'Kibir' ile buraya kadar


Başbakan Tayyip Erdoğan Amerikan başkentinden ayrıldı, ama bir saatlik uzatmaya da sahne olan Beyaz Saray'da Barack Obama ile buluşması ve görüşme sonrası katıldığı toplantılarda yaptığı konuşmalar, kolayından unutulacağa benzemiyor. Uluslararası sorunlarla ilgili olarak Türkiye'de ne söylüyorsa, Washington'da onları tekrarladı Başbakan Erdoğan; hem de üslubunu yumuşatma ihtiyacı duymadan... Konuğu olduğu ülkenin bugüne kadar izlediği politikaların yanlışlığını ifade ederken de lâfını esirgemedi, İsrail'in aşırılıklarına temas ederken de... Avrupa Birliği'nin Türkiye'nin elli yılı bulan üyelik beklentisine hiç de hak edilmeyen yapay engeller çıkartmasına dair en sert çıkışını da Washington'a saklamış Tayyip Erdoğan... Yalnız bizim siyasilerin değil, dünyanın başka yerlerindeki devlet adamlarının da genellikle uyguladığı “Beyaz Saray'a kabul edilmiş isen sakın ABD'yi ve İsrail'i eleştirme” kuralına kulak asmadı; gerçekleri gönlünden geldiği gibi muhataplarının yüzüne karşı söylemekten geri durmadı. Amerika 'kibir' tavrının sahibi bir ülke; Beyaz Saray'da yaşayanlar da bu 'kibiri' şahıslarında hep taşıdılar. George W. Bush'un birbiri ardına yaptığı hatalarda en büyük pay birilerinin 'emperyal kibir' dedikleri ruh haliydi. “Ya bizimlesin, ya düşman” çıkışı, “Kimse peşimizden gelmese de savaşa gireriz” meydan okuması, “Gerekirse Irak'ta 100 yıl kalırız” takıntısı doğrudan o 'kibir' hali ile ilişkilidir. Bush hastalığın bütün ârazlarını hemen her safhada dışa vurduğu için en çarpıcı örnektir; ancak geçen yüzyılın hemen her dönemecinden bugüne, ABD başkanları, Bush'la kıyaslanacak pek çok yanlış karara imza atmaktan geri durmamışlardı. En 'demokrat' başkanlardan biri sayılan Bill Clinton, teröristlerin iki ABD Büyükelçiliğine saldırısı üzerine, Afganistan'daki sivil hedefler üzerine bomba göndermekten çekinmemişti.YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
<< Önceki Haber 'Kibir' ile buraya kadar Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER