Türkiye döviz sorunu yaşar mı


Türkiye’de vatandaş yöneticilerine güvenmediğinden diğer ülkelerin parasıyla tasarruf yapar. Krizlere karşı tasarrufunun değer kaybını, döviz ve altın tutarak engellemeye çalışır. Döviz mevduat verileri, dün yayınlanan Merkez Bankası Finansal İstikrar Raporu’nda yer aldı. Hane halkının, bankalardaki döviz mevduatı 70 milyar dolara ulaştı. Şirketlerin döviz mevduat hesabı ise 50 milyar dolar civarında. Peki, döviz tutmak faydalı mı? Kurumsal yapısı sağlam olmayan ülkelerde faydalı. IMF, Türkiye’ye dokuz yıllık stand-by anlaşması döneminde vatandaşın mevduatını döviz olarak tutmasını istememişti. Ama vatandaş, IMF’i dinlemeyerek döviz tutmaya devam etti. Ve hane halkı döviz tuttuğu için dünya mali krizi Türkiye ekonomisine fazla hasar veremedi. Yaşanan bu olumlu sonucu IMF Başkan Yardımcısı John Lipsky de kabul etti “Hane halkının mevduatını döviz olarak tutması Türkiye’de dünya mali krizinin olumsuz etkilerini azalttı” dedi. Hane halkının döviz borcuna gelince... Türkiye’de hane halkının döviz mevduatına karşılık döviz borcu çok düşük tutarda. Hane halkının 70 milyar dolarlık döviz mevduatına karşılık, sadece dövize endeksli 2,4 milyar dolar borcu var. Ayrıca hane halkının, döviz ve Türk parası olarak toplam borçlarının, toplam varlıklarına oranı yüzde 34,4 tutuyor. Aile borçlarının, varlıklarına oranı diğer ülkelere göre de oldukça düşük. Türkiye’de ailelerin borçlarının düşük olması krizlerde ekonominin hızla toparlanmasına yardım ediyor. Türkiye’de şirketlerin döviz yükümlülüklerini incelersek... Türkiye’de reel kesimde faaliyet gösteren şirketlerin döviz borcu 142,4 milyar dolar tutuyor. Bu borcun 77,7 milyar doları Türkiye’deki bankalardan ve onların yurtdışı şubelerinden alınmış. Sadece 51 milyar doları Türkiye de yerleşik olmayan bankalardan temin edilmiş. Bu rakamlar bize reel kesimdeki şirketlerin, Türkiye’de faaliyet gösteren bankalardan “back to back” dediğimiz, şirket sahiplerinin kaynaklarından borçlanmanın yoğun olarak kullandığını gösteriyor. O halde reel kesimde şirketler döviz borçlarını kolayca ödeyebilirler. Zaten şirketler, krizin derinleştiği 2008 yılının eylül ayından beri sorun çıkarmadan borçlarını ödüyorlar. Önümüzdeki bir yıl içerisinde ödenecek şirket borçları, 28 milyar dolar olduğuna göre bu miktar dış borcun ödenmesinde herhangi bir sorun görünmüyor. Peki, son günlerde Türkiye’nin borçlarını ödeyememesi karşılığı alınan sigorta primleri (credit defauld swap spread) niye yükseliyor? Türkiye’de hane halkı ve özel şirketler borçlarını ödeyebilecek mali güce sahipler. Ayrıca devlet borçlarının, ulusal gelire oranı da yüzde 48 civarında; dolayısıyla ortada sorunlu bir borç yükü yok. AK Parti hükümetinin “demokratik açılım” politikası bazılarının yurtiçinde ve yurtdışında hoşuna gitmiyor. İşte bu nedenle sigorta primini düşürmeleri gerekirken yükseltiyorlar. Halbuki Türkiye, demokratik açılım gerçekleşirse borçlarını daha kolay öder. Ama onların amacı, borçların kolay ödenmesi değil. Onlar, yüksek risk primi olarak her yıl aldıkları 21 milyar doları kaybedeceklerinden korkuyorlar. Barışı risk olarak görüyorlar. Rantiyelerin yarattığı bu sorun içte ve dışta hızla çözülmeli. Aksi takdirde yüksek risk primi ödemeye devam edeceğiz.
<< Önceki Haber Türkiye döviz sorunu yaşar mı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER