İçişleri Bakanı Beşir
Atalay demokratik
açılımın ilk finalini dün gerçekleştirdi.
Açılım projesine yön verecek
eylem planının, "ortak aklın" ürünü olarak hazırlanmaya başlandığını söyledi.
Önümüzdeki haftalarda üzerinde konuşulacak metinler olacak artık...
Bakan Atalay'ın konuşmasında "Her meselenin arkasında bir
yabancı eli aramayalım. Bu
Türkiye'ye haksızlıktır, bühtandır. Kendi insanımıza güvenelim" mesajı verdi.
Muhalefet, demokratik
açılımın ABD ve
Avrupa projesi olduğunu savunuyordu.
Bu sözler onlara
cevap niteliğinde.
CHP ve MHP'li siyasetçiler ise, açılım planını David L.
Philips'in yazdığında ısrarlı.
Hatta onun yazdığı
raporu basın toplantısında
delil olarak gösterdiler.
İşte o tartışılan toplantı ve tartışmalı rapor...
***
David L. Philips ismini
Ermeni meselesini yakından takip edenler iyi bilir.
2001'de kurulan "Türk-Ermeni Uzlaştırma Komisyonu"nun kurucusuydu.
Gündüz
Aktan, Üstün Ergüder, Şadi Ergüvenç, İlter
Türkmen, Vamık
Volkan ve
Özdem Sanberk bu Komisyonun Türk üyeleriydi.
Philips'in başkanlığındaki
komisyon, saygın bir
sivil hukuk kurumu olan Uluslararası Geçiş Dönemi Adalet Merkezi'ne (ICTJ) "BM Soykırımı Sözleşmesi, uygulamaya girdiği 1951 öncesi olayları kapsar mı" diye sordu.
ICTJ, "
Hayır kapsamaz. Ermeniler, ne tazminat ne de
toprak talep edebilir" dedi.
Ancak cevabı burada kesmedi.
Sorulmadığı halde, "Şayet uygulansaydı,
1915 olayları bir soykırımıydı" tespitinde bulundu.
Aktan, Sanberk ve Ergüvenç, Türk görüşleri alınmadan verilen bu tek taraflı kararı
protesto ettiler.
2003'te üyelikten
istifa ettiler.
Çok değerli bir diplomat olan Aktan, geçtiğimiz kasım ayında MHP
İstanbul Milletvekili olarak hayata
veda etti.
Philips'in başlattığı projede oyuna getirilmelerine en fazla o tepki gösterdi.
Türkish Daily News'teki yazılarında sert ifadeler kullandı.
Philips, Türk-Ermeni
Uzlaşma Komisyonu projesini çok yönlü yürüttü.
Mesela kadın kuruluşları arası değişim yapıldı.
Türkiye'den Erivan'a giden heyetlerden birinin başında
Marmara Vakfı'ndan Müjgan Süver ve DSP'li
Gönül Saray Alphan vardı.
Çok sayıda Türk gazeteci de "değişim" programına katıldı.
***
20 yıldır Türkiye ile yakından ilgilenen Philips, 15
Ekim 2007'de "
PKK'nın Silahsızlandırılması, Dağıtılması ve Yeniden Entegre Edilmesi" başlıklı kapsamlı bir rapor hazırladı.
Haziran 2009'da da "Türkler ve Iraklı
Kürtler Arasında
Güven Tesisi" başlıklı yeni bir çalışması yayınlandı.
Türkiye'de muhalefetin delil olarak gösterdiği
belge işte bu son rapor...
Philips'in çalışmasını
Norveç hükümeti finanse etti.
Çalışmaya Türkiye'den ve
Kuzey Irak'tan 14 gazeteci, akademisyen ve kanaat önderi katıldı.
Amerikalı birçok uzman da Washington'da
Nisan 2009'da yapılan toplantıları izledi.
Rapor özetle, Kürt gruplara PKK'nın
lojistik ve para akışını kesmelerini öneriyor.
Türkiye'ye de demokratik açılımlar yaparak dağdakilerin inmesinin sağlamasını ve terörün istismar kaynağı olan iktisadi ve siyasi eksiklerin giderilmesini
tavsiye ediyor.
Aynı rapor, PKK sorunu kalkarsa Türkiye ve Kuzey
Kürtleri'nin siyasi ve ticari ilişkilerinin gelişeceğini ve 5 milyara ulaşan ticaretin, 20 milyar doları bulacağını ileri sürüyor.
Philips, her çalışmasıyla Türkiye'de "kıyametler koparması"nı biliyor...
***
Bakan Atalay, "Açılım planı, Philips'in raporu" tezine şu göndermeyi yaptı:
"Bilmem kaçıncı
sınıf bir düşünce kuruluşu bir yerde Türkiye ile ilgili birkaç satır yazdı diye kendimizi küçümseyerek, bu tür değerlendirmeler yapıyoruz... Türkiye'deki düşünce kuruluşlarının da elinde bu konuyla ilgili ciltler, yapılmış çok büyük
analiz, araştırmalar var..."
Kürt sorununa siyasi çözüm tartışmalarının
Özal hayatta iken 1993'te başladığı düşünülürse, Bakan Atalay hiç de haksız sayılmaz.
Siz ne dersiniz?