TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Nükhet Yetiş, Milli
Güvenlik Kurulu’nda yaptığı sunumun içeriğini gizli tutuyor.
Milli Güvenlik Kurulu’nun 20 Ağustos’taki toplantısı, birkaç açıdan önemliydi. Bunların başında kamuoyunda ‘
Kürt açılımı’ olarak bilinen Milli Birlik
Projesi’ne verilen
destek geliyordu. Aynı çerçevede Irak’taki gelişmeler değerlendirildi, istihbarat raporları okundu, hükümet tavsiyeleri kaydetti.
Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül başkanlığındaki o önemli toplantıda kamuoyunun fazla dikkatini çekmeyen ama diğerleri kadar önemli bir konu daha görüşüldü..
Türkiye Bilimsel ve Teknik
Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Başkanı Prof. Dr. Nüket Yetiş, elinde dosyalarla sunum sırasını bekl
erken, bunun Türkiye’deki bilimsel
üretim açısından ne anlama geldiğini biliyordu.
Yetiş, MGK’ya daha önce de sunum yapmıştı. İlki, Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer döneminde Haziran 2006 MGK toplantısında 2005-2014
Ulusal Uzay Araştırmaları Projesi için yaptığı sunumdu. O sunumla 1 milyar dolarlık
bütçe ayrılmış, çalışmalar başlamıştı.
Yetiş, daha o zaman güvenlikçiler tarafından kendisine verilen tembih nedeniyle MGK’da ne konuşulduğunu açıklamaya yanaşmıyor. Aslında
gizlilik konularına
yabancı birisi değil; eşi Mehmet
Önder Aytaç, Genelkurmay’ın
elektronik bilgi güvenliği ve şifreleme işlerini de resmen üstlenen Ulusal Kriptoloji Enstitüsü’nün başında yıllardır.
Milli Savunma Bakanlığı ilk sırada
Ancak son beş yılda TÜBİTAK’a araştırma ısmarlayan kamu kuruluşları arasında ilk iki sırayı Mili
Savunma Bakanlığı ve Savunma
Sanayi Müsteşarlığı’nın alması MGK’da TÜBİTAK projelerine artan ilgiyi açıklıyor.
Strateji mutlaka yalnızca
silah sistemleri ile ilgili değil. Bunu 1989’da Türkiye, Bulgaristan’la ilişkilerini Türk azınlığa yapılanlar nedeniyle kestiği sırada devam eden neredeyse tek ilişkinin ‘süne mücadelesi’ olduğunu haber yaptığımda anlamıştım ilk olarak. Zararlı böcek, sınır tanımadan her iki taraftaki buğdayları da başağındayken yiyor, stratejik zarar veriyordu.
TÜBİTAK’tan araştırma desteği alan ilk 10 kurum arasında
Tarım Bakanlığı,
Enerji Bakanlığı,
Çevre Bakanlığı,
Ulaştırma Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün bulunması da
sürpriz değil.
Bakanlıklar arası karma programlar da var. Örneğin MGK’nın 2006’daki toplantısında söz konusu olan uzay araştırmaları projesi
Ulaştırma Bakanlığı ile
Hava Kuvvetleri Komutanlığı tarafından TÜBİTAK eşgüdümünde yürütülüyor. Astronot yetiştirilmesi ve fırlatma sistemi dâhil altyapı kurulması hedefleniyor, kolay değil.
Aynı şekilde 30 aydan fazla süren bir çalışma ile 2008 sonunda tamamlanıp teslim edilen Ulusal Sabit GPS ağı projesi Harita Genel Komutanlığı,
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü ve
İstanbul Bilgi Üniversitesi tarafından yürütülmüş. Sonuçta 2009 başından itibaren Türkiye’nin herhangi bir yerindeki yüzey değişiklikleri birkaç saniye içinde, 1 cm hassasiyetinde saptanabiliyor. Projenin e-belediye ve imar uygulamalarından askeri
arama kurtarma faaliyetlerine, deprem erken uyarı amaçlı yer kabuğu hareketlerini izlemeye, otomobillerdeki yol bilgisayarlarına dek yayılan faaliyetleri var. Bu faydalar dışında sadece
haritacılık alanında yılda 75 milyon lira tasarruf getiriyor.
Dayanıklı ve
gürültüyü azaltan
asfalt
Zaten bilimsel araştırmadaki amaç da bu: Yalnızca yeni bir teknoloji bulmak değil, bunun uygulanabilir olması ve
ülke ekonomisine katkı vermesi amaçlanıyor.
Örneğin
Karayolları Genel Müdürlüğü bir süre önce yolların çabuk aşınarak sürüş güvenliğini tehlikeye atması ve çok gürültü çıkarıyor olmasına karşı TÜBİTAK’tan çare istemiş. Yine 30 aylık bir çalışmayla yeni bir asfalt karışımı bulunmuş. Sonuç: 2007’den bu yana giderek artan oranda kullanılmaya başlayan bu yeni asfalt karışımı ile aşınma ömrü iki-üç yıl artıyor, yüzey pürüz kalitesi nedeniyle özellikle yağışlı havalarda
fren mesafesi kısalıyor, yol gürültüsü azalıyor ve yol
bakım maliyetleri üçte bir düşüyor. Bu asfaltla her 1000 kilometre yol inşaatında 100 milyon lira tasarruf demek.
Tarım Bakanlığı’nın talebiyle ekmeklik buğdayda yüzde 20’ye varan dev
ürün kaybına yol açan sarı pas hastalığının en az yüzde 5 geriletilebilmesi için yılda 350 milyon lira tasarruf sağlayacak bir proje tamamlanmak üzere.
Çevre Bakanlığı için hazırlanan Türkiye
İklim Değişikliği
senaryo çalışması ile 2100 yılına kadar oluşacak sıcaklık ve yağış değişiklikleri tahmini hazırlanmış. (2025 yılına dek kış ve sonbahar yarım ila bir derece daha sıcak, ilkbahar ve yaz yarım ile bir derece daha serin olacak örneğin.
Yağışlardaysa Doğu
Karadeniz,
Marmara ve Ege’de artış, Akdeniz’de azalış görülüyor.) Bu bilgiler tarım, ormancılık, su kaynakları enerji, turizm, ulaştırma, sağlık, şehircilik yatırımlarının planlanması açısından ileriyi göstermesi açısından büyük avantaj sağlıyor.
Enerji Bakanlığı için hazırlanan bir proje ile termik santrallarda elektrik üretiminden açığa çıkan ısının çevredeki yerleşim birimlerinde konut ısıtmasında değerlendirilmesi (ortalama büyüklükte bir santral 15 binden fazla konutu ısıtacak ısıyı boşa harcıyor), Savunma Bakanlığı için hazırlanan iki proje ile taşınabilir
mayın ve kimyasal silah tespit sistemleri tasarımı bulunuyor.
Asıl büyük silah sistemi projeleri çok gizli tutuluyor. Onlar hiç açıklanmıyor. Geçenlerde, iş olup bittikten sonra açıklanan NATO gemilerine takılan
Türk malı elektronik harp sistemleri bunlar arasında.
Bütün bunlar nasıl mı mümkün oluyor? Nasıl mı TÜBİTAK, MGK’nın düzenli çalışma muhatabı haline geliyor?
Bilime ve bilimsel araştırmaya daha fazla bütçe ayrılması, bütçe kullanımının ilkelere ve denetime tabi olmasının sağlanmasıyla.
Araştırmacı sayısı yüzde 80 arttı
Bunun sonucunda Türkiye araştırma personeli sayısını son yıllarda en çok artırabilen ikinci ülke konumuna gelmiş. Ama yüzde 80’ler düzeyindeki artış, sayıya vurulduğunda hâlâ alınacak çok mesafe var. Uluslararası
patent başvurularında da aynı durum var. Patent alma artışında Türkiye ikinci sırada. Ama alınan patent sayısına göre, 26’ıncı sırada. Keza araştırma geliştirme harcamalarına milli bütçeden ayrılan pay da Çin’in ardından ikinci sırada, ama miktar olarak Türkiye’nin
ekonomik büyüklük olarak bulunduğu 17’inci sıradan geride. Yılların ihmali kolay kapatılamayacak bir
uçurum açmış.
Bu örnek ve tabloların gösterdiği bir şey var. Bilime harcanan para, misliyle geri dönüyor. Üstelik yalnızca ekonomiye değil, ulusal güvenliğe de katkıda bulunuyor. TÜBİTAK’çılar yakında daha büyük sürprizlere hazırlanıyor.