Mart ayında, sadece korku ya da polisiye filmlerde gördüğümüz türden bi
cinayet işlendi...
Münevver Karabulut’un başı kesilerek çöplüğe atıldı. O gün bugündür de yedi düvel bir olmuş Cem
Garipoğlu’nu arıyor cinayet zanlısı diye.
Cem Garipoğlu’nun Rusya’ya kaçtığı söyleniyor.
Hani laf aramızda, ABD’de suçlular nasıl Meksika’ya kaçarsa bizde de Rusya’ya tüyüyorlar!
Herkes Cem Garipoğlu’na kilitlenmişken, birden ortaya Münevver’in öldürülmeden önce
mesajlaştığı bir
teğmen çıktı.
Ailesi tanıyormuş teğmeni. Cinayet masasıysa, “Cem Garipoğlu bu mesajları gördü.
Kıskançlık sonucu bunalıma girdi ve Münevver’i öldürdü!” diye fikir yürütmüş.
Şimdi, bu zavallı kızcağız 3 Mart akşamı sekiz buçuk sularında Etiler’de öldürüldü.
Polis iki saat içinde Cem Garipoğlu’na ulaştı. Evine girdi adamın evde bir kan gölü buldu; ardından da Cem’in satın aldığı kanlı testereyi. Ama Cem tam 178 gündür yakalanamadı.
Ancak, polis her cinayette bir neden arar.
Çünkü, eğer zır deli değilse, kimse, durup dururken kimseyi öldürmez... Hele kafasını testereyle kesmez! Bugüne değin, Cem’in Münevver’i öldürmesinin nedeni olarak “efendim, Cem çok saldırgandır!” gibi bi gerekçe çıkıyordu önümüze.
Bugün yeni bi şey çıktı.
Münevver Karabulut, öldürüldüğü gün, saat 11:26’yla 11:47 arasında, bir
telefon numarasına 8 mesaj göndermiş. Kime göndermiş?
Ankara Beytepe’deki Jandarma Okullar Komutanlığı’nda görevli Teğmen C.Y.C’ nin telefonuna. Savcılık bu teğmenle görüşmek zorunda şimdi. Öldürülmeden önce Münevver’le buluşmuş mu? Cinayet’le ilgili herhangi bir bilgisi var mı... Bir senaryoya göre, C.Y.C ‘ye gönderilen bu mesajlar nedeniyle Münevver öldürülmüş. Cem Garipoğlu, Münevver’le Bahçeşehir’deki villasında buluştuğu gün, kızın telefonunu kurcalarken gelen mesajları görmüş. Sonra da kıskançlık nedeniyle kızı öldürmüş. Babasının ve anasının yardımıyla kızın başı kesilmiş,
ceset bir valize ve gitar kutusuna konmuş...
Her şey Cem Garipoğlu’nun
katil olduğunu haykırıyor... Bütün kanıtlar bu yolda ancak Cem Garipoğlu bi türlü yakalanamıyor! Neden? Rusya’ya kaçtı, diyen var. ABD’de görüldü diyen de... Bakalım bu C.Y.C neler anlatacak... Resmen, eskilerin dediği gibi, otuz iki kısım tekmili birden polisiye film değil mi?
PKK-
Ergenekon bağlantısı
Hani şu DTP’nin ‘sinirli hanımları’ var ya? Her gün olmayacak şeyler öne süren? Hani ha bire PKK’ya arka çıkan? Hükümeti suçlayan!
Acaba 15 yıl PKK’nın dağ kadrosunda dolaştıktan sonra geçen yıl kaçarak polise teslim olan Bülent Dumlu’nun, PKK’yla Ergenekon arasındaki ilişkileri ortaya çıkaran itiraflarına ne diyecekler?
Dumlu, açıklamalarında, PKK’dan kaçışların her gün arttığını, bunu engellemek için de
Devrimci Karargah diye bir
örgüt kurduğunu söylemiş. Dahası, “Devrimci Karargah, Ergenekon’a
hizmet eden bir yapı!” demiş. Ergenekon tayfası, Dumlu’ya göre, “bir düşman yarattı, bu düşmanı besleyerek de devamlılığını sağladı. Bunun gerçek devletle hiç bir ilgisi, yok!” Ergenekon türü örgütlenmelerin varlıklarını sürdürebilmeleri için, sürekli bir düşman olması gerek. Ee düşman olmazsa ya da dağılmaya başlarsa ne yapacaksın? Düşmanı kendin yaratacaksın ya da güçlendireceksin tabi!
HOROZU EZER MİSİN?
Bizim kentli gene doğayla baş başa
kalmak istemiş; köy yollarında giderken
bir
horoz almış tekerlerin altına.
Hemen inmiş. Bakmış ki horoz ölmüş. Doğru yolun kenarındaki köy evinin yolunu tutmuş. Köylü zaten olayı görmüş, bizimkini bekliyormuş.
“Kusura bakma... Horoz birden önüme çıktı... Ne yapabilirim söyle...”
Köylü adama bakmış uzun uzun:
“Yapabileceğin bi tek şey var. Kümes arka tarafta. Git tavuklarla tanış!”
(Zihni Bey’e teşekkürler)
Karısını yakarken
Yunanistan’ı tutuşturdu
Yunanistan’ı cayır cayır yakan ne ne aşırı sıcak, ne
terör ne de dikkatsiz bir cigara tiryakisi. Yunanistan’ın özel Alpha televizyonuna göre, kimliği açıklanmayan,
yabancı uyruklu bir kişi,
tartışma sonucu eşinin üzerine yanıcı madde dökerek ateşe vermiş.
Kadın da can havliyle kendini dışarı atmış. “Hasia” bölgesinde gerçekleşmiş bu olay. Kadın, sağa sola koşarkan, evin yakınındaki çalılar tutuşmuş, rüzgarın da yardımıyla
yangın büyümüş! Yunan İtfaiyesi
Basın Sözcüsü Yanni Kapis, yangının “Hasia” bölgesinde çıktığını doğrulamış ama nedenini açıklamamış.
Olaya bakar mısınız? Sen karıya bozul, kafasından aşağı benzini boca et, ateşe ver... Koca
ülke yansın!! Bu kadar acı olmasa, resmen fıkra gibi!
‘Güçlü ordu güçlü
Türkiye’ doğru slogandır
Bakıyorum bu slogana
itiraz edenler var. Neden?
Ordu siyasete karışmadığı sürece güçlü olması kimi niye rahatsız etsin?
Bu coğrafyada, muz cumhuriyetlerindeki gibi bir ordu mu olsun istersiniz?
Ha
İsviçre gibi bir coğrafyada olsanız, orduya bile ihtiyaç duymayabilirsiniz.
Ama başınızı kaldırıp şu çevrenize bi göz atsanıza? Ayrıca 30
Ağustos törenlerinin geniş katılımılı ve görkemli bir biçimde yapılmasını, üniter devlet yapısını savunan ve isteyen herkes destekler.
Başbakan da aynı şeyleri söylemiyor mu? Ana Muhalafet de... aklı başında olan herkes de.
İstenen Türkiye’de herkesin sadece görevini yapması. Görev sınırlarını aşmaması, sandığa hiç bir biçimde, dolaylı ya da dolaysız müdahele etmemesi. Bunun dışında ordunun güçlü olmasını istememenin altında başka şeyler aramak gerekir!