Türkiye'yi sarsan "
Balyoz Harekât Eylem
Planı'nın" mimarı olan eski 1.
Ordu Komutanı
Orgeneral Çetin Doğan, iddiaların ardından yaptığı açıklamalarla kendini savundu.
Bugünkü düşüncelerini birinci ağızdan dinledik. Gayet demokrat ve halka antipatik gelmeyen söylemleri var.
Ancak Çetin Doğan’ın
Taraf Gazetesi’nde yayımlanan; "Balyoz Harekât
Eylem Planı'na” göre ve ses kayıtlarında ortaya çıkan stratejisinin adı ise: Tepelemek.
Doğan; "Toplumsal olaylarda artık acıma, bilmem ne yapma filan yok. Ülkeyi götürmek isteyen
bayrak açmış adamlar, yeşil bayrakla dolaşan insanlara karşı öyle tavizdir bilmem nedir efendim dağılınız bilmem ne dağılma değil toparlanma var. Tepeleme var. Başka bir şey yok. Yani bu olaylar yani bu hale gelmez inşallah gelmez. Biz her türlü olasılığa karşı hazırlıklı olma bakımından söylüyorum. Böyle bir olay içerisinde efendim kalkanlarımızı elimize alacağız joplarla bilmem ne yapacağız megafonal ay şöyle yap kama düzenidir, hat düzenidir hayır bilmem nedir falan filan değil. Tabii teknikler kullanılır. Parçalanması için gereken şey kullanılır ama büyük ölçüde silahlı kuvvetlerin gücü ortaya konur. Bütün dünyada böyledir bu zaten." İfadelerini kullanıyor.
Bugün ise bu iddialar karşısında
Televizyon Televizyon dolaşarak mealen; ‘ben demokratım, bunları kabul etmem mümkün değil, hem böyle işler yaparak kahraman yaratmak (Ak Parti’yi kastediyor)
akıl işimi’ diyor.
Burada akla takılan soru şu.
Bugün Televizyonlarda savunduğu bu düşünceye Sayın Doğan,
Anayasa Mahkemesi’nin 367 kararından sonra %47’lik Ak Parti’nin oy patlamasını gördükten sonra mı kanaat getirdi?
Ya da dönemin
Genelkurmay Başkanı
Hilmi Özkök’ün yapılan bu
darbe planından haberi olunca, Çetin Doğan’ın darbe yandaşlarını nasıl devre dışı bıraktığını ve tek başına kaldığından darbe yapamayacağını anladığından mı bugün savunduğu fikre sahip oldu.
Kimileri kabul etsin veya etmesin.
Bugün belki tartışması günlerce sürecek, hatta
soruşturma başladığından sonuçlanana kadar gündemimizde olan; önümüzde beş bin sayfadan oluşan, aynı zamanda kısmi konuşmaların ses kayıtlarıyla birlikte TSK’nın da kabul ettiği ancak
arşiv değerinin 4 yıllık zaman aşımına uğramasıyla orijinallerinin
imha edildiği üzerine açıklamalar yapılan bir "Balyoz Harekât Eylem Planı'na” var.
Ve konuyu uzatmadan, Ak Parti hükümet olduğundan beri;
Şemdinli olayları, 27
Nisan E-muhtırası,
Ergenekon davası,
Kafes Eylem Planı, Millete
komplo planı ve son olarak Balyoz
Harekat Planı vs bir çok plan-proje ortaya çıktı. Hala da devam ediyor.
Kapatama davasından bahsetmiyorum bile.
Ancak bütün plan ve projenin merkezinde Ak Parti ve
Meclis var.
Suç kapsamına girmesi muhtemel olan bu planlar savcıların ve hakimlerin önünde şimdi. Yani yargı üzerine düşen vazifeyi yapmaya çalışıyor.
Ya hükümet ne yapıyor?
Veya Ak Parti’nin tüm bu planlara karşı alternatif ve
sivil planları nedir peki? Merakla bekliyorum.
Ayrıca takip ettiğim kadarıyla;
Anlamadığım, Emaysa Protokolünü bir genelgeyle iptal edebileceği halde neden hala iptal etmediği? bu bir.
Demokratik Açılım girişimiyle; tüm tarafların gündeme getirdiği Anayasa değişikliğinde neden bir adım atmadığını ve Siyasi Partiler kanununda bir değişikliği neden gündeme getirmediğini? Hala anlayabilmiş değilim. Bu iki.
Son anlamadığım konu ise; Sayın
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan’ ın, icraatları gerçekleştirmede engel çıkaran ‘bürokratik oligarşi’den her fırsatta, her zeminde şikayet etmesi. Bu da üç.
Ak Parti, yedi yıldır bu ülkede
Hükümetin ve İcranın başı ve üstelik tek başına
iktidar.
İkinci iktidar imkânını %47’lik oy oranıyla vermiş bir halkın, 2011’deki seçimlerde ‘bürokratik oligarşi’ bahanesine veya şikâyetine nasıl bir tepki vereceğini doğrusu ben merak ediyorum. Peki! Ak Partililer bu konuda ne kadar meraklılar acaba?