Malum belgenin ıslak
imzalı nüshası kimilerinin aklını başına getirdi, kimilerinin de kafasını daha beter karıştırdı.
Her zaman olduğu gibi iş geldi,
komplo teorilerine dayandı. “Komplo teorileri Türklerin tarih felsefesidir” diye ironik bir tespiti var Şerif Mardin’in. Keşke öyle olsa. Keşke daha sorgulayıcı olsak. Keşke bize hakikat adı altında sunulanlara karşı yeterince uyanık olsak. Maalesef öyle değil. Çünkü bizde işler biraz ters yürüyor. Kuşkuculuğu esas alması gereken bilim adamları skolastikten uzaklaşamıyorlar mesela.
O boşluğu doldurmak da bazı siyasetçilere kalıyor!
Siyasetçiler çaresizlik hissettiklerinde komplo teorilerine sığınırlar. Galiba bizimkiler bayağı bir çaresiz durumdalar. Memlekette olumlu veya olumsuz ne olsa mutlaka arkasında bir komplo arıyorlar.
Gündemde “
domuz gribi” konusu var ya, bütün dünyanın konuştuğu, tartıştığı... MHP’li bir siyasetçi bunun, “
Kürt Açılımını gözden kaçırmak için başvurulan bir
gündem de
ğiştirme hamlesi” olduğunu iddia etti. İnanılır gibi değil, ama kulaklarımla duydum... Üstelik aynı iddiayı tekrarlayan başkalarına da rastladım.
CHP’liler boş dururlar mı, onlar da “cunta belgesi”nin orijinalinin bunca zaman sonra ortaya çıkışını bu gerekçeye bağladılar. Yani Kürt
açılımı çerçevesinde dağdan inen PKK’lıların DTP milletvekilleri tarafından davul zurnayla karşılanması toplumda rahatsızlık uyandırdı.
Hükümet bu konuyu unutturmak için belgenin orijinalini bulup gündemi değiştirdi...
Galiba bunları söyleyenler kendi söylediklerine inanıyorlar da. Belki işin en vahim tarafı da burası.
Belgenin ne zaman savcılığa gönderildiği, PKK’lıları karşılama şovunun ne zaman olduğu falan önemli değil elbette.
İnsanoğlu inanmak istediğine inanıyor.
***
Çoğunlukla gazetecilerin de merakı vardır komplo teorilerine. Üstelik siyasetçiye yakışmayan bu merak gazeteciye yakışır. Ne de olsa
kuşkuyu öngören, görünenlerin ardındaki görünmeyen boyutu sorgulamayı gerektiren bir meslek bu.
Ama bir yere kadar. “Amerika’da
ıslak imza makinesi varmış. Bin dolar verip alıyorsun, istediğin belgenin altına istediğin imzayı ıslak biçimde yerleştiriyorsun” diye bir yazı ne mizah niyetine okunabilir ne de komplo teorisi niyetine.
Vaktiyle birtakım
emekli paşalarla birlikte tanıtılan “Erke Dönergeci” hakkında yazdıkları yazılar gibi.
***
Komplo teorileri masumiyetini koruduğu sürece keyiflidir, eğlencelidir. Zaten etrafımızda olup bitenleri açıklamak için “görünen gerekçeler” yeterli gelmediğinde komplo teorileri devreye girer.
Ama hakikati inkâr için kılıf arıyorsanız komplo teorileri işinize yaramaz; sonuçta
komik duruma düşersiniz.