Kundurasını fırlatmış... Bu,
devrimci bir
eylemmiş...
Hayır, kundura fırlatmadı, "
Nike" fırlattı. (İki gün geçince bayatladı ama "etli" bir konu bu, yazı değilse de mevzu mükerrer olacak, kusura bakmayınız.)
Eylemci
arkadaş "hakiki değil,
Aksaray Nike" diyor ki, o daha güzel... Son zamanların deyimiyle "çakma" Nike, yani
taklit, yani korsan mal. Tişörtünde de "Superfly" yazıyor, o daha da güzel.
Eylemci de bunu hatırlatanlara "eh, ne yapalım, demek ki emperyalizm o kadar içimize işlemiş" dedi, çıktı işin içinden.
Belli... Yapabildiği eylem de, televizyonda gördüğü Arap gazeteciyi taklit etmek... Ayakkabı fırlatmak Arap kültüründe çok büyük
hakaret (çölde
temizlik sorunu nedeniyle ayak "mekruh" sayıldığı için), Türkiye'de hiçbir anlamı yok.
Peki, bize özgü, halkımızın bağrından kopup gelen, buram buram
Anadolu kokan, epil epil, ılgıt ılgıt,
buğday gibi, başak gibi,
toprak gibi, madımak gibi bir eylem ne olabilir?
"Hareket" çekeceksin! Sağ bileğini tükürükleyip sol avucunda "şırrakk" diye şaklatarak! Başparmağınla da "tombik" çıkaracaksın!
Ama o zaman da kefere anlamaz. "Şans dilediğini" sanırlar.
Dünyaya seslenmek,
yabancı tribünlere oynamak istiyorsan da poponu açacaksın!
Evet,
kabak gibi çıplağını, hem çatalını hem yarığını göstereceksin. (İki yana ayırıp deliğini göstermen gerekmez.)
Bu da Batı'da en ağır hakarettir... Ama bu sefer de bizim tunç yüzlü, yağız Anadolu çocukları seni yanlış anlarlar! Üstelik sağda solda "emperyalizme domaldı" diye eleştiriler çıkar. Gene "içimize işlemiş" dersen daha da kötü yorumlara yol açar.
Yani, kime oynayacağına karar vereceksin hemşerim! Yok öyle haybeden
eylemcilik...
Söylenecek şey çok ama konuyu en güzel, sevgili dostumuz
Okay Gönensin özetledi. Yıllardır anlattığımızı bir çırpıda toparlamış. Hiç gocunmadan ve yüksünmeden, dünkü yazısından bir bölümü buraya almak isterim:
***
Bu
ayakkabı Türkiye'de solun kısırlığının, dünyadaki gelişmeler karşısındaki cahilliğinin, dünyayı izlemiyor oluşunun sembolüdür. Bağdat'taki ayakkabı dünyaya bir
mesaj verdi, İstanbul'daki ayakkabının ise vereceği bir mesaj yok. Çünkü Türkiye'de sol, bütün renkleriyle hem kendi
ülkesinin insanlarıyla hem de dünya ile ilişkisini kesme noktasına gelmiştir. O kadar ki, faşist
darbe planları yapanları "devrimci" zannetmekte,
demokrasi hakkındaki kanaatini 1960'ların deyimiyle "cici demokrasi"den öteye götürememektedir.
Kendisine Marksist, sosyalist, komünist ya da sosyaldemokrat diyenlerin, faşist darbe tezgâhlayanlarla, radikal milliyetçilerle aynı hatta durduğu tek ülke Türkiye'dir.
Bu yüzden de
iktidar alternatifi olabilecek herhangi bir sol ortada yok.
***
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN