Mehmet Tezkan refikimize 24 saatlik “ün” getiren “siyasetçiler az konuşsun” yazısı hakkındaki geyiklerin ardı arkası kesilmiyor.
Meğer herkes ne çok doluymuş...
Doğan Grubu’nda köşe tutmuş yazarların neredeyse tamamı mevzuya el attı, usulünce Başbakan’a giydirdi... “Faşist” diyenler çıktı. “Herkesi yandaşın mı yapmak istiyorsun?” diyenler çıktı. “Sen Abdülhamit’in sansürünü mü hortlatmaya çalışıyorsun” diyenler çıktı. “Öfke belagatiyle konuşuyor, ciddiye almayın” diyenler çıktı.
Konu,
tartışma programlarına bile taşındı...
Mesela, bir “acul” çıktı, memleketin tek meselesi buymuş gibi, ekranda saatlerce monolog yaptı.
Bunlar böyledir...
Siyasetçi takımından
küçük bir “tavır” gördükleri zaman ortalığı ayağa kaldırırlar, bedavadan “basın özgürlükçüsü” kesilirler... Ama gözlerinin önünde gazeteci azarlayan, basın toplantılarını “fırça toplantıları”na dönüştüren, “şunu yaz, şunu yazma” diyerek istiskalin kralını yapan generallerin karşısında susarlar.
Tuna da girmiş konuya...
Şair, yazar, romancı, sinemacı, müzisyen, gazeteci Tuna Kiremitçi...
Diyor ki, “Sayın Başbakanımız şöyle buyurmuş: ‘Köşe yazarları, siz ne kadar az yazarsanız
ülke o kadar huzur bulur.’ Ben de
kendisine olan sevgimden ve saygımdan dolayı bugün az yazmaya karar verdim.”
Dediğini de yapmış, “az” yazmış...
Okuyalım:
“
Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde, en çok oyu alan Prof. Fevzi Sürmeli yerine üçüncü sıradaki adayı
rektör olarak atayan Sayın Cumhurbaşkanı’nın fevkalade ayıp ettiğini söylemekle yetiniyorum. İnşallah yeterince az ve öz yazabilmişimdir. Ne de olsa vazifemiz, vatana millete faydalı olmak.”
Olmuş...
Hakikaten de vatana millete faydalı olmuş.
Ben Tuna’nın vatana millete daha da faydalı olması için, Sezer dönemindeki atamaları da kurcalamasını ve önce “itirazcı” sıfatını hak etmesini istiyorum.
Bir önceki Cumhurbaşkanımız
Ahmet Necdet Sezer,
Gazi,
Fırat,
Erciyes,
Cumhuriyet ve
Trakya üniversitelerinde,
seçim sonuçlarını ve YÖK’ün yaptığı sıralamayı es geçerek, kendi ideolojik cemaatinden kişileri
rektör olarak atadı.
Tuna buna ne diyor?
Sezer, Süleyman
Demirel Üniversitesi’nde de aynını yaptı. Seçimde ikinci ve üçüncü gelen kişileri değil, “toplist”te adı dahi olmayan birini rektör olarak atadı. Üstelik, o “biri”nin
oy oranı yüzde 10 bile değildi.
Tuna buna ne diyor?
Sezer dur
durak bilmiyordu... Kocaeli’nde, Kahramanmaraş’ta, Malatya’da... Daha birçok yerde, liste birincilerini değil, “yakınlık” derecesi yüksek adayları rektör olarak atadı. Ki, aralarında 1 oy (yazıyla ‘bir’ oy) alanlar bile vardı.
Tuna buna ne diyor?
Sezer yapınca iyi, Gül yapınca kötü mü?
Peki, “az” ve “öz” yazarak vatana millete faydalı bir gazeteci olduğunu kanıtlayan Tuna, Cumhurbaşkanı Gül’ün “Rektör atama yetkisini benden alın, bu böyle olmuyor” dediğini biliyor mu?
Bilmiyor...
İtirazını Başbakan’a değil, bu harikulade sistemin mucidi Kenan Evren’e, Evren’in yaptığı anayasayı (dolayısıyla atama sistemini) değiştirtmemek için ölümüne mücadele veren Deniz Baykal’a yapması gerektiğini biliyor mu?
Bilmiyor.
Şimdi gel de, “Her gün yazıyorlar... Her konuda ahkâm kesiyorlar...” diyen Başbakan’a hak verme!
Madem bilmiyorsun, ne diye kendini ortalara atıyorsun? Az dur, az bekle, az öğren, sonra gel... Bir de seninle uğraşmayalım!