Fişleme üzerine...


Sevgili okuyucular, bu pazar sohbetinde sizinle ‘fişleme’ üzerine dertleşmek istiyorum. Son darbe plânlarında (Yoksa Genelkurmay açıklamasında olduğu gibi ‘plân semineri’ mi demeliydim?) gene binlerce kişinin fişlendiği ortaya çıktı. Müsteşarlar, valiler, kaymakamlar, belediye başkanları, daha kimler kimler... Adam fişlemekten âdeta behimî bir zevk alan fişlemeci halâskârlar hızlarını alamayıp generalleri de fişlemişler... Eski fişlemecilerden kim kaldı? Efendim, bütün kapalı siyasî sistemlerde olduğu gibi Türkiye’de de özellikle darbe dönemlerinde ‘fişlemeci’ esnafı zuhûr eyler. Faşist ve komünist rejimlerin esası ayırımcılığa dayandığı için bu rejimlerde fişlemecilik çok revaçtadır. Bizde ise halâskârân-ı zâbitan, kendisi dışında hiçkimseyi vatansever bulmadığı için fişlemeciliğe pek meraklıdır. Lâkin bu fişleme eylemi her zaman erbabınca yapılmayabilir. Fişlemenin ayağa düştüğü devrelerde bu iş muhbir-i sâdıklara da bırakılabilmiştir. Çetin Doğan’ların dedeleri sayılabilecek İttihatçılar yüzyıl önce ‘irtica’ diyerek ortalığı o derece velveleye vermişlerdi ki, zamanın ünlü hicviyecisi Şâir Eşref, çocuğunun vefatı üzerine yazdığı bir beytinde; “Dolanıp durma derûnumda yıkıl git Yoksa Mürtecidir diye ey gam seni ihbar ederim” demişti. 27 Mayıs’ta, 12 Mart’ta, 12 Eylül’de ve 28 Şubat’ta da bu fişlemeci tâifesi hep fazla mesai yapmıştır. 27 Mayıs’ta DP’lileri ‘kuyruk’, ‘gerici’ diye fişleyenler, 12 Mart’ta ‘anarşist’ avına çıkmışlardı. 12 Eylül’de ise bütün devlet teşkilâtı fişlenmişti. 12 Eylülcüler 1983 Genel Seçimleri’nden sonra Başbakanlık’tan Genelkurmay’a çekilirken beraberlerinde kamyonlar dolusu ‘kozmik evrak’ (fişleme evrakı da diyebilirsiniz) taşımışlardı. 28 Şubat’ın fişlemecileri Efendim, 28 Şubat denilince, bana göre Sincan’da balans ayarı için yürütülen tanklar kadar, illegal Batı Çalışma Grubu cuntasının yaptığı fişlemeler de akla gelir. Bu arada, ‘Balyoz Harekâtı’nın şecaatli bânisi Çetin Doğan Paşamız da fişleme konusunda değerli katkılarını esirgememişlerdir. İrtica avcısı Paşamız, 16 Nisan 1997 tarihli resmî yazısında, camilerde lâiklik aleyhinde vaaz verenlerin tespiti için ‘gayri muayyen zamanlarda’ hutbe ve vaazların takibini ve rapor edilmesini emreylemişlerdi. Gene 28 Şubat’ın Batı Çalışma Grubu cuntasında Koramiral Aydan Erol imzasıyla (ıslak) 5 Mayıs 1997 tarihli yazıda, tüm dernek, vakıf, meslek kuruluşu, sendikalar ve sivil toplum kuruluşlarının; yüksek öğrenim kurumlarının ve yurtların; üst düzey yöneticilerin; il genel meclisi ve belediye meclisi üyelerinin; siyasî parti il ve ilçe teşkilâtlarının ve bütün medyanın fişlenmesi istenmiştir. Bu cümleden olarak, 19 Şubat 1997 tarihli ve Kurmay Albay Mahmut Sancar imzalı yazı çok ilgi çekicidir. Yazıda aynen, ‘Kara Kuvvetlerinin tüm personeli ve aileleri birer haber toplama vasıtasıdır’ denilerek, TSK câmiası maaile muhbirliğe ve fişlemeciliğe teşvik edilmiştir. Bunlara benzer şekilde, 28 Şubat’ın yakışıklı balans ayarcısı Org. Çevik Bir’in de, resmî evrak mahiyetinde çok sayıda ‘incileri’ mevcuttur. İşte darbecinin zihniyeti! Efendim bendeniz, Org. Şener Eruygur’un Jandarma Genel Komutanlığı döneminde Jandarma İstihbaratı’na yaptırdığı fişlemeleri resmen Ankara Savcılığı’na intikal ettirmiştim. Lâkin, ne yazık ki hiçbir netice alamadım. Bu fişlemeler de son derece sübjektif ve indî şekilde düzenlenmişti. Çok sayıda bakan, milletvekili ve üst düzey yönetici hakkında fişleme yapılmıştı. 23 Ocak 2010 tarihli Taraf Gazetesi’nde yayınlanan fişlemelerden bir kısmını sizlerle paylaşmak istiyorum. Özellikle, fişlemecinin fişlenen kişi hakkındaki nihaî kanaatini dikkatlerinize sunuyorum: ‘CHP’li, birlikte çalışıyor, güvenilir.’ ‘Radikal solcu, her türlü desteği veriyor, irtibat var.’ ‘Alevi, alevilerle işbirliği içinde, güvenilir.’ ‘İmam-Hatipli, seçimde AKP’ye oy verdi, güvenilmez.’ ‘Alevi, rüşvetçi, CHP’li, güvenilir.’ ‘Ulusalcı, JİTEM’le de bağlantılı, aktif, güvenilir.’ ‘CHP’li, Mason, her türlü görev verilebilir .’ ‘Nurcu, eşi çarşaflı, ABD’de master yaptı, Zaman gazetesine abone.’ ‘Solcu, dik duruşlu ve âdil, güvenilmez.’ ‘İdeolojik değil, kullanılmaya elverişli.’ ‘Para ve kadına zaafı var, kullanılmaya devam edilebilir.’ ‘Babası asker, her konuda desteği var, önü açılmalı.’ ‘İsrail’de bulundu, daha önce çalışıldı, olumlu.’ ‘Mason dernekleriyle bağlantılı, bize yakın teması var.’ ‘AKP’ye yakın, olumsuz.’ ‘Meslekî olarak başarısız, alkol, kumar, ihtiyaç halinde kullanılabilir.’ Listeler uzayıp gidiyor... Dikkat edilirse solcu, Alevi, Mason ve CHP’li olmak aranılan vasıflar; sağcı, dindar ve AK Parti’li olmak güvenilmezlik sebebi. Dürüst solcular, ehliyetli sağcılar güvenilmez görülmüş ama rüşvetçi, zampara ve alkolikler güvenilirler arasında... Ne diyelim? Allah aziz milletimizi bunların şerrinden korusun...
<< Önceki Haber Fişleme üzerine... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER