CHP’de
Onur Öymen’in başlattığı
Dersim krizi sonrasında
Baykal açık olarak Öymen’den yana tavır aldı.
Bu kriz dolayısıyla CHP’de değişim umut eden kesimlerde de bazı beklentiler ortaya çıktı.
Baykal’sız ve sosyal demokrat bir CHP umudu içinde olanlar, Kılıçdaroğlu’nun ve faşizan eğilimlere rağmen partide barınmaya devam eden solcu demokratların seslerini yükseltmesini bekliyor.
Bu boşuna bir bekleyiştir. En geç on sekiz ay sonra
seçim vardır ve milletvekili
aday listelerini Baykal hazırlayacaktır. Eğer Kılıçdaroğlu da tekrar milletvekili olmak istiyorsa, Öymen için söylediği “gereğini yapsın”ın devamını getiremez.
***
Sosyal demokrat olduğu iddiasındaki CHP’de “faşizan” ve “ırkçı” tavırlar ceza görmüyor; tam tersine, bu tavırların sahiplerinin Baykal’ın “yakınları” olmaları dolayısıyla
yönetim onlara
destek çıkıyor.
Bir süre önce bir milletvekili, Cumhurbaşkanı Gül’ün ailesinde
Ermeni olduğunu iddia etmiş, tepkiler üzerine yönetim bu şahsa göstermelik bir ceza verir gibi yapıp olayın üstünü örtmüştü. Baykal’ın “askerlerinden” bu milletvekilinin, ister
cumhurbaşkanı ister değil, bir kişinin ailesinde Ermeni bulunmasını kötü bir şey gibi görmesinin en kaba ve adi
ırkçılık olması parti yönetimini rahatsız etmemişti.
CHP yönetiminin, konu ister Ermeniler, ister
Kürtler ister Aleviler olsun, ırkçı ya da faşizan tavırlar almalarından rahatsız olmaması Baykal’ın siyasi çizgisinin
doğal bir sonucudur.
Kimileri, CHP içinde hatta yönetiminde bulunan, Kemal
Anadol gibi gerçek sol siyasetten gelen, siyasi hayatında hep faşizm ve ırkçılıkla mücadele etmiş, ortada sadece düşmanlık havası varken Türk-
Yunan dostluğu için çalışmış kişilerin tepkisiz kalmasına şaşırıyor.
***
Aslında buna şaşırmak da anlamsız. Siyasi partiler yasası değişmedikçe, partilerin genel başkanlarına sunulmuş padişahlık yetkileri ortadan kalkmadıkça, partilerin içinde
demokrasi geçerli olmadıkça onlar da tepki gösteremez.
Milletvekili adaylarını yine
Deniz Baykal belirleyecek, onun kararları tartışmasız geçerli olacaktır.
Kılıçdaroğlu da fazla konuşamaz, Anadol da sesini çıkaramaz, milletvekili olmak isteyen il başkanları da kulaklarını kapatırlar.
Mustafa Kemal faşist değildi, ama onun partisinde bugün en kaba ırkçılık geçer akçe haline geldi.