Sincan 1. Ağır
Ceza Mahkemesi Başkanı Osman
Kaçmaz, hakkında başlatılan
soruşturma için ifade verecekti, vermedi.
Ergenekon örgütüyle bağlantılı olmakla suçlanıyordu.
Değerli hâkim Kaçmaz, “Hakkımdaki suçlamalarla ilgili her belgeyi görmeliyim ki, ona göre
savunma yapmalıyım” dedi.
Belgeler, “
gizlilik” kararıyla kendisine gösterilmeyince, değerli Kaçmaz ifade vermekten kaçındı.
Haklıdır, haksızdır bilemem.
Buna nihai olarak “hukuk” karar verecektir.
Kaçmaz ifadeye giderken (daha doğrusu ifaden kaçarken) yanında kim vardı dersiniz?
Kim olacak, olur olmaz her yerde karşımıza çıkan ve neredeyse onsuz bir gün geçirmediğimiz
YARSAV Başkanı Ömer Faruk
Eminağaoğlu... Kaçmaz’a
destek vermek için orada bulunuyormuş.
Daha önce de,
Ergenekon soruşturması çerçevesinde evi aranan eski
Başsavcı Sabih Kanadoğlu’na destek verirken görüntülenmişti.
Destek vermekten çok hoşlanıyor Faruk Bey.
İlhan Selçuk ve Mustafa Balbay’a da destek vermişti.
Hatta, Balbay’ın ikince kez derdest edilip tutuklanmasından sonra,
Cumhuriyet gazetesinin
Ankara bürosuna gidip yazar Cüneyt Arcayürek’le görüşmüş, “geçmiş olsun” mesajlarını iletmişti.
Sadece destekle yetinen bir kişi değil Eminağaoğlu.
İcabında akıllar da veriyor.
Ergenekon avukatlarıyla görüşüyor, onlarla yarenlik ediyor, “taktikler” veriyor,
sanıkların sorguda nasıl davranmaları gerektiğini öğütlüyor, “bazı sanık arkadaşların son durumları”yla ilgili bilgiler alıyor, hatır soruyor,
selam gönderiyor, selam alıyor...
Denilebilirse, “
dayanışma ruhu” çok yüksek bir savcımız
Ömer Faruk Eminağaoğlu.
Fakat, dikkatimi çeken iki husus var:
Birincisi, kendisi bir “kamu” çalışanı... Mesai saatinde dairede (işinin başında) olması gerekirken toplantılar düzenliyor, yazılı açıklamalar yapıyor, sanıklarla dayanışma görüntüleri veriyor.
İkincisi, hep de Ergenekon sanıklarıyla dayanışıyor.
Ferhat
Sarıkaya meslekten atıldı, gıkı çıkmadı. (Ali
İhsan Karahasanoğlu, YARSAV’ın 26 Haziran 2006’da kurulduğunu, Sarıkaya aleyhine sonuçlanan
HSYK incelemesinin ise 7
Kasım 2006 tarihini taşıdığını yazıyordu. Demek ki Eminağaoğlu’nun “Biz o tarihte kurulmamıştık” itirazını ciddiye almayacağız. YARSAV kurulmuştu. Sarıkaya’yı meslekten
ihraç eden kurulun bazı üyeleri de aynı zamanda YARSAV müntesibiydi.)
Hadi, Sarıkaya konusunda gerekli tepkiyi koyamadı, unuttu diyelim.
Peki,
Sacit Kayasu için neden bir cümlesi yok?
Biliyorsunuz, Kayasu, kendisini meslekten ihraç eden HSYK hakkında AİHM’de
dava açmıştı.
Kazandı.
Kazandığı halde, ne mesleğine dönebiliyor, ne de
İstanbul Barosu’na kaydını yaptırabiliyor.
HSYK da,
İstanbul Barosu da,
mahkeme kararına rağmen, bildiğini okumaya devam ediyor.
Meslektaşlarla dayanışmaya bayılan ve bu iş için YARSAV diye bir örgüt kuran Ömer Faruk Eminağaoğlu ise susuyor.
Madem sensiz bir günümüz geçmeyecek, göstermelik de olsa, arada sırada içinde “Sarıkaya” ve “Kayasu” geçen laflar et ki, “bu adam da hepten Ergenekon’a angaje” demesinler.
Bir de, mümkünse, siyasi temaslarını ve “Ergenekon sanıklarıyla dayanışma faaliyetlerini”
mesai saatleri dışına kaydır...
Hak geçmesin...
Sonuçta, maaşlarınız bizden kesilen vergilerle ödeniyor.