Dün bazı gazetelerde Kenan Evren'in evinin bir türlü satılamadığı yazıyordu. Evin satılmaması üzerine
Milliyet Gazetesi'nin Cadde ekinde yazan Mehveş Evin, bir
öneri getiriyor.
Diyor ki: "Biri 450 bin Euro'yu bastırıp satın alsın ve 1980
darbesine adanan bir müzeye dönüştürsün."
Gerçekten de muhteşem bir öneri bu. Bu kadar param olsa hiç tereddüt etmeden alırdım Kenan Evren'in evini. Mehveş Evin'in önerdiği gibi bir darbe müzesine dönüştürürdüm ama müzede sergilenecek şeyleri, sadece darbeden sonra yapılan işkenceler, sorgulamalar, fişlemeler ve yasaklanan yayınlarla sınırlı tutmazdım.
Bilmem 12
Eylül'ü sergilemeye nereden başlamak lazım? Belki 1
Mayıs 1977
Taksim'den başlanabilir. Daha öncesi de var ama en sansasyoneli olduğu için hadi
1 Mayıs'ı başlangıç olarak alalım.
Hani şu 37 kişinin öldüğü ve kalabalığın üzerine kimin tarafından ateş edildiği hiçbir zaman belli olmayan Taksim olayları mutlaka o müzede yer almalı. Dün yıldönümü olan
Maraş olaylarının dehşet fotoğrafları da o müzenin duvarlarında sergilenmeli kesinlikle...
Maraş olayları demişken
Çorum olaylarının ve
Hamit Fendoğlu ile torunlarının şehit edilmesinden sonra sahneye konulan
Malatya olaylarının fotoğraflarının da mutlaka burada gösterilmesi lazım. Cahit Tütengil'in kırık gözlüğünün, Abdi İpekçi'nin öldüğü gün taktığı kravatın, Kemal Türker'in kanlı gömleğinin, Gün Sazak'ın yanındaki kaleminin o müzede mutlaka gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Darbeden sonra yaşı büyütülerek idam edilen Eren'in gerçek nüfus cüzdanının müzede en büyük ilgiyi göreceğinden şüphem yok. Hâkimin şerhine rağmen idam edilen solcu
Necdet Adalı ve ona denge olsun diye aynı gün aynı yerde idam edilen
ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu'nun hayatına son veren ipler de o müzede en görünür yerde olmalı. Aynı şekilde Necdet'in annesinin saçlarına düşen yıldızlar da bu müzenin çok önemli bir yerini işgal etmeli.
İşkence aletlerini, işkenceden ölenlerin
ölüm raporlarını ve
sakatlık raporlarını sergilemek zaten herkesin ilk aklına gelecek adımlardır.
Bence
12 Eylül bunlarla bitmez.
27 Mayıs darbesi ile 12 Eylül darbesinin spastik çocuğu 28
Şubat post-
modern darbesine de bu müzede yer vermek lazım. En çok o dönemin yalan yazan gazetelerinin sergilenmesi gerekiyor. Sonra da andıçlar, müzenin en çok yer tutacak malzemeleri arasındadır. Yalanlar, iftiralar, senaryolar, 'mış gibi' yapmalar da bu dönemden müzeye alınacak belgeler olacak. Ayrıca portrelere yer vermek gerekir bu kısımda... Kifayetsiz muhterisler albümüne geniş geniş yer ayırmak lazım. Aslında 90'lı yıllar için ayrıca bir müze açmakta büyük yarar var ama şimdilik burayla yetinelim.
12 Eylül'e, 28 Şubat'a müzede yer bulunur da son dönemdeki darbe girişimlerine bulunabilir mi bilmiyorum...
Ergenekon sanıklarının yaptıklarını sergilemek için yer bulmak bir hayli zor olacak.
Poyrazköy ve
Zir Vadisi silahlarına nasıl yer bulunacak bilmiyorum. Kirli planın ıslak imzalı belgesini,
Kafes Eylem Planı'nı,
Aktütün ve
Dağlıca baskınlarının
canlı yayın görüntülerini bu müzede sergilemekte yarar var tabii. Son olarak Bülent Arınç'ın evinin krokisi bu bölümde mutlaka olmalı.