Zincir halka halka kuruluyor... Bir
darbe, bir diğer darbe teşebbüsüne ekleniyor;
Ergenekon’un karanlığının içinden üniforması dışında her şeyi kapkara olan Bahriyeli Cuntası çıkıyor.
İstanbul 12. Ağır
Ceza Mahkemesi’nin dün kabul ettiği
iddianame, yakın geçmişi anlamamızı kolaylaştıracak bir metin. Bu iddianame, 21. yüzyılın başında
Türkiye’de
darbe planı hazırlamakla kalmayıp suikast, saldırı ve fişlemelerle bu planı teşebbüse de dönüştürmüş ama tamamına erdirememiş olan hastalıklı zihniyetin devamlılığını göstermesi açısından özellikle önemli. İddianamede şöyle deniyor:
“28
Şubat döneminde
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde ‘
Batı Çalışma Grubu’ adıyla faaliyet yürüten ve oluşumu herhangi bir yasal kaynağa dayanmayan illegal yapılanmanın, faaliyetlerine halen son vermediği ve günümüzde ‘
İrticayla Mücadele
Eylem Planı’ ardından da ‘
Kafes Eylem Planı’ çerçevesi altında yasadışı
eylem ve faaliyetlerine devam ettikleri ortaya çıkmış bulunmaktadır.”
Bu paragrafın meramı açık: Savcılar, 28 Şubat post-
modern darbesinin taşıyıcısı olan,
Çevik Bir’in verdiği ilhamla,
Güven Erkaya komutanlığında ve Çetin Doğan’ın başkanlığında faaliyet gösteren Batı Çalışma Grubu’nun bugün hâlâ suç işlemeye devam ettiği kanısındalar. Söz konusu “suç” ise beşi
tutuklu 17 sanığın tümünün itham edildiği Ergenekon silahlı
terör örgütü üyeliğinin yanı sıra “Cebir ve şiddet kullanarak TBMM’yi ve hükümeti ortadan kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek” fiilini de içeriyor... Yani elimizde bir “darbeye teşebbüs” iddianamesi var.
Bu iddianameye, ister “Dördüncü Ergenekon,” ister hiç olmazsa adında bir ferahlık olsun düşüncesiyle “
Poyrazköy” İddianamesi deyin; konu
Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesindeki bir grubun “darbe teşebbüsünü” ilgilendirmektedir, bu teşebbüsün adı da “Kafes”tir. Ve Türkiye “Kafes”i ilk kez
Taraf ’tan öğrendi.
Şubat 2009’da Poyrazköy’de bulunan mühimmatın izini süren güvenlik görevlileri ve adli makamların ortaya çıkardığı korkunç eylem planının haberi, 19
Kasım 2009 günü Taraf ’ta “Kod adı Kafes” manşeti ve Mehmet Baransu’nun imzasıyla yer aldı. Bu haberle ilgili medyanın bir bölümünün nasıl uzun süre sessiz kaldığını, bazı “gazetecilerin” de bu haberi karalamak için nasıl çalıştığını hatırlatmama gerek yok. Zira ilk gruptakilerin sonradan isteksizce da olsa haberi görmek zorunda kaldıklarını, ikinci gruptakilerin ise daha düne kadar televizyon ekranlarında “Kafes de neymiş canım” kabilinden alaycı konuşmalar yaptıklarını biliyorsunuz.
Alay ettikleri şey, Deniz Kuvvetleri’ndeki 41 kişilik bir hücreden oluşan özel Operasyon Gücü Komutanlığı tarafından hazırlanmış
Nisan 2009 tarihli
Kafes Eylem Planı. Tıpkı,
Genelkurmay Karargâhı’nda hazırlandığı yönünde somut bulgular olan ve bizzat Genelkurmay Başkanı’nca “kâğıt parçası” diye geçiştirilmeye çalışılan Nisan 2009 tarihli İrticayla Mücadele Eylem Planı gibi, Kafes de, özü itibariyle AKP hükümetini yönetimden uzaklaştırmayı hedefliyor. Birilerinin “tek parti diktası”na dönüştüğünü sandıkları partinin devrilmesi amacını taşıyan ve topu topu dokuz ay önce hazırlanmış planlardan söz ediyoruz.
Üstelik, AKP’den kurtulma hevesiyle, bu partiyi ve yandaşlarını töhmet altında bırakacak eylemler yapıp
kaos yaratmayı hedefleyen planlar bunlar. Öyle ki dün kabul edilen iddianameye konu olan suçlar arasında gayrımüslim ve
Alevi vatandaşlarımıza yönelik suikast planları da var, Koç Müzesi’ndeki
denizaltıya yerleştirilen
patlayıcı ile çocukları öldürme planı da...
Birilerinin “Bize neyi haber yapacağımızı siz mi öğreteceksiniz” diye meslektaşlarına
posta koyarken yaşından başından utanmadığı, diğerlerinin Poyrazköy’de ele geçen silahlar için “
boru” demeyi omzundaki yıldızlara reva gördüğü bu suç ve şer planı, artık mahkemede görüşülecek. Davanın, büyük çoğunluğu
muvazzaf subay olan 17 sanığı, savcıların, izini 28 Şubat’ın Batı Çalışma Grubu’na kadar sürdükleri bir darbeciler zincirinin son halkası olarak yargılanacaklar.
Bu sanıklar arasında planı imzalayan Yarbay Ercan Kireçtepe var ama plandan sorumlu örgütün başında olduğu öne sürülen eski
Kuzey Deniz Saha Komutanı
emekli Koramiral Feyyaz Öğütçü ile planı koordine etmekle görevlendirildiğine ilişkin bir not bulunan
Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral
Kadir Sağdıç yok. Esasen, bu iki amiralin ifadesine bile başvurulmadı henüz; Kafes soruşturmasında görev almış bir yetkiliye “Neden” diye sorduğumda, “General seviyesine kadar, gerekli sorgulamayı yapıyoruz. İş paşalara gelince hukuki bir engel yok ama elimizi tutuyorlar” cevabını aldım dün...
Asıl mesele de burada. 28 Şubat’tan Kafes’e kadar devam eden “Batı Çalışma Grubu” zihniyetinin liderleri yargıdan kaçabildiği sürece yeni planların da önü açık. Aynı şey,
Balyoz Darbe Planı için de geçerli. İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığı, ilettiğimiz “Balyoz” belgelerini incelemeye başladı. Altında Batı Çalışma Grubu’nu yönetmiş olmakla övünen eski Birinci
Ordu Komutanı Emekli Or
general Çetin Doğan’ın adı olan ve “28 Şubat’ın kazanımlarından istifade edemedik” hayıflanmasıyla başlayan darbe planı da mahkemeye çıkarılma sırasını bekliyor şimdi.
Yeter ki adli makamların eli tutulmasın; yeter ki yargı, generallerin önünde eğilmesin.