Sözüm ona medyanın araştırmacı gazetecileri
Uğur Dündar ve
Nedim Şener, Arena programında Yılmaz Özdil’i almışlar aralarına,
Balyoz Darbe Planı’nı sulandırdıkça sulandırıyorlar.
Bizimki, “işbirlikçi” listede yer almasından dolayı pek memnun ama sulandırmaya
hizmet için “Ben o tarihte işsizdim” diyor.
Ahmet Altan yazdı, o tarihte Cem
Uzan dönemi
Star Gazetesi’nin Yazı İşleri müdürüydü. Arşive baktım, haklı. Üstelik, yazıları var. Gerçi o tarihte
spor yazıyor ama kafa aynı kafa...
Mesela, 24 Ocak 2003 tarihli köşesinin ismi: “Haşema Kafalılar”
Balyoz Darbe Planı’nın hazırlandığı 5
Mart 2003 tarihinden önce, son iki ayda Star’da toplam 16 yazısı yayınlanmış. 2003 yılı boyunca Star’da yayınlanan yazı sayısı ise 186...
Cem Uzan parlatıcısı anlaşılan
balık hafızalı ya da milleti öyle sanıyor. Öyle olmadığı ortaya çıktı. Ne diyelim, vur o bidonu kafana belki ses çıkar, haşemaya da güvenme...
Kod adı: 14
28
Şubat ürünü EMASYA Protokolü, Refahyol döneminde imzalanmak istendi ama dönemin başbakanı Necmettin
Erbakan buna yanaşmadı. Genel
kurmay’ın 20
Kasım 1996 tarihli yazısı rafta kaldı.
Mesut Yılmaz başkanlığında ANASOL-D
azınlık (
CHP destekli) hükümetinin kurulmasının hemen ardından 7 Temmuz 1997’de imzalandı.
Genelkurmay adına
Harekat Daire Başkanı Korgeneral
Çetin Doğan, hükümet adına
İçişleri Bakanlığı Müsteşarı
Teoman Ünüsan imzayı attı.
Bu protokolle, İçişleri Bakanlığı ukdesindeki kuvvet kullanımı, kuvvet transferi, emir-komuta ilişkisi,
işbirliği ve koordinasyon konularındaki yetkiler, askere devredildi.
Genelkurmay 2. Başkanı
Orgeneral Çevik Bir, 21 Temmuz 1997 günü bu protokolü, gereğinin yapılması için 21 ayrı askeri birime gönderdi.
Kara
Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Orgeneral Doğu Atulga ise 25 Temmuz 1997’de İç
Güvenlik Harekat Şube Müdürlüğü’ne verdiği talimat yazısında, EMASYA faaliyetlerinde dikkat edilecek hususları özetledi.
Protokolün en kritik hükmü ise 14. maddedeydi: “EMASYA planlarının uygulanması için mülki makamlar tarafından kuvvet talebinde bulunulduğu ve olay mahalline intikal edildiği andan itibaren, kıdemli askeri
komutan (
jandarma dahil) emir komutayı alır.”
İşte o EMASYA’dan bu Balyoz çıktı. Üstelik, protokoldeki isimle balyozdaki isim aynı: Çetin Doğan...
Yargı neden sessiz?
Üçüncü
Ergenekon İddianamesi’nin “51” numaralı ek klasöründe Avukat Levent Göktaş’ın bürosunda ele geçirildiği belirtilen bir “DVD” var. Bu DVD’de önemli kısmı
Yargıtay üyesi çok sayıda hakim ve savcıyla ilgili özel hayata dair pornografik görüntülerin yer aldığı biliniyor.
Özel Kuvvetler’den
emekli Levent Göktaş, bu DVD’nin kendine ait olmadığını söyledi, polislerin bürosuna koyduğunu öne sürdü. Gerçi aramaya ilişkin görüntü ve tutanaklar, bu iddiayı çürütüyor ama mevzu bu değildir.
Soruşturmayı yürüten savcılar, iddianameyi hazırlarken bu belgelerden kısmen yararlandılar ancak ek klasörlere eklemeyip özel korumaya aldılar.
Vatan Gazetesi, dün ilginç bir iddiayı gündeme getirdi, “Kırmızı noktalı DVD’yi kim kırdı” başlığı altındaki haberde, bu DVD’nin kırıldığı ve izlenemez hale geldiği yazılıydı. Orgeneral Çetin Doğan’ın hazırladığı iddia edilen Balyoz Darbe Planı da aynı DVD içinde yer alıyordu.
Ergenekon iddianamesini hazırlayan savcılar, o DVD’deki kayıtları Yargıtay Başkanlığı’na göndererek incelemelerini istedi.
Yargıtay Başkanı Hasan
Gerçeker ise o sözkonusu hakim ve savcılara durumu aktararak bilgilerine başvurdu. Şikayetçi olup olmadıklarını sordu.
Gariptir, kendilerine muhtemelen
şantaj yapılmak üzere çekilmiş o görüntülerden dolayı hiçbir hakim ve savcı şikayetçi olmadı.
Balyoz Darbe Planı’nda da çok sayıda hakim ve savcıyla ilgili
fişleme raporları çıktı. Kimilerine “
yıldız” konmuş, kimileri “istenmeyen adam” ilan edilmiş, ki mileri emekliye ayrılmak istenmiş.
Yargıdan “çıt” yok.
Asılsız çıkan
telefon dinlemelerine ilk aşamada tepki gösterip “Ateş bacayı sardı” diyen Yargıtay Başkanı
Hasan Gerçeker, sessiz.
Hakim kararıyla alınmış telefon dinlemelerine tepki gösterip sokaklara dökülen, “Darbeci
Baro” sloganına kızıp Genç Siviller’i dövmeye kalkan
İstanbul Barosu’nun yerinde yeller esiyor.
Hükümetin her icraatına set çeken ve neredeyse
paralel devlet gibi hareket eden
Danıştay,
darbe planı karşısında dilini yutmuş gibi.
Askere
sivil yargı yolunu açan yasal düzenlemeyi oy birliğiyle iptal eden, DEP’i çok mahir şekilde kapatan
Anayasa Mahkemesi sağır
sultan gibi.
Hakim ve savcı örgütü YARSAV’ın yeni başkanı, kayıtsız kaldığı gibi CHP’nin yaygın organı Halk TV’de boy göstermeyi
tercih etti.
Kozmik odadaki aramaya kızıp soruşturmanın nasıl yapılacağı konusunda
akıl veren
HSYK Üyesi Ali
Suat Ertosun, bu sefer aklını esirgedi.
Daha vahimi, kendilerine şantaj yapılan hakim ve savcılar, ne hikmetse şikayetçi olmak istemedi.
“Telefonlar dinleniyor” diye ortalığı kasıp kavuranlar, “sivil dikta” diye teori üretenler, çok vahim
darbe planları ve şantaj dosyaları karşısında dut yemiş bülbül gibiler.
Sahi neden?