Robinson Crusoe Adası nerede?
Şili kıyılarından 667 kilometre uzakta...
Buraları keşfeden ünlü
İspanyol denizci Juan Fernandez’in adıyla anılan üçlü takımadanın arasında...
Bunların da en önemlisi... Burası, Daniel Defoe’nun ünlü “Robinson Crusoe” romanına ilham veren Alexander Selkirk adlı İskoç denizcinin, 1709’da kurtarılıncaya kadar, yıllarca yalnız yaşadığı ada.
Geçenlerde arkeologlar Selkirk’ün kullandığı bazı denizcilik aletlerini buldu.
Önceleri Aguas Buenas adını taşıyan bu ada, Defoe’nun 18’inci yüzyılda ünlü eserini yazmasının ardından Robinson Crusoe Adası adını aldı.
***
Sayısız ıssız ada filmi ve “Lost” gibi pek çok diziye ilham kaynağı olan “Robinson Crusoe Adası”, şimdilerde daha ziyade tüm dünyanın önde gelen botanikçilerinin endişe kaynağı haline gelmiş durumda...
Buraları hayallerin aksine, maalesef pek de cennete benzemiyor, hatta gündemde olduğu için adaya özel olarak gönderilen
Le Monde Gazetesi muhabirine göre, sivri ve tırtıklı uçlu kara falezler, hırpalayıcı sert rüzgârlarıyla Tolkien’in “Yüzüklerin Efendisi”ndeki “kötülükler Adası” Mordor’dan farksız...
Üstelik İskoç denizci Selkirk gibi adaya gelinirken geliniyor da, hava koşulları nedeniyle ne zaman dönüleceği pek kestirilemiyor; rekorun, üç hafta adada mahsur kalan bir
Japon çiftte olduğu söylenmekte...
***
Buna karşın, Juan Fernandez Takımadaları’nın tüm dünyanın üzerine titremesini gerektiren başka özellikleri var...
Buraları çok çeşitli bitki yoğunluğu açısından dünya rekorunu elinde tutuyor, benzeri bir durum dünyanın hiçbir yerinde yok.
Düşünün ki UNESCO’nun koruma altına aldığı bu adalarda, yüz milyon yıldır sadece burada yaşayan bitkiler var.
Tabii başka hiçbir yerde rastlayamayacağınız kuşlar da...
Zaten botanikçilerin yüreğini ağzına getiren konu da bu... Çünkü takımadalarına ait 135 endemik bitki yok olmaya yüz tutmuş durumda...
***
Bio-çeşitlilik açısından dünyanın en önemli noktalarından birini teşkil eden Robinson Cruose Adası’nda bulunan bilimciler, bu yok oluş nedeniyle, 1574 Kasım’ında burayı keşfeden Juan Fernandez’den başlayarak, adada ıstakoz avcılığı yaparak
yaşam sürdüren 750 balıkçıya kadar herkesi özensizlik yapmakla suçluyorlar.
Fernandez, kendinden sonraki balıkçılara et temin etmek için, adet olduğu üzere buraya
keçi getirmiş, şimdiki sakinler ise çevrenin çok ayrıcalıklı konumunu dikkate almadan kafalarına eseni buraya getirip, kafalarına eseni de götürüyorlarmış...
Nihayetinde bilinçsiz her davranış, adanın bu olağanüstü özelliğini yok etmekte...
Bilimciler el birliğiyle insanlığın dikkatini ve koruyucu elini buraya celp etmeye çalışmakta...
***
Robinson Cruose Adası’ndan haberler iyi değil ama...
Amerika’dan gelen
bomba bir haber var...
Kaliforniya’da bir tepede muhtemelen üzerinde yaşadığımız gezegenin en eski varlığı olduğu sanılan, on üç bin yıllık bir meşe keşfedildi.
Yirmi sekiz metre boy ve beş metre eni olan bu gösterişsiz çalılığın başlangıcı buzul çağına dayanmakta...
Araştırmacılar bu meşe türünün genellikle 900 ila 1500 metrede yaşarken, bu yeryüzünün en
yaşlı bitkisinin 336 metre bir yükseklikte, üstelikte çok kuru bir ortamda yaşam sürdüğünü belirtiyorlar.
Bilimciler, bitkinin kaç yaşında olduğunu Radyoaktif Karbon Metodu’yla ölçemeyince, yıllık gelişmesini kerteriz alarak budanan kısımlarından hesaplamışlar.
Ve bu çok yaşlı meşeye yaşayageldiği tepenin adı olan Jurupa ismini takmışlar.
Daha önceleri, Nevada’da beş bin yıllık bir çam ağacı bulunmuştu.
Ama Jurupa fark attı.
Ne ki, değişen çevre şartlarının olumsuz etkileri nedeniyle çok uzun bir süre daha yaşayamayacağı öngörülmekte...
***
Bugün Pazar...
Robinson Cruose Adası’ndaki olağanüstü bitki örtüsünden, Kaliforniya’daki on üç bin yıllık meşeye kadar, yaşadığımız yerkürede insanlığın kimi meşgalelerinden sizi de haberdar etmek istedim...
Hiç olmaz ise biraz oksijenlenelim...
Yoksa “askeri vesayetin” tek
menü haline gelen ve gittikçe arsızlaşan üslupsuz mantığı, hepimizi hem sığlıktan, hem havasızlıktan boğacak...