Bugün tekrar bakıldığı zaman ve
iddianame gözden geçirildiğinde
Şemdinli hadisesinin iç yüzü daha iyi anlaşılıyor. Dönemin
Genelkurmay Başkanı'nın deyişiyle iyi çocukların o yerde "görev" yapmalarını sağlayan mekanizmanın adı EMASYA'ydı.
Bunu ortaya koyan Ferhat
Sarıkaya hükümetten bazı kişilerin, örneğin Adalet Bakanı'nın, Özkökgillerin, yargıdaki
Ergenekon kanadının ve Büyükanıtların işbirliğiyle bugün meslekten men edilmiş bir şekilde yaşıyor.
Susurluk ve Şemdinli gibi kara olayları aklama çabaları yaşanan değişim sancıları ve değişim çatışmasının parçalarını oluşturur.
Nitekim bu kara olayları tabiileştirmek, yasallığı devre dışı bırakmak, buna karşılık "devlet çıkarı ya da milli çıkar adına, içinde her tür gayri-meşruluğun at koşturduğu bir fayda anlayışını
bayrak edinmek"; aslında statükoyu savunmanın, "değişim taleplerine karşı gerekçe arayıp, bu taleplere karşı
mevzi oluşturmanın" bizzat kendisini ifade eder.
Direnç kaynağı çok olur...
Kimi gazeteciler de onların içinde yer alır...
O kimi gazeteciler, şimdi, "EMASYA dünün işi değil, hükümet neden bugün harekete geçiyor" diye soruyorlar.
Soru doğru ama eksik. Tamamlayalım: "EMASYA dünün işi değil",
evet ama neden kimi gazeteler ve gazeteciler bildikleri halde bu konuyu örtbas edip, üzerine gitmediler.
Necdet Açan'a 2004
fişleme skandalı zamanında EMASYA Protokolü'nü gönderdiğimi hatırlıyorum, bana "Özkök bunu yayınlamaz..." dendiğini de...
Nitekim yayınlanmamıştı...
Ve EMASYA merkezli benzer bir dizi hadise yaşanmıştı, biz yazdık, başkaları da yazdı ama diğerleri örtbas etti...
Şimdi onların EMASYA hakkında uzun eleştirel yorumlar yazıp, sadece hükümeti sorgulamaları garip kaçıyor.
Vebalin altını çizelim...
***
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN