Demokratik
açılım çalışmaları sürerken 11 şehit daha geldi. Her birinin ayrı ayrı iç parçalayıcı hikayeleri var.
Kimisi geride yetimleri bıraktı, kimisi gözü
yaşlı annelerini. Yani ateş yine düştüğü yeri yaktı.
'Eylemsizlik ortamında 11 şehit nasıl verildi' sorusunun yeri değil ama 'acaba' sorusu insanın aklını kemiriyor. Bölgede görev yapan askere verilen ilk emir 'Ölmeyin' iken nasıl oluyor da bu kadar ağır kayıplar verebiliyoruz? Bu birlik pusuya nasıl düşürüldü?
Genelkurmay Başkanı
İlker Başbuğ defalarca söylemişti: 'Terörle mücadelede profesyonel askerler görev alacak' diye. Oysa henüz 15 günlük asker olan ve ilk operasyonuna çıkan Bolulu Emrah
Temel neden oradaydı? Toplasanız atış eğitiminde bir şarjör boşaltmamış bir acemi asker nasıl olacak da dağdakilerle mücadele edecekti?
Örgütün açılım ortamını sabote etmek için
eylem hazırlığında olduğunu
Ankara'da sağır sultanlar bile duymuşken art arda şehitlerin gelmesi soru işaretlerini artırıyor.
Önceki gün Emniyet uyardı: "
PKK'nın talimatı üzerine KCK sansasyonel eylemlere girecek." Hatırlatalım. PKK'nın benzeri bir talimatı sonrasında
Aktütün ve
Dağlıca baskınları yaşanmıştı.
Bölgeden gelen bilgiler hem Kandil'in hem de
Türkiye kırsalının hareketli olduğunu gösteriyor. Hatta çok popüler bir belediye başkanının oğlu da beraberinde kalabalık bir heyetle yakın zamanda dağa çıktı. Aralarında Ape Musa olarak bilinen Kadri Çelik (Dağlıca baskınını organize etmişti)'in de bulunduğu 'Ankara Grubu'nun açılım sürecini sabote etmek için
hazırlık içinde olduğu artık sır değil.
Bu aşamada ürküten bir istatistik de arşivde. PKK'nın eylemlere başladığı 14
Ağustos 1984'ten bu yana gerçekleştirdiği 38 büyük
karakol baskını incelendiğinde büyük eylemlerin sonbaharda yoğunlaştığı görülüyor. Mesela 44 şehit verilen; 5 kez basılan Aktütün sonbaharda basılmış. Bazıları şöyle; 25
Ekim 85 Serin Karakolu 9 şehit, 10
Eylül 91 Çobanpınarı 6 şehit, 7 Ekim 91 Taşlıtepe 11 şehit,
11 Eylül 94
Çağlayan 2 şehit, 1 Eylül 07 Dağlıca 7 şehit, 8 Ekim 07
Gabar 13 şehit, 21 Ekim 07 Dağlıca 12 şehit, 4 Ekim 08 Aktütün 13 şehit. Örnekleri uzatmak mümkün.
Terör uzmanları
örgütün konjonktürel olarak eylemlerini artırdığını teyit ediyor. Sonbahardaki artışı ise örgütün eylem stratejisine bağlıyorlar. Öncelikle şunu ifade etmek şart: Eylem yoksa örgütte yoktur. Dolayısıyla hiçbir gerekçe olmasa da PKK eylem yapar. Fakat eylül-ekim ayları 'kış üstlerine' çekilmeden önceki '
sezon finali' niteliğindeki eylemlerdir. Ses getiren bir saldırı yapan örgüt kasım başı itibarıyla '
ateşkes' kararı alır ve kışı uykuda geçirmeyi
tercih eder. Yani önümüzdeki günlere dikkat!
Hükümetin kararlılıkla sürdürmeye çalıştığı demokratik açılım sürecinin önündeki en büyük engellerden birisi sağda solda patlayacak bombalar ve gelecek şehitler. Daha önce de yazdığımız gibi 'dağ fare doğursun' diye bekleyen geniş bir
koalisyon da var. Bu dönemde gelecek
şehit cenazeleri hem hükümetin cesaretini kırar hem de açılıma '
ihanet planı' diyen muhalefetin eline koz verir. Dolayısıyla Türkiye bir kez daha sorunu tozlu raflara koymak zorunda kalır.
Umutları kıran ise DTP'nin ve örgütün söylemi. DTP her ne kadar '
demokratik özerklik' diye bir ifade kullansa da federasyon talep ediyor ve Öcalan'a
özgürlük dışındaki çözüm önerilerinden 'tatmin olmayacak.' PKK başka türlü
silah bırakmayacaktır. Bunu net olarak kullandıkları ifadelerde görmek mümkün. Hatta bölgeden gelen haberler örgütün 'iştahla ve şiddetle eylem hazırlığında' olduğunu gösteriyor.
Zaten hükümetin tek başına altından kalkamayacağı bir konu olan
Kürt açılımı provokasyon bombalarıyla tamamen rayından çıkabilir. Ateş yine düştüğü yeri yakar, analar yine ağlar, çocuklar yine yetim kalır. Tablonun umut veren tarafı ise
Başbakan Erdoğan'ın 'Canımız pahasına bu sorunu çözeceğiz' demesi.