Laiklik ve katsayı


Katsayı eşitlenmesi konusunda Danıştay 8. Dairesi çok kötü bir yürütmeyi durdurma kararı verdi. YÖK bu karara itiraz etti ama Danıştay Daireler Genel Kurulu bu itirazı da reddetti. Önümüzdeki aylarda bu konuyu toplum olarak, eğitimciler, gazeteciler olarak yoğun bir biçimde tartışacağız. Ancak, arada sırada da günlük tartışmaların bir nebze dışına kaçıp meselenin özünü aramakta fayda olabilir. Eski YÖK, bugünün yüksek yargısı söz konusu katsayı meselesine adalet açısından, pedagoji açısından, hızla değişmekte olan eğitim teorileri ve yaklaşımları açısından falan bakmıyorlar. Kimse kendini kandırmasın, eski YÖK katsayı kararı, Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararı ve muhtemelen alınacak olan nihai karar hep laiklik eksenli, imam-hatip liseleri eksenli olacak; eğitime ilişkin kaygılar kimsenin umurunda değil. Aslında aynı değerlendirmeyi yeni YÖK ve siyasi iktidar için de bir ölçüde yapmak mümkün; onlar da meseleye aynı eski YÖK’ün, bugünkü Danıştay’ın baktığı gibi bakıyorlar ama başka açıdan bakıyorlar. Bu büyük ve önemli kavganın imam-hatip liseleri eksenli sürdüğünü herkes biliyor, herkes görüyor ama bilmemezlikten, görmemezlikten geliyor. Ama burada, sonuç olarak, AK Parti’nin, yeni YÖK’ün tezinin, konuya yaklaşımının, amaç ne olursa olsun, daha doğru, eğitimin temel yönelimlerine daha uygun olduğunu söylemek de gerekiyor; eski YÖK kararı, yüksek yargının tutumu bir eğitimci açısından kabul edilebilir şeyler değil. Meselenin özü imam-hatip liseleri ve laiklik ise bu konuda da artık yeni şeyler söylemek, yeni uygulamalara teşebbüs etmek şart; adım adım gidelim. 1- Laiklik ciddi bir konudur, herkesin özgürlüğü için gereklidir. 2- Laiklik somut olarak test edilmesi gereken bir konudur ve en iyi test yeri devlet bütçesidir; laiklik demek devlet bütçesinden inançlara kaynak ayırmamak demektir. 3- Laik devletlerde (sadece devletler laik olabilir) vatandaşın parasıyla yani vergiyle din eğitimi, zorunlu din dersi (AİHM, Zengin kararı?) ve Diyanet İşleri Başkanlığı gibi bir kurum olamaz. 4- Laik bir devlette vergi kaynağıyla imam yetiştiren okullar da olamaz. 5- İmam-hatip liseleri zaten insanların çocuklarını imam olsunlar diye gönderdiği okullar da değillerdir. 6- İmam-hatip liseleri klasik lise eğitimini, isteyen ailelere ve çocuklara beraberinde din eğitimi ile birlikte veren meslek lisesi niteliğinde OLMAYAN okullardır. 7- Laik bir devlette de bu tür klasik lise eğitimi-din bilgisi eğitimi birlikteliğini gerçekleştiren okullar devlet okulları olamazlar. 8- Klasik lise eğitimi-din bilgisi eğitimi birlikteliğine toplumsal talep yüksekse, ki öyle gözüküyor, bu tür okullar devlet dışında, vergi geliri kullanmaksızın özgürce açılabilmelidir; bu okullara da denetim sadece temel anayasal ilkelere (2. madde) sadakat bazında yapılmalıdır. 9- Üniversite giriş sistemi değişmeyecek ise, bu okullardan ve başka devlet ya da özel meslek liselerinden üniversiteye geçişte de katsayı uygulaması her türlü eğitimsel yaklaşıma terstir. 10- Üniversite giriş sistemi yeniden düzenlenir, her üniversite ya da yüksekokulun kendi öğrencisini seçme imkanı olursa, bu tartışmalar zaten kendiliğinden sonlanabilir. 11- Laik Fransa’da devlet nasıl papaz yetiştirmiyor ise, laik Türkiye’de de devlet imam yetiştirmemelidir. 12- İmamların devlet dışında yetişme, eğitim alanları olmalıdır. 13- Devlet eliyle aydın din adamı yetiştirme projesi yanlış bir projedir. 14- Bu tartışmaları Türkiye bakalım ne zaman, bu boyutuyla serinkanlı bir şekilde yapabilecektir? 15- Muhafazakar kesim dinle ilişkisine devlet eksenli (Diyanet, imam-hatip liseleri) bakmamaya alışmalıdır.
<< Önceki Haber Laiklik ve katsayı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER