Silivri'de bir büyük
dava görülüyor.
Ergenekon davası.
Bu dava çerçevesinde ucu generallere kadar uzanacak şekilde askerler yargılanıyor, gazeteciler-yazarlar, üniversite
öğretim üyeleri, istihbaratçılar,
emniyet görevlileri, siyasetçiler yargılanıyor.
Ergenekon derin bir yapı.
Peki, acaba Ergenekon hiç yargıya uzanmadı mı? Yani yargı ayağı yok mu Ergenekon'un?
Bu soru hep soruldu.
Ama işin zorluğu var.
Ergenekon davasını yargı görüyor ve o yargı, "
Yargıdaki Ergenekon"u araştıracak... Bunun zorluğu açık. Hele "Yargıdaki Ergenekon", Silivri'deki davayı sürdüren kadroların çok üstünde bir kariyere sahipse, işin zorluğu bir kat daha artıyor ve belki de işi imkânsızlığa doğru sürüklüyor.
Bir de her türlü ihtilafta son sözü söyleyecek olan yargının, yargı huzuruna çıkarılması "Yargıya
baskı" iddialarına yol açabileceği için her zaman büyük tartışmalar getirmiştir.
Şu anda patlak veren "Yargıdaki savaş" olayına baktığımızda, sözü geçen işin ne kadar zor olduğu daha iyi anlaşılır.
Olay, bir "
Telekulak olayı" gibi gözükse de meselenin derinliğinde, Ergenekon mücadelesinin bulunduğu açık.
Hatta meselenin "Telekulak olayı" haline getirilmesi bile, Ergenekon savaşlarında benimsenen bir taktik olarak bile görülebilir. Çünkü olay o çerçevede ele alınırsa, "
Dinleme karşıtı" bir kamuoyu oluşturmak, dolayısıyla Ergenekon duyarlılığını diskalifiye etmek çok daha kolay hale gelir.
Oysa hadise Ergenekon boyutunda dikkate alındığında çok farklı bir görüntü ortaya çıkıyor.
Bence haberin farklı çerçevesini Yeni
Şafak verdi.
Yeni Şafak'ta haber şu şekilde kurulmuştu:
"On hakim ve savcının Ergenekon operasyonu kapsamında
mahkeme kararıyla dinlenen bazı çete mensuplarıyla yaptıkları konuşmalar sırasında dinlemeye takıldıkları ortaya çıktı.
Sincan 1. Ağır
Ceza Mahkemesi Başkanı Osman
Kaçmaz,
YARSAV Başkanı Ömer Faruk
Eminağaoğlu ile
İstanbul Basın Savcısı Ali Çakır başta olmak üzere 10 yargı mensubunun mahkeme kararıyla dinlendiği öğrenildi.
Edinilen bilgilere göre, Ergenekon
soruşturması kapsamında İşçi Partisi'nin Genel Merkezi'ndeki aramada 50'ye yakın hâkim ve savcının
telefon numaraları bulundu. Eski
Adalet Bakanı Mehmet Ali
Şahin, bu deliller kapsamında, '
Ergenekon soruşturmasının yargı boyutunun ortaya çıkarılması' için soruşturma izni verdi. Ergenekon Savcısı
Zekeriya Öz'ün de bu dönemde aralarında
Cumhuriyet Savcısı Murat Yiğit, hakim Hakkı
Yalçınkaya ile savcı Ali Çakır'ın da bulunduğu ve
terör örgütüyle ilişkileri saptanan 56 hakim ve savcıya ilişkin bilgileri
Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu'na gönderdiği öğrenildi.
Bu kapsamda Adalet Bakanlığı tarafından görevlendirilen 2
müfettiş İstanbul Adliyesi'nde bir süre inceleme yaptı. İki ay süreyle söz konusu hakim ve savcıların dosyalarını inceleyen, haklarındaki şikayetleri dinleyen müfettişlerin bir
rapor hazırlayarak Adalet Bakanlığı'na sundukları belirlendi.
Çetelerle dinlemeye takılan 56 yargı mensubunun isminin tespit edildiği ancak görevlendirilen 2 müfettişin yaptığı inceleme sonucunda sistemli ve düzenli olarak görüşen isimler üzerinde durduğu öğrenildi. Yargı mensuplarının Ergenekon operasyonu başta olmak üzere çetelere ilişkin bilgileri sızdırdıkları ve sanıkları yönlendirdikleri kuşkusunu yerinde bulan Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu 10 hakim ve savcının dinlenmesini uygun bulurken, 46 dinleme talebini ise geri çevirdi.
Kısa bir süre önce emekliye ayrılan
Bakırköy Adliyesi Savcısı Ali Çakır'ın Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Başkan Yardımcısı Ahmet Cinali ile yaptığı görüşme
teknik takibe takılmıştı. Ergenekon sanığı
Veli Küçük'ün de bir konuşmasında Mecit Ceylan'dan söz ettiği belirlenmişti. Basın davalarına
bakan Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görev yapan hakim Hakkı Yalçınkaya'nın da Ergenekon sanığı Kemal Kerinçsiz ile yaptığı
telefon görüşmesi dinlemeye takılmıştı.
İstanbul
Cumhuriyet Savcısı Murat Yiğit'in ise Ergenekon sanığı
Adil Serdar Saçan'la yaptığı konuşmalar tespit edilmişti."
Şimdi soru şu:
Bu ilişkiler ağı ortaya çıkmasın mı?
Klinik vak'a halinde bir YARSAV gerçeği var.
Danıştay cinayeti şüphelerle yüklü.
Bir "Yargıç" Cumhurbaşkanı yargılansın diye harekete geçiyor.
Aydınlık bünyesinde, Başbakan'a,
KKTC liderine kadar uzanan dinleme belgeleri ortaya çıkıyor.
Liderleri Ergenekon'da yargılanan Aydınlık'ta, hakim listelerine rastlanıyor.
AYM'den dışarıya bilgi sızıyor.
Bunlar, "Yargı" açısından normal mi?
"Yargıda Ergenekon" ukdesini kim çözecek? HSYK'nın, Yargıtay'ın ya da AYM'nin bu konuda bir girişimi var mı?
Cin şişeden çıktı, diyoruz ya... O cin, bir gün yargı alanında da dolaşacaktı, bu kaçınılmaz bir şey. Cin şayet tüm karanlıklara ışık tutacaksa, hoş geldi safa geldi.
BAŞSAĞLIĞI: Muhterem
Recai Kutan Beyefendi'nin değerli eşleri Mebrure Suna Kutan Hanımefendi'nin vefatını teessürle öğrenmiş bulunuyoruz. Merhumeye Allah'tan rahmet,
Recai Kutan Beyefendi'ye ve yakınlarına
başsağlığı diliyorum.