Soru: Kurbanımızın parasını vermiş, kesmeleri için kendilerini
vekil tayin etmiştik. Aldığımız haberlere göre
kurbanımızı keseceklerine söz verenler, verdikleri sözlerinde durmamış, parasını aldıkları kurbanımızı kesmemişler.
Bu sebeple biz şimdiye kadar hiç
ihmal etmediğimiz kurbanımızı bu sene kesmemiş durumuna düşmüş olduk.
Şimdi nasıl davranacağımızı bilemiyoruz. Ne yapmalıyız ki; kurbanını kesmeyen kimse durumuna düşmekten kurtulup vicdanen huzura kavuşalım? Yeniden bir kurban mı kessek, yoksa gelecek Kurban Bayramı'nı mı beklesek?
Cevap: Hanefi'de kurbanın kesim günleri bayramın üç günüdür. Şafii'de dördüncü günü de kesilebilir. Bu özel günlerinde kesilemeyen kurbanlar, günü geçtikten sonra kurban olarak kesilemezler. Bu sebeple gününde kesilmeyen kurbanın parasını yoksula vermek suretiyle kurban borcundan kurtulma yolu
tercih edilir. Şayet şu an yoksula ödeyecek böyle bir imkân yoksa, olduğu zaman bu ödemeyi yapar, vicdanen huzura kavuşabilirsiniz. Geçmişte ihmal edip de şimdi pişmanlığı duyulan tüm kurbanların parasını ihtiyaç yerlerine vererek, duyulan huzursuzluktan kurtulmak mümkündür.
Soru: Geceleri tırnak kesilmez, tıraş olunmaz diyorlar, bu doğru mudur?
Cevap: Temizlik için belli gün ve saati beklemek mecburiyeti yoktur. Ne zaman ihtiyaç duyulursa o zaman tırnak da kesilir,
temizlik de yapılır. Temizliğin tehiri değil, tacili
sünnete uygundur.
Ancak bu gibi temizlikler öteden beri daha çok cuma günleri yapılır, tırnaklar kesilir, boy abdesti alınır, cumaya tertemiz giyimle gidilmesi sünnete daha uygun bir âdet olarak uygulanır. İrşat kitaplarında bu konuda ibretli misaller de verilir.
Nitekim şarkın büyük velisi Bayezid-i Bistami Hazretleri, bir cuma günü böyle umumi bir temizlikten sonra giydiği yeni elbisesiyle cumaya gitmek üzere yola çıkar. Ancak önünden geçtiği binanın balkonundan bir
mangal külü bahçeye döken bir hanım, külün tümüyle tertemiz giyimle cumaya gitmekte olan Bayezid'in üzerine savrulduğunu görünce ne yapacağını şaşırır. Çünkü Bayezid, duası kabul olan bir maneviyat büyüğü olarak bilinmektedir. Ya ellerini açıp da üzerine bir mangal külü boca eden hanıma beddua ederse durum ne olur?
Korkulan da olur, üstü başı kül içinde kalan Bayezid, kıbleye doğru yönelerek ellerini açıp dua etmeye başlar, ama nasıl dua eder? Bakın ne der?
- Rabb'im! Sen ne büyük merhamet sahibisin. Aslında ben başından bir mangal
soğuk kül değil de kızgın ateş dökülmeye layık iken, sen yine merhamet ediyor, soğuk külle ikaz ediyorsun beni. Sana sonsuz şükürler olsun!..
Bundan sonra evine dönen Bayezid, küle bulanmış giyimini çıkarır, cumaya yeni bir temizlik ve giyimle gitmeyi ihmal etmez.
Soru: Sofrada yemeği sol elle değil, sağ elle yemenin sünnet olduğunu biliyoruz. Ancak bazen sol elimizi de kullanmaya ihtiyaç oluyor. Bu durumda ne olacak? Yemekte ihtiyaç halinde sol elimizi de kullanamaz mıyız?
Cevap: Yemeği sağ elle yemenin sünnet olduğu kesindir. Ancak ihtiyaç halinde sol eli yardımcı olarak kullanmanın
yasak olmadığı da bilinmektedir. Efendimiz'in ihtiyaç halinde iki elini de kullandığı olmuştur. Bir eline
tatlı hurmayı, diğerine de karpuzu alarak iki elini de sofrada kullandığı şemail kitaplarında zikredilmiştir. Hurmanın sebep olduğu harareti öteki elindeki karpuzla teskin ettiği yorumu da yapılmıştır.
Efendimiz'in hadisi hemen herkese huzur vermiştir: "Kolaylık gösterin zorlaştırmayın, müjdeleyin,
ümit kestirmeyin."