclis’teki herkese sesleniyorum, MHP sıralarına bir metre yaklaşan bundan sonra ne olacağını görecektir.” (MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli - 9 Şubat)
***
“Geçtiğimiz hafta TBMM’de yaşananlar yalnızca AKP zihniyetinin acziyetini göstermemiş aynı zamanda kalemlerini satmış olanların da ahlaki sınavı olmuştur.
Şerefini ve haysiyetini kaybetmişlerin, fikrini, kalemini ve yorumunu iktidara teslim etmişlerin bundan sonraki çabaları boşuna olacaktır.
Milliyetçi ülkücü irade, elindeki medya imkânlarını hükümet emrine tahsis etmiş medya patronlarını, bunların papağanı olmuş yazar ve yorumcuları asla affetmeyecektir.
Aziz milletimiz de hükümet ve işbirlikçilerine karanlık haberleşme şebekelerine
seçim sandığında gereken dersi verecektir.
Ve o gün geldiğinde Milliyetçi Hareketin iktidarında bu rezaletlerin sadık sorumluları, efendileri ile birlikte yargı önünde mutlaka hesaba çekilecektir.” (MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli - 9 Şubat)
***
“
Taraf ve Vakit gazeteleri gibi iktidar yandaşı basın yayın organlarının MHP düşmanlığı konusunda
ittifak ettikleri ‘
tetikçilik kardeşliği’ de bunun açık ifadesidir.
Başbakan’ı ve yardakçılarını ikaz
ediyoruz.
Türk milliyetçileri bütün bunların hesabını mutlaka soracaktır. Son olaylarla birlikte, göstereceğimiz müsamahanın sınırını daraltmaktadır.” (MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr.
Semih Yalçın - 9 Şubat)
***
“Ben MHP’nin izlediği gerilim
stratejisinin parti için yararlı, ancak
ülke için çok tehlikeli bir strateji olduğunu düşünüyorum.
Bu stratejinin mimarlarından birinin de
psikolojik harekât uzmanı Sayın Hidayet Vahapoğlu olduğunu değerlendiriyorum.
Zira o, tüm gerilimli yıllarda
1988-2007 arasında Türkiye’deki psikolojik harekât kampanyalarının arkasındaki isimlerden biriydi.
Şimdi Sayın Yalçın ve MHP’lilere soruyorum:
2007-2009 yılları arasında Sayın Devlet Bahçeli’nin danışmanlığını yapan ve halen MHP MKYK’da bulunan Mustafa Hidayet Vahapoğlu’nun
Yeşil kod adlı tetikçi Mahmut
Yıldırım ile herhangi bir ilişkisi olmuş mudur?
Bu ilişki onun o dönem yaptığı devlet göreviyle ilişkili midir?
Sayın Vahapoğlu Yeşil ile hiç bir ilişkim olmadı diyorsa, 1995 yılında Ankara’da gözaltına alındığında cebinden çıkan
telefon defterinde Sayın Vahapoğlu’nun adı ve
telefon numarası neden yazılıydı?
O telefonun o defterde yazılı olduğu bilgisini de yalanlayabilir misiniz?
Bu bilgi 1999 yılında Artı Haber Dergisi’nde yayımlandığı halde en azından 2001 yılına kadar o telefon numarasının değiştirilmediği de doğru değil mi?” (Emre
Uslu -
Taraf Gazetesi, 10 Şubat)