Henüz öğlen olmamıştı ki... Tarassut kuleme oturdum. İngiltere’de dondurucu soğuklar... İzlanda’nın borçlarını ödeme planını halka sorma kararının yarattığı
tartışma...
CIA’nın Afganistan’da “Arap
muhbir” kullanmasının anlamı...
Doğu
Anadolu Bölgesi’nde ise kar ve
tipi nedeniyle 711 köy yolunda
ulaşım sağlanamıyordu...
Yollar kapanmıştı.
***
Önceki gün
Filistin’e insani
yardım malzemesi götürmek için İngiltere’den yola çıkan “Filistin’e Yol Açık” konvoyunun da yolu
Mısır’da kapanmış,
Gazze’ye geçişine izin verilmemişti.
El Ariş Limanı’ndaki konvoya Mısır’ın giriş izni vermemesi üzerine çıkan itiş kakışta
liman kapısı ve camlar kırılmış, askerler de göstericileri ağır şekilde hırpalamıştı.
Dün de olaylar sınırın iki yanında daha da büyüdü ve bu sefer bir Mısır askeri vurularak öldürüldü. Yardım konvoyunun Gazze’ye sokulamaması, dünün önemli bir
gündem maddesiydi.
Anlaşılan, Mısır dolaylı olarak “buralar benden sorulur” demekteydi...
Siyaset, “kendi hedefi” söz konusu ise çıkarına göre her kutsalı kullanmak ya da reddetmekten çekinmiyordu...
Gazze’ye insani yardım da, Mısır’ın
Türkiye rekabetinin rahatlıkla kurbanı olabiliyordu...
***
Türkiye’nin Mısır’ı ikna ederek, Gazze’ye konvoyları sokmak için ciddi çaba harcamasıyla, Filistin Devlet Başkanı
Mahmud Abbas’ın dünkü
Ankara ziyareti üst üste geldi...
Böylelikle tüm gün Filistin ile geçti.
Neler görüşüldü?
Hiç kuşkusuz Filistin Sorunu ve Filistin içinde yaşanan bölünmüşlük...
Dünyanın yardımına muhtaç bir haldeki Filistin’de “bölünmüşlük” ne?
Ne olacak, siyasal
kavga...
Dedim ya,
siyasetçinin “kendi hedefi” söz konusu olunca kimin nasıl davranacağı hiç belli olmuyor diye...
***
Filistin
yönetiminin olağan takvimine göre Filistin topraklarında Ocak 2010’da
seçime gidilecekti.
Ancak,
rakip Filistinli gruplar El
Fetih ve
Hamas arasındaki görüş ayrılıkları nedeniyle seçim, tarih verilmeksizin ertelendi.
Hamas, denetimi altındaki
Gazze Şeridi’nde seçim düzenlenmesine izin vermeyeceğini açıklamıştı. Zaten Hamas’ın 74, Abbas’ın lideri olduğu
El Fetih’in 45 sandalyesinin bulunduğu parlamento, 2007 Haziran’ında gruplar arasındaki çatışmalardan bu yana toplanmadı.
Gazze Şeridi ve
Batı Şeria’daki iki ayrı meclis binasında çoğu zaman video bağlantısı ile toplanan Filistin Yönetim Konseyi’nin Gazze’deki binası da bu yıl başında
İsrail ordusunca yıkılmıştı.
***
Filistin Devlet Başkanı Ankara’da iken...
Hamas’ın Şam’da yaşayan Siyasi Büro Şefi
Halid Meşal de, Suudi
Arabistan’ın başkenti Riyad’da
Suudi Arabistan’ın uzlaşma sürecinde yardımcı rol alması için Suudi
Dışişleri Bakanı Suud El Faysal ile bir araya geldi.
Meşal, Batı Şeria’da iktidarda olan El Fetih ile uzlaşmaya varılmasının son aşamasında olduklarını söylerken, El Fetih, Meşal’in bu sözlerine tepki gösterdi. En talihsiz ve
yoksul halklardan bir olan Filistin halkı kıvranırken, siyaset “yönetmek ihtirası” ile birbirinin boğazını sıkıyordu.
***
Hamas ile El Fetih arasında anlaşmanın imzalanması konusunda Suudi Arabistan ve Mısır öne çıkmakta...
Türkiye’nin en azından “görünür” bir rolü yok.
Zaten Mısır da olmaması için elinden geleni yapıyor, konvoyu da Gazze’ye sokmuyor.
***
2007’deki Annapolis Zirvesi’nde bir yıl içinde bir Filistin devleti kurulması vizyonuna rağmen,
Orta Doğu barış sürecinde bir ilerleme sağlanmış değil...
Gerek Filistin yönetimi içindeki bölünmüşlük, gerekse İsrail yönetiminin
Yahudi yerleşimlerinin dondurulması çağrılarını yanıtsız bırakması, bu yöndeki girişimleri olumsuz etkiliyor.
Ne var ki...
Bölgedeki karışıklık ortamına rağmen
Mahmud Abbas, İsrail ile Filistin arasında bir barış anlaşmasına altı ay içinde varılabileceğini...
Ancak bunun için İsrail’in Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki yerleşim yeri inşasını askıya alması gerektiğini söylemekte...
Acaba siyasetin ve siyasetçinin “yedikçe açılan iştahı” olmasa, sorunlar çok daha çabuk mu çözülürdü diye düşünmekten insan kendini alıkoyamıyor... Filistin bunun en yakıcı örneklerinden biri değil mi?
***
Tarassut kulemden bakınca...
Güney
doğu’daki köy yolları ile...
Talihsiz Gazze halkının yardım yolları kapalıydı. Hüzünle gözlerimi oralara diktim...