IMF ve
Dünya Bankası toplantılarına bir
protestocunun fırlattığı
ayakkabı sayesinde ilgi arttı. O ayakkabı atılmasaydı, toplantılarla ilgili haberler gazetelerin iç sayfalarında kalacaktı.
Ayakkabı
eyleminin öncelikle tam bir
taklit olması pek hoş değil. Hatırlanacağı gibi, bir Iraklı gazeteci, ABD Başkanı olduğu sırada Bağdat’a giden W. Bush’a ayakkabı atarak dünyanın ilgisini bir kez daha Irak’taki
Amerikan işgaline çekmişti. Türkiye’de bir IMF işgali yok, IMF ile
anlaşma da yok. Ayrıca IMF hükümetlere, devletlere gitmiyor, onlar IMF’ye geliyor.
Bizim durumumuza baktığımızdaysa, çeşitli nedenlerle IMF ile anlaşma yapmak,
kredi almak istemeyen bir hükümet görevde.
O zaman bu ayakkabı neden atıldı...
***
Bu ayakkabı Türkiye’de solun kısırlığının, dünyadaki gelişmeler karşısındaki cahilliğinin, dünyayı izlemiyor oluşunun sembolüdür. Bağdat’taki ayakkabı dünyaya bir
mesaj verdi. İstanbul’daki ayakkabının ise vereceği bir mesaj yok.
Çünkü Türkiye’de sol, bütün renkleriyle hem kendi
ülkesinin insanlarıyla hem de dünya ile ilişkisini kesme noktasına gelmiştir. O kadar ki, faşist
darbe planları yapanları “
devrimci” zannetmekte,
demokrasi hakkındaki kanaatini 1960’ların deyimiyle “cici demokrasi” den öteye götürememektedir.
Kendisine Marksist, sosyalist, komünist ya da sosyal-demokrat diyenlerin, faşist darbe tezgâhlayanlarla, radikal milliyetçilerle aynı hatta durduğu tek ülke Türkiye’dir.
Bu yüzden de
iktidar alternatifi olabilecek herhangi bir sol ortada yok.
***
Türkiye’de dinamik ve akıllı bir sol olmamasının nedenlerinden biri, tabii ki 12 Eylül’lerdir. Bugün kendisine sol diyenlerin, bugünün 12 Eylülcülerini desteklemesi de onların başarılı olduğunun en açık işaretidir.
Kafası karışmış; 60’ların, 70’lerin kaba formüllerini tekrarlayarak sol
siyaset yaptığını zannedenlerin “özgün” bir eylem türü bile bulamamaları, Bağdatlı gazeteciyi bire bir tekrar etmeleri hazindir.
Ama Türkiye’deki herkes de bu tür protesto eylemlerine alışmak durumunda. Bu tür protestolar olacak ki, insanlar fazla dikkat etmedikleri konulara ilgi gösterebilsin, bu konuların farklı yönleriyle ilgilensin. Dünyanın gelişmiş kesimi bu tür renkli eylemlere alışmanın bir zararını görmedi.
Bu tür eylemler olmalı ki, bunların içerdiği tepki alanlarını herkes düşünebilsin, fırlatılan bir ayakkabının arkasındaki dünya üzerine tartışabilsin.