DTP’nin kapatılması;
Kürt siyasi hareketine karşı son dönemde yürütülen yaygın
gözaltı ve tutuklamalar; Kürt
siyasetinin temsilcilerinin sinirlerini bozmuş gibi görünüyor. Önce
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman
Baydemir, onun ardından bazı BDP milletvekilleri Meclis’te
küfürlü konuştular. Bu küfürler Kürt siyasi hareketine yönelik
linç isteği içindeki çevrelerde dişleri kamaştırdı. ‘Aynen iade’ ediyorum diyenler, ağzını yırtarım diye ortalığa dökülenler, tabii her zaman olduğu gibi ‘yüce’ yargı harekete geçti.
Küfür onaylanacak bir şey değil. Ancak bizim siyaset kültürümüze, öfkeli tepki kültürümüze de
yabancı değil.
Erkek milleti konuşurken laflarının arasına küfür sıkıştırmaktan, laf sokuştururken bunu küfürle karıştırmaktan büyük zevk alır. Bu nedenle, Kürt de olsa, politikaci da olsa sonuç erkek erkektir ve küfür eder.
Kürt siyasi hareketi erkeklerin öne çıktığı bir hareket iken bu hareket içindeki kadınların giderek etkilerini artırdığı bir gerçek. Meclis’teki siyasi parti grupları içinde en çok kadının olduğu hareket DTP-BDP çizgisi. Kapatılan DTP’nin 21 milletvekilinin 8’i kadındı. Yani yüzde 30’dan daha yüksek bir orandan söz ediyoruz. Aynı şekilde il ve ilçe belediye başkanlarının da 14’ü kadın.
DTP’nin bütün il ve ilçe örgütlerinde, genel merkezinde eşbaşkanlık sistemi uygulandı. Muhtemelen aynı yolu şimdi de BDP izleyecek. Eşbaşkanlar bir kadın bir erkek olarak seçiliyor.
Bu değişim, aslında son 25-30 yıl içinde Kürtlerdeki genel değişimi gösteren önemli bir ölçü. ‘Düşük yoğunluklu savaş’ en çok Kürt kadınlarına acı çektirdi. Erkek
egemen baskının yanı sıra ‘erkek egemen’ devlet baskısı da en fazla onları
hedef aldı.
Ancak her baskı ve çaresizlik, aynı zamanda bir başkaldırıyı da içinde barındırır. Kürt kadınları evlerinden, köylerinden, çocuklarından oldular. Evleri başlarına yıkıldı. Sokaklara döküldüler, ölüme, yokluğa ve acıya direnmesini öğrendiler.
Sessiz,
boyun eğen kadınlar olmaktan çıktılar, görünür kadınlar haline geldiler. Acı onları eğitti. Devletin baskısını da, erkek egemen sistemin baskısını da en iyi onlar gördüler. İşte bu kötü durum, kadınların inisiyatif göstermesiyle iyi bir duruma dönüşüyor.
***
Bugün toplumda en canlı, hakkını hukukunu en fazla
arama potansiyeline sahip olan kadınlar Kürt kadınları. Erkek egemen sistemi de en çok onlar sorguluyorlar. Erkek Kürt siyasetçilerin son günlerde ağızlarını bozmaları, küfürlü konuşmalarına kadın Kürt siyasetçilerin tepki göstermesini de beraberinde getirdi.
BDP
Kadın Meclisi adına yaptığı açıklamada ‘siyasetteki eril dil’i eleştirdi. BDP’li kadınlar, partinin iç hukuk kurallarını hatırlatarak bu üslup hatasına giren tüm siyasetçilerin ‘özür’ dilemesini istediler.
Son günlerde yaşanan üslubun kadınlar açısından üzüntü yarattığı ifade edilen açıklama şöyle:
“Siyasetin eril karakterinin sorunların esas nedeni olduğu tespiti ile siyasetin demokratikleştirilmesi ve toplumsal cinsiyetçiliğin özgürleştirilmesi projesine ve geleneğine dayanan BDP Kadın Meclisi hem parti içinde hem parti dışında yaşanan eril durumlara karşı mücadeleciliği geliştirmeyi temel görevi bilir. Bu temelde eril siyasal anlayış ve üsluplara giren herkesi uyarmayı ve bu üslup hatasından vazgeçmeleri için
çağrı yapıyoruz. Bu konuda parti içi hukukumuz ve anlayışımızı
uygulama ve hatırlatma gereği duyuyoruz.”
BDP’li kadınların haklı tepkisi, Kürt hareketindeki değişimi de çok güzel ifade ediyor. Çünkü bazı çevreler Kürt hareketinin hâlâ ağaların egemenliğinde bir hareket olduğunu sanıyorlar. Bu sanı üzerinden siyasi tahliller yapmaya kalkıyorlar.
Güneydoğu’da son 25-30 yıl içinde çok şey değişti. En çok da kadınlar değişti. Türkiye’nin diğer bölgeleriyle kıyaslandığında, onca yoksulluğuna, yoksunluğuna, imkansızlığa ve çaresizliğe rağmen Kürt kadınları bu değişimin en önemli unsuru olarak öne çıkıyorlar.
Kadın dili aslında demokrasiye ulaşmanın en temel ölçülerinden birisi.