CHP'nin bir grup milletvekili
İstanbul/Silivri'de yapılan
Ergenekon duruşmalarını yerinde izliyormuş; son duruşmada gidip
sanık avukatlarının yanına oturduklarında kalkan toz sayesinde bunu öğrenmiş olduk. Bir milletvekili, “Ben meslekten avukatım, ne var bunda?” diye sormuş... Vakt-i zamanında
Ergenekon sanıklarından ikisinin de vekiliymiş o avukat zaten...
Savcıların 'milletvekili yeminine aykırı' buldukları bu tavrı
TBMM yönetimi sakıncalı görecek mi bakalım?
Ergenekon
davasının merkezine oturduğu 'devletin yetkilerini kötüye kullananları
tasfiye' sürecini bizden önce yaşamış ülkelerde görülen davalarla bizdeki arasında benzerliği olmayan neredeyse tek nokta, siyasetin verdiği tepki... Davalardan en fazla bilineni 'Gladio'nun üzerindeki sır perdesi kalktığında İtalya'nın kalburüstü pek çok politikacısının, askerler, üst düzey bürokratlar, işadamları ve gazeteciler ile birlikte, örgütte yer aldıkları ortaya çıkmıştı. Politikacılar yalnızca muhalefetteki Muhafazakârlardan oluşmuyordu; Sosyalistler de, Liberaller de 'Gladio' saflarında yerlerini almışlardı.
Bizde İtalya'dakine benzer P2 Locası gibi bir '
beyin' bulunmadığı ya da ortaya çıkartılamadığı için, örgütün politikaya uzanan bir boyutuna ulaşılamadı. Ne bileyim, belki de öyle bir boyut hiçbir zaman olmadı; olmuş olsa da muhtemelen
Meclis içerisine giremeyenlerden ibaretti. Ergenekon sanıkları arasında politikaya hevesli tek tük bazı kişiler bulunuyor.
Partileri adına Ergenekon duruşmalarını izleyen milletvekilleri, bunu, adaletin yerine gelmesi konusuna duydukları titizlikle yapıyorlar hiç kuşkusuz... Savcıların
iddianame yazmaları, duruşmalarda sanıkları sorgulamaları,
yargıçların ifadeleri zapta geçirmeleri aşamalarında politik gözlemcilerin yer aldığı bir dava olarak tarihe geçecek Ergenekon...
Duruşmadaki varlıkları, davayı yürüten yargıç ve savcılar için bir tür 'liyakat' kanıtı haline gelebilir.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN