Yurtdışında araştırmalarını sürdüren Galip Engin Şimşek isminde bir okuyucumuz, "İlk defa Eskişehir'deki mezarlığın içinde bulunan Şeyh Edibali'nin türbesini gezerken dikkatimi çekti." diyor.
"Arkasından Geyikli Baba türbesi var. Bu yerlerde neden
geyik boynuzları var diye düşündüm. Geyik Şamanların öteki âleme giderken ruhlarını taşıyan sembolü anlatmak için kullanılır.
Anadolu erenleri İslamiyet'i benimserken ona kendi geçmişlerinden de bir şeyler katmışlar... ve Şaman Türk köylülerinin geldikleri coğrafyanın kültürel yapısına adapte olabilmeleri için onların kültürel kodlarını yeniden şekillendirmişler. (Alevilerin günümüzde bu kodların taşıyıcısı olduğu aşikar.) Edibali bir şifacı ve ruhsal aracı olarak Şaman geyiğine binip Anadolu'ya yerleşen Türk kabilelerinin ihtiyaçlarına onların anladığı dilden yardımcı olmaya çalışmış." Şimşek soruyor: "Acaba en saf duaların öznesi çocukların dileklerini geyiklerin çektiği arabasına binerek yerine getirmeye çalışan aksakallı Şaman kılıklı Noel Baba (ve) onun yardımcısı yeşil cinler toprağın bereket gücünün temsilcisi olmasın? Bütün bunlar bizim Şeyh'in ne kadar uzağına düşüyor dersiniz?"
Bu sorular sorulmaya değer. Dinlerin karşılaştıkları en büyük zorluk, insanın, her seferinde yenilenen vahyi tebliğe karşı, masumane formlar altında yine kendi bildiğini okumasıdır. İnsan her zaman saf dine açıktan meydan okumaz, pagan ve yoldan sapmış atalarının geliştirdiği gelenek ve görenekleri, kültürel form ve alışkanlıkları, kabul edilebilir biçimlere sokarak devam ettirir, böylece tevhide karşı yeni formda bildik eski inançları devam ettirir.
Yılbaşı
kutlamaları ve Noel Baba ritüelleri
modern dünyanın pagan kutlamalarına dönüşmüş bulunuyor. Bundan sadece tevhidin ne olduğunu iyi bilen Müslümanlar değil, Hıristiyan dünyası da rahatsız. Mesela Noel Baba kültürüne karşı mücadele başlatılıyor.
Noel Baba karşıtları, Hz. İsa'nın
doğum günü kabul edilen Noel kutlamalarında,
Almanya ve İsviçre'de uzun bir geleneğe sahip olan figür Christkind'in (sarı saçlı, kanatlı çocuk Mesih) öne çıkarılmasını
teklif ediyorlar. Christkind
taraftarları, "ticari
Amerikan geleneği"nin bir uzantısı olarak gördükleri Noel Baba'yla ilgili ürünlerin satışını yasaklayan işverenleri ödüllendireceklerini ilan ediyor. Yıllardır bu kampanyayı yürüten "Pro-Christkind" taraftarları, bu yıl ülkede yüzde 70 oranında taraftar bulduklarını belirtiyorlar. Grup aralık ayının başlarında, Graz kentinde Noel Baba karşıtı
protesto yürüyüşü de yaptı.
Viyana'nın Freyung meydanındaki en eski Viyana Noel Pazarı, geleneksel olmadığı için bu yıl Noel Baba dekorasyonu satmadıklarını bildiriyor. (Yeni
Şafak, 16.12.2009)
Şimdi gelelim durumumuza. Biliyoruz ki,
yılbaşının miladi takvime göre belirlenmesi mecburidir. Osmanlı'dan sonra diğer birçok İslami gelenek ve teamülün yerine Batı'dan
ithal edilenlerinin ikame edilmesi, bize zamanın Düvel-i muazzaması tarafından mecburi kılındı. Bugünün küresel düvel-i muazzamaları bunun nezaretini yapmaya devam ediyorlar. Yılbaşı vd. konulara masumane gözle bakanlar, "Bunda ne var canım" diyorlar. "Miladi yılın başlangıcı, çoluk çocuk televizyonda eğlence programları -ilerleyen saatte dansöz- seyreder, kuruyemiş,
meyve ver, bu arada aldığımız piyango biletinden iyi bir ikramiyenin çıkması için dua ederiz." derler.
Başka bir kesim, "Mis gibi Hicri takvimimiz varken, Hıristiyanların yılbaşından bize ne!" der, bu sefer "Hicri takvim başlangıcını kutlama" bid'atını dine dahil ederler. "Ne olsa gider" felsefesine dört elle sarılan postmodern muhafazakârlar da "Hem Hicri yılbaşını, hem yılbaşını kutlarım" der ve bu pagan geleneği gönül huzuruyla kutlarlar.
"Biz ne yapacağız?" derseniz. Bizim için kutsalın kesafet kazandığı tek bir gece vardır: O da Kur'an ve Sünnet'le sabit
Kadir Gecesi'dir. Günler Allah'a aittir. Sair gecelerde ne yapıyorsak bu gece de aynısını yapmaya devam edeceğiz...