İstanbul 12. Ağır
Ceza Mahkemesi oramirallere suikast hazırlığı içinde oldukları gerekçesiyle 17
teğmen ve bir albayla ilgili iddianameyi kabul etti ve sanıklarla ilgili 34 yıla kadar varan
hapis istemiyle de
dava açtı.
Az daha unutuyordum, teğmenlerle albayın yanısıra bir de kasap var iddianameyle suçlananlar arasında!
Ama kasapla ilgili fazla bi bilgi bulamadım, adam Karamürsel’deki dükkanı kapayıp araziye uymuş.
Sabah Gazetesi siyasi suikastin babası diye 11. yüz yıldaki Hasan Sabbah ve Haşhaşiler’i örnek göstermiş.
Aslında çok daha gerilere gideceksiniz. Firavunlar dönemi Mısır’ına. Firavunlar’ın sadece düşmanlarını, kimi zaman servetlerine konmak için y
akınlarını, hatta karılarını öldürtmek için kurdukları ve
şeker kamışıyla
kenevir karışımından elde edilen,
Güney Amerika’da pek bi yaygın olarak içilen payote benzeri bir uyuşturucuyla
sarhoş edip ortaya saldığı “the stranglers” (boğarak öldürenler) olarak hiyeroglafi yazılardan ortaya çıkarılan
bir
örgüt vardı. Ağa babası budur
suikastcilerin.
Neyse bırakalım tarihi de, biz bu örgüte bi göz atalım. İçlerinde ilginç biri var. Adı Ülkü
Öztürk. O da teğ
men.
Uyuşturucu alışverişini o yönetiyor, iddianameye göre. Kadiköy’deki bi eczaneden alınıyor toz esrar, ecstasy ve captagon hapları. Sonra bunlar örgütün
katil olarak kullanmayı düşündüğü kişilere veriliyor. Şimdi, eğer evde suikastla ilgili karalama defterleri, yarım kilo patlayıcıyla örgütsel
belge bulunmasa, diyeceğim ki bunlar uyuşturucu kaçakcılığı yaparken yakayı ele vermişler! Ama değil!
Tasarladıkları daha haince bi iş! Amiralleri öldürüp kim bilir kimin üstüne yıkarak
darbeye zemin oluşturmada bir basamak üst sıraya çıkmak amaç! Bakın, boşuna uğraşmayın! Nerenizi yırtarsanız yırtın, ne yaparsanız yapın bu
ülkede bi daha darbe olmaz! Artık
sandık var sandık! Darbe heveslisi yarasalar,
seçim zamanı sandığa gidin! Gücünüzü orada gösterin; iktidarı değiştirebiliyorsanız orada değiştirin.
Biz, milletce 12
Eylül öncesi olaylardan dersimizi aldık çünkü. Bakın Andy-ar adlı kuruluşun
Balyoz’la ilgili son anketine. Sonuç: “Hükümete karşı, 1.
Ordu eski komuatanı
Çetin Doğan önderliğinde, ‘Balyoz’ adlı
darbe planı iddialarına inanıyor musunuz?” Yanıt: “Evet yüzde 49.6,
Hayır yüzde 30.4.” Tamam mı?!
ILIMLI ‘SOFT’ DEĞİLDİR!
‘Ilımlı
İslam’ başlıklı yazımda, ılımlı sözcüğünün İngilizce’de ‘soft’ olarak kullanıldığını belirtmiştim. Önce e-
posta geldi; yazıyla kimsenin derdi yok, herkes ılımlı sözcüğüne İngilizce’de ‘soft’ dememe takılmış: “soft değil moderate olması gerekiyor!” Sadece Liverpool’dan gelen e-postanın yazarı Nail Kayadar,
Wall Street Journal gibi kimi gazetelerin okuyucu köşelerine düşen, özellikle de
Dick Cheney kalıntılarının, Ilımlı İslam derken, ‘soft’ sözcüğünü kullandığını biliyor. Glasgow-İskoçya’dan e-posta yollayan
Şahin Lim ise , ABD
Dışişleri eski Bakan Yardımcısı Richard Holbrooke’un “Malezya’dan sonrta ikinci ılımlı İslam ülkesi
Türkiye dendiği için bütün ülke ayaklandı” yazısından örnek vererek Holbrook’un da ‘soft’ değil ‘moderate’ sözcüğünü kullandığını yazmış. Ben Holbrooke’dan değil, faşist neo-conların yazılarından söz ettim Şahin Bey. Hepinize ilginiz için teşekkürler.
‘Ajanda’ eki benzerlerinin en iyisi
Geçtiğimiz
Cuma günü, Ajanda diye bi ek verdi
Star Gazetesi. Her şeyden önce, bugüne değin verilen en iyi, en doyurucu ek. Pınar Bahçekaplı’nın fikir annesi olduğu ama herkesin canla başla çalışarak çıkardığı bu eki ayakta alkışlamak gerek.
Serdar Karabıyık’ın hazırladığı Hem Romantik Hem Komik yazı/söyleşisine benden beş
yıldız. İstanbul’da Balık Romantizminden tutun da Semiha Berksoy’un 100.
doğum yılı nedeniyle açılan sergiye değin, ilginç notlar da var. Deniz Kartal’ın Abant’a Yukarıdan Bakmak yazısı ve resimler çok güzel; keşke ben de orada olsaydım dedirtiyor insan. Uzun lafın kısası : Bundan böyle Cuma, Ajanda günüdür, unutmayın!
HADİ BAKALIM DOMUZ GRİBİ DE BİTTİ!
Dünya
Sağlık Örgütü “ilaç firmalarınca başlatılan sahte salgın” damgasını vurunca,
domuz gribine,
Sağlık Bakanlığı da, bünyesinde oluşturduğu
kriz merkezini kapatmış. Türkiye aldığı aşıların
4 milyonunu kullanmış bu güne değin. Ama 43 milyon aşı siparişi vermiş! Haklı olarak. Böyle bir salgının kapıda olduğu söylentisi, öylesine sinsice ve akıllıca tezgahlanmıştı ki, ABD şu güne kadar 2 milyar dolarlık aşı satın aldı. Türkiye 8.4 milyon aşı teslim almış. Almadığı 35 milyon aşıyıysa iptal etmek için uğraşıyor. Dilerim başarılı olurlar. Burada Sağlık Bakanlığı’nı suçlamak insafsızlık olur. Ya gerçek bir pandemik olsaydı?
O zaman da yerden yere vururduk Bakanlığı.
Naci Kalmukoğlu
Beyaz Rusya’dan devrim sonrası göç eden binlerce Rus’tan biri olan Kalmukoğlu, İstanbul’da
ressamlık yaparak hayatını kazanmış bir ressam...
Sanatçının İstanbul’un 2010
Kültür Başkenti oluşu ile birlikte, İstanbul Kültür Üniversitesi Çağdaş Sanat Atölyesi’nde yaptığı 32 eseri sergileniyor. Çalışmalarını, 15 Şubat’a kadar ücretsiz görebilirsiniz.
(Sevinç Hanım’a teşekkürler)
DARWİN’İN TORUNUNDAN İLK İNSANA!
Efendim, IBM ve National Geographics destekli, bi araştırma yapılmış. Ünlü olduğu kadar öne sürdükleriyle bütün dünyada hala çok tartışılan, do-ğabilimci Charles Darwin’in DNA’sını incelemişler. Nereden mi bulmuşlar DNA’yı? Soyundan gelen ve Avustralya’da yaşayan turist rehberi Chris Darwin’in tükürüğünden! Buna göre, Darwin’in ataları, 45 bin yıl önce, Afrika’dan Orta Doğu’ya ilk göç edenler arasında yer alıyor. Derken, Avrupa’ya göçmüş, buzul çağınıysa İspanya’da atlatmış , İspanya’dan da 12 bin yıl önce İngiltere’ye uzamışlar. Tevekkeli değil, son yirmi yılda,
emekli olan İngilizler akın akın İspanya’ya göç edip,
deniz kıyılarını mesken tutuyor. Soya çekim olsa gerek!